İstanbul’a bir değil birkaç imaj-maker gerekli

İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile Paolo Verri dün buluştu.

Paolo Verri’yi hatırlayacaksınız yine bu sütunlarda ondan ‘Torino’nun imaj-maker’ı’ olarak söz etmiştim.

Kendisini Topbaş ile tanıştırmak istediğimi de yazmıştım.

Dileğim gerçekleşti.

Topbaş ile Verri dün benim de bulunduğum bir öğle yemeğinde Topkapı Sarayı’ndaki Konyalı Lokantası’nda bir araya geldi.

Peki Verri İstanbul’a nasıl geldi?

Yazımı okuyan ‘İstanbul Tasarım Haftası’nın ana sponsorlarından Lineadecor’un sahiplerinden Ercan Ecemiş bir konuşma yapması için onu buraya davet etti.

Zaten İstanbul’a hayran olan Verri davete hiç nazlanmadı.

Atladı uçağa geldi.

Topbaş ile Verri arasındaki konuşmayı izlemek ilginçti.

Verri, Torino’nun bir sanayi şehrinden bir kültür ve teknoloji merkezine dönüşmesinde önemli rol oynayan kişi.

Kentsel dönüşümde halkın desteğine ve uluslararası onayın gerekliliğine inanıyor.

Sohbette, Kadir Topbaş’ın, eski TÜYAP binasında (İstanbul Sanayi Odası’nın hemen karşısındaki mekan) bir ‘kentsel dönüşüm atölyesi’ oluşturduğu ortaya çıkıyor.

Üniversite, özel sektör, sivil toplum örgütlerinin birlikte çalıştıkları bir atölye bu.

500 KİŞİLİK ATÖLYE

Atölyenin tam ismi şöyle:

‘İstanbul Metropolünü Planlama Atölyesi’...

500 kişinin çalıştığı bu merkez artık şehrimizin geleceğini şekillendirecek.

Mimariden, şehrin sosyo-kültürel yapısına kadar her alanda vizyonu belirleyecek.

Bu noktada Verri önemli bir hatırlatma yapıyor.

‘İstanbul Avrupa’nın bir şehri... Geleceğiyle herkes ilgili. Bu yüzden stratejiyi belirlerken uluslararası bir komisyona da danışmak gerek...’

Torino’nun stratejisi belirlenirken böyle bir uluslararası komisyona danışıyorlarmış Verri’nin dediğine göre.

‘İstanbul Avrupa için de önemli.’

İki günde bunu ikinci kez duyuyorum.

Önceki gün sohbet ettiğim Fransa eski Kültür ve İletişim Bakanı ve TV5’in Başkanı Jean-Jacques Aillagon da aynı şeyi söylemişti.

‘İstanbul Avrupa’nın geleceğini en fazla etkileyecek şehir.’

Acaba biz bunun farkında mıyız?

Verri, ‘kentsel dönüşümde’ halkın desteğinin, onayının alınmasında ısrarlı.

‘Yaptıklarınızı halkla paylaşmazsanız dünya kenti olamazsınız’ diyor.

Bilbao’daki ünlü Guggenheim Müzesi’ni örnek gösteriyor.

Müze yapılmadan halka danışılmış.

Sadece yüzde 30’u projeyi desteklemiş.

Guggenheim Müzesi yine de yapılmış ama hiç olmazsa tartışmaya açılmış.

Müzenin mimarı Frank Gehry’den söz açılınca Kadir Topbaş, İstanbul’daki tersane çalışmaları için Norman Forster, Santiago Callatrava gibi isimlere danışıldığını söylüyor.

Verri ‘Tamam danışın’ diyor ama ‘siz de dışarıya kendi fikirlerinizi satın’...

Ve müthiş bir fikir veriyor.

‘İstanbul stilini yaratacak genç mimarlar, tasarımcılar yetiştirin... Onlar İstanbul stilini dünyaya yaysın...’

Verri
’ye bu kez ben soruyorum.

‘Sizce İstanbul’a bir imaj-maker gerekli mi?’

‘Bir değil, birkaç tane gerekli. Bu bir ekip işi’
diyor.

Galata Köprüsü Haliç’te kalsın

‘İstanbul Tasarım Fuarı’ bu yıl ‘Tasarım Haftası’na dönüşmüş.

Art-Decor Dergisi’nin önderliğinde yanılmıyorsam üç yıl başlayan bu projenin bu yılki ortağı DDF yani Dream Design Factory.

Proje üzerinde sekiz aydan beri çalışan DDF harika bir buluşla bu yıl ‘İstanbul Tasarım Haftası’nı Haliç’te ‘pineklemekte’ olan eski Galata Köprüsü’ne taşımış.

Bir zamanların gözde köprüsü nasıl canlanmış...

Cıvıl, cıvıl.

Köprünün Balat tarafı bir fuar ve konferans alanına dönüştürülmüş.

Topbaş ile sohbette Tuzla’ya taşınacağı söylenen Galata Köprüsü’nün akıbetini sordum.

Bir kere Tuzla’ya taşınması söylentileri doğruymuş.

Zira köprü olduğu yerde Haliç’teki akıntıyı önlüyor ve kirliliğe yol açıyormuş.

Ancak Haliç’ten uzaklaştırılması fikri tepkilere yol açınca Topbaş bazı seçenekleri gündeme getirmiş.

Bunlardan bir tanesi köprünün ayaklarının denizden kesilmesi yani bir tür dubanın üzerine oturtulması.
Yazarın Tüm Yazıları