İlk çevrecimiz yoksa Sultan Abdülhamid mi?

Yılların gazetecisi, Monako Konsolosu Tuna Köprülü bugünlerde Al Gore’a kızgın.

Haberin Devamı

Nedenine gelince şöyle izah edebilirim: Monako Prensi II. Albert’in Al Gore’dan çok daha önce çevrecilik meselesine el attığını, uğraştığını ancak eski ABD Başkan Yardımcısı’nın bu konuda çok daha fazla gürültü kopartarak dikkat çekmeyi başardığını düşünüyor.

Rol kapma meselesi.

Monako Prensi’nin tahta çıkışının yıldönümü nedeniyle Köprülü bir basın bülteni göndermiş.

Prens II. Albert’in, 1993’ten beri BM Genel Kurulu’ndaki konuşmalarında küresel ısınmayı gündeme getirdiğini vurguluyor.

Ne ki, Prens fazla bir ses getirmeyi başaramamış.

Al Gore küresel ısınmaya dikkat çekmekte neden başarılı, Monako Prensi neden başarısız onu bilemem.

BÜYÜKDEDE DENİZBİLİMCİ

Ancak bir gerçek var ki, Monako Prensi resmen "dededen çevreci."

Büyük dede I. Albert ünlü bir denizbilimcisi, Monako’da bir müzenin de olduğu "Deniz Bilimleri Enstitüsü"nün kurucusu.

Haberin Devamı

1906 yılında ekibiyle Kuzey Kutbu’nun en uç noktasına kadar gidip fotoğraf çekmiş.

Bizim Prens de geçen yıl büyük dedesinin izinden giderek Kuzey Kutbu’nun en uç noktası Spitzberg’e ulaşmış.

Köprülü’nun basın bülteninden öğreniyoruz ki, prensin büyük dedesinden tam yüz yıl sonra aynı noktada çektiği fotoğraflar küresel ısınmanın boyutlarını gözler önüne serecek nitelikte.

Yüz yıl arayla çekilen fotoğraflar Monako’daki "Deniz Bilimleri Müzesi"nde.

Küresel ısınmanın değerli belgeleri olarak sergileniyorlar.

EVHAMLI SULTANIMIZ

Gerçek bir çevreci olan I. Albert, sadece müze kurmakla yetinmemiş 1910’da "Akdeniz Bilim Komisyonu"nu da oluşturmuş

Ta o zamanlar Akdeniz’de bilimsel araştırmaları desteklemek için oluşturulan komisyonun sekiz kurucu üyesi var. Ve bunlardan biri de Sultan II. Abdülhamid.

Evhamlı Sultanımız.

Tuna Köprülü, bu yıl nisan ayında İstanbul’da yapılan "Akdeniz Bilim Komisyonu"nun 38. kongresindeki açılış konuşmasında Prens II Albert’ın özellikle Sultan Abdülhamid’i andığını söylüyor.

"Sultan Abdülhamid’den komisyonun kurucularından biri olarak söz ettiğini kulaklarımla duydum"diyor.

Medyanın böyle bir ayrıntıyı kaçırmış olması ilginç.

Haberin Devamı

Belki de Monako Prensi’nin dansöz oynatması, etli dolma ve mantıya bayılması Sultan Abdülhamid’e atıfta bulunmasından daha çekici gelmiştir medyamıza.

Neticede anlaşılıyor ki, Abdülhamid çevreye duyarsız biri değilmiş.

Zaten Toplumsal Tarih dergisi bu son sayısında kapak konusu yaptığı Sultan Abdülhamid’in nasıl hastalık hastası olduğunu anlatırken kişiliğiyle ilgili bazı ipuçları vermiş:

Sultan hijyen kurallarına çok düşkünmüş.

Kirli havaya tahammül edemezmiş, binaların havadar inşa edilmelerine özen gösterirmiş, ilaç kullanmayı sevmezmiş ve yiyeceklerle sağlık arasında bir ilinti olduğuna inanıyormuş.

Çevrecilerin kimi özelliklerine sahipmiş özetle.

Yazarın Tüm Yazıları