İki kongre de değişim talebini gösteriyordu

HAFTA sonunda Ankara’da iki önemli kongre vardı. Biri ana muhalefet partisi CHP’nin genel başkanlık seçiminin de yaşandığı olağan kongresi, diğeri ise Türkiye’nin özel sektörü temsil eden en büyük kuruluşu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) seçimsiz genel kurulu.

Her iki kongrenin ortak yanı; toplumda biriken gerginliğin, bıkkınlığın “değişim talebi” ile güçlü bir şekilde dışa vurumunu göstermiş olmasıydı.
Tabii ki ülke için belki hayati öneme sahip olan kongre CHP’nin olağan kongresiydi. Çok uzun zamandır CHP’de böyle bir heyecan yoktu. Sevdikleri eski genel başkanın yerine gelecek kişiye bu kadar iltifat etmeleri bence CHP tabanının artık sosyal demokrat iktidar özlemi, bu konudaki sıkıntıların birikimiydi. Bir rüzgar yakalanmıştı ve artık iktidar olmak için değişim gerekiyordu. Kongrede en çok seslendirilen sloganın Başbakan Tayyip Erdoğan ve iktidar partisine dönük olması da bence bu özlemin en önemli göstergesiydi.
Kongrenin ikinci günü yani dün, CHP kongresinde ilk günkü heyecan yoktu tabi, çünkü yine yönetim listelerine ilişkin tartışmalar yaşandı. Sol tabanı bildiğini düşünen, kendisini de eskiden beri tanıyan bir gazeteci olarak, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na, belki de sandığından çok daha fazla iş düşeceğini görüyorum. Sol partiler hep hiziplere ve liste çatışmalarına açık örgütler olmuştur ve solcular, hep söyledikleri “birlikten kuvvet doğar” ilkesini uygulamak konusunda, o şişkin egoları nedeniyle başarılı değillerdir. Elbette sol bir örgütte merkez, özellikle de muhafazakar sağda görülen “biat kültürü”nün egemen olması düşünülemez ama, çok sesliliğin çağdaş bir esere dönüşüp sonuç alınması için ise orkestra şefine çok daha fazla iş düşer.
Kesinlikle doğru olan, içinde yaşadığımız kültürü de düşündüğümüzde uygulaması bir o kadar zor olan, çok sesliliği gerçekleştirmektir.
İşte CHP tabanı çok sesli ama iyi idare edilip, ülkeyi sosyal demokrat iktidara taşıma özlemini gerçekleştirebilecek bir adayı gördü, büyük bir coşkuyla destek verdi. Parti yönetimi için oluşturulan listenin rahatsızlık yaratması kaçınılmaz. Herkesin tatmin edilmesi mümkün değil. Listeye parti içinden ve dışından çok sayıda yeni ismin alındığı, bunların bir kısmının kıymetinin zaten belli olduğu ama bir kısmının sadece parlak isimleri nedeniyle girdikleri de ortada. İşte bütün bunları harmanlayıp küskün kalan kısımları da harekete geçirecek, gerçek bir çok sesli birliği sağlamak çok zor ve bu görev, tümüyle genel başkan Kılıçdaroğlu’nun omuzlarında.

TOBB’DAKİ HAVA

TOBB Genel kurulundaki en çarpıcı izlenim ise ilk kez Başbakan Tayyip Erdoğan’a karşı bu kadar ilgisiz, mesafeli bir genel kurul olmasıydı. İşçi almayla ilgili son yaşanan gerginliklerin yanı sıra, özellikle vergi zulümü olarak adlandırdıkları baskı, TOBB delegelerinin en çok yakındıkları, dolayısıyla Başkan Rifat Hisarcıklıoğlu’nun konuşmasında da yer bulan konuydu. Hisarcıklıoğlu’num özellikle tabanın şikayetlerini dile getirdiği konuşma bölümleri çok yoğun alkış aldı.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ise en az alkış aldığı TOBB Genel Kurulu olduğu kesin. Eğer uzun zamandır ilk kez katılan MHP Genel Başkanı Bahçeli, daha heyecanlı, tabanın damarına basan konuşma yapsaydı, çok yoğun alkış alırdı.
TOBB tabanı genel olarak merkez sağ eğilimli, çokça muhafazakar, iktidarla kapışmayı göze alamayan, güçlünün yanında olan, yani kendi işini ne yapıp edip götürmeyi seçen ama işini bilen, havayı iyi koklayan, değişimin nereye gittiğini önceden gören bir tabandır. Şurası açık ki; geleni de gideni de, güçlü olanı da, güç kaybedip, güç kazananı da önceden ayırteden bir sezgiye sahiptir.
Böyle bir tabana rağmen, eğer seçim bir hafta önce olsaydı da Kılıçdaroğlu genel kurula katılsaydı, hiç şüpheniz olmasın, yer yerinden oynar, CHP ilk kez TOBB tabanında bu kadar iltifat görürdü.
İşvereni de dahil, toplumun geniş kesimleri artık gerginliklerden, biriken sorunlardan bıktı, değişim istiyor...
Yazarın Tüm Yazıları