İç çamaşırımı görmek isteyenlere

Evimde iki Warhol tişörtüm var. Her giydiğimde aklıma, bir röportajında söylediği şu harika cümle gelir: “Birinin yazdığı kitabı okumaktansa, kendine iç çamaşırı alışını seyretmeyi tercih ederim”. Bu yazıyı okurken, benim iç çamaşırı alışımı seyretmeyi tercih edenleriniz olursa, ki olabilir; size kötü haberim var

19 Temmuz 1962 günü 15 yaşındaydım ve o gün okul tatildi.
Muhtemelen İkinci Kordon’daydım ve yine muhtemelen, son 25 kuruşumu, İzmir’in ilk jukebox’ına atıyordum.
Muhtemelen Beatles’ın ilk şarkılarından ‘Love Me Do’yu dinliyordum.
Kendi hayatımdan, o güne ait anlatabileceğim her şey, tahmini bir şeydi./images/100/0x0/55ea2de0f018fbb8f86fea07
Ama aynı gün, dünyanın öteki ucunda, kesinlikle bir şey başlıyordu.

32 ÇORBA RESMİ TANESİ 100 DOLAR

O gün Los Angeles’in ‘Ferrus’ adlı sanat galerisinde bir müzayede vardı.
Genç bir sanatçının 32 eseri sergilenecekti. Sergi salonuna gelenler tuhaf bir manzarayla karşılaştılar.
Karşılarında, herhangi bir bakkalda bulabilecekleri ‘Campbell’s’ marka çorba kutularından 32 tane duruyordu.
Daha doğrusu, tablo mu, baskı mı olduğu zor anlaşılan 32 çorba kutusu resmi.
Etli, midyeli, çedar peynirli, domatesli çorbalar.
O gün tablolardan sadece beşi satıldı. Her birine verilen para 100 dolardı./images/100/0x0/55ea2de0f018fbb8f86fea09
Sergi kapanırken, galerinin sahibi kendi kendine şu kararı aldı.
Satılan beş tabloyu geri alacaktı. Çünkü, beş tablo için bu koleksiyonu bozmaya değmezdi.
Daha ertesi gün, alıcıları buldu ve her birini 1000’er dolardan geri aldı.
Tablolar, genç bir modern art sanatçısınındı ve adı Andy Warhol’dü.

O GÜN NE OLDUĞUNU FARK EDEN BİRİ VARDI

O yıl Ken Kesey, ‘Guguk Kuşu’ romanını yayınlamıştı.
Amerika’da fert başına düşen gelir 5 bin 500 dolardı.
Marilyn Monroe ölmüştü.
Tuz ve sirke aromalı ilk patates cipsi piyasaya çıkmıştı.
Dünya ‘West Side Story’ filmini konuşuyordu.
Bir kadına ilk defa silikon göğüs takılmıştı.
Joan Cusack, Jodie Foster ve Demi Moore doğmuştu.
Dünyada bir şeyler oluyordu ve 1968 Mayıs’ına sadece altı yıl kalmıştı.
Ama kimse, o gün Los Angeles’ta birkaç tablosu 100 dolara satılan bu gencin, bir gün ‘20’nci Yüzyıl’ın Picasso’su’ olabileceğini aklından geçirmiyordu.
Belki bir tek kişi bunun farkındaydı.
O kişi Los Angeles’taki galerinin sahibiydi ve o yıl 1000 dolara geri aldığı beş çorba tablosunu 1996’da New York Modern Sanat Müzesi’ne 16 milyon dolara sattı.
şimdi dünya 1987’de ölen, albino görünümlü bu android sanatçıyı konuşuyor.
Sanat dünyasında inanılmaz bir ‘Andy Warhol ekonomisi’ hüküm sürüyor. Economist grubunun sanat ve kültür dergisi ‘Intelligent Life’ son sayısının kapağını ona ayırdı.
Başlığı şöyle: ‘Andy Warhol Kanunları’.
Bugün dünyada yıllık modern sanat eseri ticaretinin yüzde 17’si onun eseri...
Modern sanat onu konuşuyor.

EYVAH BOXER‘IN YERİNE YİNE SLİP Mİ GELİYOR

Evimde iki Warhol tişörtüm var.
Her yaz en az üç-dört kere giyiyorum.
Birinin üzerinde Campbell’s’in ünlü domates çorba kutusu deseni bulunuyor.
Altına, ona ait “Oh, art is so hard” cümlesi konmuş.
Onu her giydiğimde aklıma, bir röportajında söylediği şu harika cümle gelir:
“Birinin yazdığı kitabı okumaktansa, kendine iç çamaşırı alışını seyretmeyi tercih ederim.”
Bu yazıyı okurken, benim iç çamaşırı alışımı seyretmeyi tercih edenleriniz olursa, ki olabilir; size kötü haberim var.
Akıllı telefonlar ve fotoğraf çekme imkânları ortaya çıktıktan sonra, gören olur korkusuyla artık iç çamaşırı satan mağazaların önünden bile geçemez oldum.
Bir zamanlar modern sanat müzesi gibi gezdiğim Victoria’s Secret’lar, Agent Provocateur’ler artık benim için yasak bölge.
Ama size daha da kötü haberim var.
Yanılmıyorsam, boxer’ların yerine yeniden slip külotlar geliyor.
Yani beni bile alışveriş yaparken görmek istemeyebilirsiniz.

BİR KUTU DOMATES ÇORBASI 100 MİLYON DOLAR EDER Mİ

Rakamlar şaşırtıcı. /images/100/0x0/55ea2de0f018fbb8f86fea0b
Bugün dünyada satılan bütün modern sanat eserlerinin parasal olarak yüzde 17’si ona ait. Sadece 2010 yılında 313 milyon dolarlık Warhol eseri satıldı.
1963’te yaptığı ‘Eight Elvises’ adlı tablosu 2008’de 100 milyon dolara satıldı. Bu, onu Picasso, de Kooning ve Gustav Klimt’le aynı seviyeye çıkardı.
Aynı yıl yaptığı ‘Green Car Crush’ adlı tablosu 2007 yılında 71.7 milyon dolara satılmıştı.
Bugüne kadar yaşamış en büyük ressam sayılan Titian’ın ‘A Sacra Conversazione’ adlı 1560 yılında yaptığı tablo yakınlarda 16.9 milyon dolara satıldı.
Bu durumda insanın aklına şu soru geliyor: “Warhol sanatsal bir gerçek mi, yoksa bir finansal balon mu?” Balon diyenler şu argümanları ortaya sürüyor:
Çok fazla eseri var. 10 binden fazla kişisel eser bıraktığı tahmin ediliyor.
Eserlerinin çok büyük bölümü, kendi adına kurduğu vakfın elinde. Ama ortada Jose Mugrabi adlı Kolombiyalı bir işadamı var.
Her yıl piyasada 200’e yakın Warhol eseri satılıyor. Bunun yüzde 40’ını o satın alıyor. Elinde 800 parça eser bulunduğu biliniyor. O, bir gün piyasadan çekilirse ne olur kimse tahmin edemiyor. Böyle olduğu takdirde Warhol ekonomisinin çökeceğine inananlar da var.
Ama bütün bunlar, aralarında Türk galerici Gül Coşkun’un da bulunduğu Warhol uzmanlarının, onu ‘Amerikan Picasso’su’ olarak görmesine mani olamıyor.
Yazarın Tüm Yazıları