Hayvan sevmez, hayvan seveni de sevmez

AYDIN Valisi Erol Ayyıldız belli ki vatandaşla yakın teması önemseyen, samimiyeti ön planda tutmaya çalışan bir yönetici.

Haberin Devamı

Vilayetin web sayfasında en üst sırada yer alan haber “yeni dizayn edilen makam odasından” bildiriyor.
Vali Ayyıldız “Gerek gönül kapım gerekse makamımızın kapısı sonuna kadar vatandaşımıza açıktır. Vatandaş her şeyden önce gelir. Daha önceki görev yerlerimde uyguladığım kapılarımızın açık olmasını burada da uyguluyoruz. Valiliğe gelen ve benimle görüşmek isteyen herkese kapımız açık” diyor.
Hah, işte ben de bu samimiyetine güvenerek seslenmek istiyorum kendisine: “Amirim, memuruna mukayyet ol!”
*
DHA muhabiri arkadaşımız Murat Gürkan’ın geçtiği haber, “hayvansevmez” ve “hayvansever sevmez” yönümüzü –çok affedersiniz- sukabağı gibi, balkabağı gibi ortaya koyuyor.
Nereden tutsanız anormal hadiseler şöyle gelişiyor.
Naime Urul, Aydın’ın Nazilli ilçesinde yaşayan ve kendisini muhtaç hayvan dostlarımıza adamış yalnız bir insan.
Bahçeli evinde kediler, köpekler, tavşanlar, horozlar, tavuklar ve kaplumbağalarla yaşıyor.
Yarası olanın yarasını sarıyor, aç olanın karnını doyuruyor ve masraflarını karşılamak için de gündelik işlerde çalışıyor.
*
Normal, zihin yapısı sağlıklı bir toplumda el üstünde tutulur, destek olunur, plaket verilir vesaire.
Fakat mahallesinde yaşayan 45 kişi, “kendi bahçesinde hayvanlara bakmak” gibi soooon derece zararlı bir iş yapan Naime Urul’u şikâyet ediyor.
Bravo, alkış size aslan parçaları...
İşin cılkı bu noktadan sonra çıkıyor.
Polis ve belediye zabıtaları “baskın düzenliyor!”
Eğer “Oharillo, çüşinyo, yok devenin bale pabucu!” tarzı bir tepki verecekseniz “Daha oraya gelmedik, bekleyin” demek durumundayım.
Çilingir marifetiyle eve giren polislerden biri (arama emri yoksa suç değil mi diyeceğim ama kendimize güldürmeyelim Vali Bey’i...) eline bir tahta parçası alıp “Yaklaşırsan kafanı kırarım” diyerek “gerekli yasal uyarıyı” yapıyor Naime Hanım’a.
*
Devamını Naime Hanım’dan dinleyelim bence:
“Korktum. Ne yapacağımı şaşırdım. ‘Ne yapıyorsunuz?’ demeye kalmadan bahçedeki kedi ve köpekleri toplayıp, belediyenin hayvan barınağının kamyonetine taşımaya başladılar.
Bunun üzerine aralarında felçli ve tedavisi süren hayvanlar olduğunu, onları almamalarını söyleyip, engel olmak istedim. Üzerime çullanıp, yerde sürükleyip, tartakladılar.
Gözümün birinde görme kaybı olduğunu söylememe rağmen biber gazı sıktılar. Bir suçluymuşum gibi ellerimi kelepçeleyerek, beni zorla ekip otosuna bindirdiler. Oysa ben polislere direnmemiştim. Buna rağmen bana ağza alınmayacak küfürler ettiler.
Yaşananlar nedeniyle kollarım ve yüzümde morluk ve şişlikler oldu. Nazilli Devlet Hastanesi’nden 10 günlük darp raporu alıp, bunu yapan polis ve belediye çalışanlarından savcılığa giderek şikâyetçi oldum.”
*
Sayın Vali...
Samimiyetinize güvenmek, açık olduğunu söylediğiniz kapınızdan bu sütun aracılığıyla kafamı uzatarak seslenmek isterim: “Bu ne biçim bir rezalet?”
Naime Urul’u size, bu eziyeti yapanları da ilahi adalete emanet ediyorum...
Başka da diyecek lafım yok.

Yazarın Tüm Yazıları