Hay aksi tesadüf, ölmüş yahu bu işçi

BAŞBAKANLIK’tan 900, İçişleri Bakanlığı’na 600 metre, Genelkurmay’a 200, Deniz Kuvvetleri’ne 250, Kara Kuvvetleri’ne 600 metre ve nihayet millet iradesinin biricik nişanesi TBMM’nin 600 metre ötesinde yürümekte olan vatandaş, kendisini en azından güvende hisseder değil mi?

Bu arada Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın tam önünde olduğunu da belirtmeliyiz vatandaşın.

Burada başıma bir iş gelmez” diyebileceğiniz (Veya tam aksine “Burada başıma gelmeyen kalmayabilir” de diyebilirsiniz, ben derim...) bir noktadasınız.

* * *

Düşüyorsunuz.

İki metre çapında bir delik açılıyor yürüdüğünüz kaldırımda ve yutuyor sizi.

15 saat sonra, 1 kilometre ötedeki metro çalışma alanında, balçığın içinde buluyorlar cesedinizi.

Adınız Kadir Sevim.

37 yaşındasınız.

Ordulusunuz.

İşçisiniz.

Öldünüz.

* * *

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e CHP Ordu Milletvekili İdris Yıldız sordu: “Bu facianın sorumlusu kimdir, kimlerdir, kimlerdendir?”

Bakan Çelik, ‘kaza’ya ilişkin emniyet, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve metro inşaatını yapan Komsa-Açılım İş Ortaklığı Şirketi yetkilileriyle görüşmeler yapıldığını ifade ettikten sonra cevap verdi:

“Görüşmeler sonucunda, kaldırım zemininden 20-25 metre derinlikte Sokullu ve Dikmen derelerinin aktığı, göçük olan noktada iki derenin birleştiği, metro tünelinin göçüğün meydana gelen bölümünden yaklaşık 12 metre uzakta olduğu, göçüğün metro inşaatı ile bir ilgisinin bulunmadığı, kazayla ilgili savcılık tarafından inceleme başlatılarak kazanın incelenmesi için bilirkişilerin tayin edildiği hususları tespit edilmiştir. Ayrıca, söz konusu kazada işçi-işveren ilişkisi olmadığı için İş Kanunu kapsamına girmemektedir.”

Kadir Sevim’in acılı ve bir cevap bekleyen ailesi artık bu samimi olduğu kadar ortalığı pırrrıııl pırrıııl aydınlatıcı açıklamayı evlerinin duvarına asar, huzura erer!

* * *

İki dereye 12 metre uzaklıkta metro inşaatı belli ki problem değil.

Ayrıca 37 yaşındaki Kadir Sevim, bir “işçi-işveren ilişkisi” kapsamında yürümediği için kaldırımda (Bak ben hep öyle yürürüm mesela!) niye Faruk Çelik’e soruyorsunuz?

Binali Yıldırım’a sormuş, “Normaldir” cevabını almışlığınız varken hem de...

Melih Gökçek’e sorulmayacağı da ortada kardeşim! Kaldırımdan sorumlu, metrodan sorumlu kişi o mu?

Bakın Faruk Çelik herkese sormuş, herkes de bilirkişiye sormuş.

Peki bilirkişi ne demiş?

Ne diyecek, aynen şunu demiş:

Olayın nedeni, kaldırım altındaki zeminin suyla teması ve zeminin kendi içinde oturması, çökmesi sonucu bu olayın kaldırım altında olması, olay anında maktulün aksi tesadüf ile kaldırımın tam çökme anında üzerinde oluşu. Buna göre olayda önemli oranda kaçınılmazlık ve aksi tesadüf olduğu, eylemlerin bilinçli taksir olmadığı...”

Bu açıklamayı da çerçeveletmek gerekebilir.

İyi bari “aksi tesadüf” demekle yetinmiş, “Hay bin sulu köfte! Bu işçi ölmüş ha dostum, vaov!” da diyebilirmiş.

Demiş kadar olmuş zaten.

* * *
Kadir Sevim’in hayatına biçilen bu cevapların değeri, vatandaşın devlet gözündeki değerini gösterir.

Öldüğünle kalırsın, en iyi ihtimal bedenin bulunur.

Kadıköy’deki işçinin, Karadon’dakilerin, Afşin-Elbistan’dakilerin cansız bedenleri bile bulunamadı.

Bir ihtimal bir vekil çıkar sorar niye öldüğünü, resmi kâğıt olup kurumlar arası tura çıkarsın ve neticede ailene böyle cevaplar ulaşır.

Önlem alması gerekenler aklanır, paklanır.

Bilirkişi erkişi niyetine son duanızı yapar:

“Hay aksi tesadüf, ölmüş bu adam”.
Yazarın Tüm Yazıları