Hava nasıl oralarda

En sıcak gündem aslında havalar. Günde üçbinbeşyüz kere filan havaları konuşup duruyoruz.

Haberin Devamı

“Çok sıcak” diyoruz, “Yanıyor burası şekerim” diyoruz, “Çok nemli” diyoruz, “Aha yine yağmur yağacak” diyoruz, “Buraya yağmadı, oraya yağdı mı, hadi yaaa” diyoruz, “Dün gece çok basıktı” diyoruz, “Yarın fenaymış, bilmem kaç dereceyle kavrulacakmışız” diyoruz, “Biraz esmeye başladı” diyoruz.
Diyoruz da diyoruz. Bu yazın tek gündemi bu esasen. Mevsimin ta kendisi.
En bir yere varmayan, ama herkesin gündelik diyaloglarına illa ki sızan gündem.
Annemle telefonda konuşurken de “havalar” giriyor aramıza.
Her zaman öyleydi gerçi. Ama bu yaz eskisinden daha fazla.
Mesela “Orada hava nasıl, burası hayli sıcak” derken buluyorum kendimi.
O da merak ediyor haliyle buradaki havaları.
Sonrasında “şefkatli nasihat” giriyor devreye tabii.
Yeni şefkatli nasihat şu: “Klimalara dikkat et, üşütürsün.”
Arkadaşınla konuşurken de havalar giriyor arana.
Anneyle yapılan “şefkatli” hava muhabbetinden sonra bu kez “onaylanma” giriyor devreye: “Oğlum çok sıcak di mi?” oluyorsun.
O da onaylıyor illa ki, “Evet, di”.
Sevgiliyle konuşurken “havalar” değişime uğruyor.
“Özen” giriyor devreye, “kendine özen gösterme”.
Nitekim sevgili sürekli şöyle diyebiliyor, “Bugün çok terledim sıcaktan, 10 kere filan duş aldım”.
Anladım diyorsun içinden, sevgili şu havalara rağmen ölesiye bakımlı, vayyy.
Kısacası, havasal muhabbetler hep vardı, tamam.
Ama bu yaz iyice dibini bulduk galiba.

Bu havalarda ne yapılmaz

Haberin Devamı

Deniz kenarı tatiline filan gidilmez. Çünkü deniz suyu hamam gibidir.
Çünkü plajlarda insanlar üst üstedir. Çekilmez. Yaylalara gitmek en güzelidir esasen. Niye “yaylada parti yapmak” moda olmadı bu yaz?
Birisi çıkıp yapsa hiç fena olmazdı.
Çok içilmez. Çünkü pelte gibi oluyorsun sonra. Eksenin tam kayıyor.
Ayrıca mekanlar buzu dayıyorlar içkinin içine.
Hem içkinin tadı kaçıyor hem de o çeşme suyundan yapılma buzlar mahvediyor adamın bünyesini.
Çok iş yapılmaz. Yapılsa da bir verimi olmaz. Niye İtalyanlar gibi ağustos ayını aylaklık yaparak geçirmiyoruz ki?
Serin olur diye alışveriş merkezine de gidilmez. Çünkü önün arkan sağın solun deli gibi alışveriş yapan Arap turist dolu.
Taksiye binilmez. Klimayı aç dersin, “Abi bozuk klima” derler. Aslında çalıştırmak istemiyordur.
İnsaflı olanına denk gelirsin, klimayı açar. Bu kez de klimadan insanı bayıltan bir koku gelir. “Gazla çalışıyor ya abi, ondandır koku” der şoför.
“Hay bin kunduz” deyip açarsın mecburen camları.
Yanak yanağa öpüşülmez! Asla ve asla. Çünkü sen ben o, herkes terliyor vıcık vıcık. Kınamıyorum, insanlık hali diyorum. Ama öpüşmeyelim nolur.
Ne gerek var? Tokalaşalım yeter.
Geçenlerde yanak yanağa öpüştüğüm birkaç kişinin terleri hâlâ yanağımda sanki. Yapıştı kaldı, gitmiyor.

Peki bu havalarda ne yapılır

Haberin Devamı

Aylak aylak evde dolanmak elzemdir.
Bir havuzbaşı partisinde deli gibi dans ettikten sonra havuza atlamak hoş olabilir. Ya da kapalı, buz gibi bir diskoda zıp zıp zıplamak...
Bütçe yetiyorsa/zaman elveriyorsa kuzey ülkelerinden birine gidilir, oralarda serin serin keyif yapılır.

Klip Atlası

NİLAY DORSA/AŞK PLAJI
Lady Gaga en acayip kılıklara bürünüp en olmadık şeyi mi yapıyor kliplerinde?
Aha, Nilay Dorsa da yapmış işte. Saç, baş, kıyafet.
En abartılısından, en şaşaalısından...
“Bu nedir?” diyerek takıldı klibe gözüm.
Allah için sonuna kadar da aynı duyguyla izledim.
Ama küvet fikri iyiymiş hani. Onu sevdim.
10 üzerinden dört.
TAN/TAŞ YÜREKLİ
Kliplerdeki yabancı güzellerle Türk popçularının yakın temas anlayışı hep aynı: Türk popçusu boynuna doğru yaklaşır klip güzelinin.
Bir nefes ötesinde, saç teline doğru hafif değerken şarkısını söyler.
Bu pozlamaya yarı seksi yarı “ben bu alemin kralıyım güzelim” edası ekler.
Asla öpmez kızı, şöyle boynundan yalap şap filan. O kadar yaklaşmışken.
Tan da işte, benzer pozisyonlarda klipte.
Bu arada, Tan bir adet Elvis Presley olmuş bu “Taş Yürekli” klipte.
O bol jöleli saç baş, elde gitar filan.
Değişmiş yani, ben tanıyamadım şahsen.
10 üzerinden sekiz.

Yazarın Tüm Yazıları