Hatıra prangası

RAHMETLİ Turgut Özal, ölümünden iki-üç yıl önce bana müthiş bir olay anlatmıştı.

Ağzım açık hayretle dinlemiştim.

Anlattığı bu olayı açıklamam mümkün değil.

Çünkü Türkiye'ye çok zarar veririm.

* * *

Ben Arjantinli yazar Borges'in hayranıyım.

Onun fantastik dünyası, gerçek ile hayal arasında yarattığı ozmos káinatı, ruhumun yaşayabileceği en uygun iklimdir.

Biraz da Borges'in etkisiyle zaman zaman şöyle fantastik bir proje üzerinde kafa yorarım.

Meslek hayatım boyunca Özal'la çok özel sohbetlerim oldu.

Projem şuydu:

Oturup hatıralarımı yazıyorum.

Bu arada fantastik anekdotlar uyduruyorum.

Özal'a atfen müthiş gizli bilgiler aktarıyorum.

Tabii bunların çoğu, benim hayalimin ürünü oluyor.

Gerçek olaylar ile kendi uydurduklarımı harmanlıyorum.

Sonunda ortaya gerçek ve hayallerden oluşan müthiş bir eser çıkıyor.

* * *

Anlattıklarımın iki tanığı var.

Biri ben, öteki Özal.

Ben yazıyorum, Özal ise artık yok.

Dolayısıyla bunları yalanlayacak kimse kalmamış.

Hayallerim gerçek olmuş.

Böylece, anlattıklarım tarihe birer "gerçek" olarak geçiyor.

Birisi çıkıp, "Hayır böyle bir şey yok" derse, cevabım hazır:

"Ben Özal'ın yalancısıyım. Gidip ona sorun."

* * *

Önceki hafta Milliyet Gazetesi'nden bir arkadaşımız aradı.

Bazı gazetecilere hatıralarını yazıp yazmayacağını soruyordu.

Ona, ileride kendimi bağlayacağını bildiğim halde şu cevabı verdim:

"Hayır, hatıralarımı yazmayacağım."

Neden kendimi bu kadar sıkı biçimde bağlayacak bir açıklama yapıyorum?

Cevabı çok basit.

Bugünkü hayatımı, dostluk ilişkilerimi kurtarmak için.

Oturduğum koltuk nedeniyle her gün birçok olaya tanık oluyorum.

Hayatımın, ailemden daha uzun bir süresini, gazetede arkadaşlık ilişkileri içinde geçiriyorum.

Orada hayatımızı kolaylaştırmak, daha yaşanabilir kılmak için her gün bir sürü şakalar yapıyoruz.

Ağzımızdan laflar kaçırıyoruz.

İtiraflarımız oluyor. Küçük sırlarımız oluşuyor.

Birbirimizin mahremiyetine giriyoruz.

Sadece arkadaşlarımızla değil, yanında çalıştığımız kişilerle de insani ilişkilerimiz var.

Hayatın acı tatlı yanlarını paylaşıyoruz.

* * *

Bir hatıra koleksiyoncusunun bu güzel iklimi zehirlemesini istemiyorum.

Bana açılan insanların, "Yarın bir gün ya bunları yazarsa" pişmanlığına kapılmasını arzu etmiyorum.

Diyorum ya, tamamen günümü daha iyi yaşamak, şüphe sislerinin birbirimizi görmesini engellemek için bunu istiyorum.

Aslında bu fikri bana eşim verdi.

Daha doğrusu, "Birlikte çalıştığın insanların sana emanet ettiği özel sohbetleri hatırata tahvil edersen, karşında ilk beni bulursun" dedi.

Sonra gerekçelerini anlattı.

Çok haklıydı.

İnsanın, bazen bugünün güzelliklerini kurtarmak için, geleceği bağlayacak kararları alması gerekiyor.

Yaptığım bundan ibaret.

Bana göre bu, getirisini peşin aldığınız güzel bir yatırım.

İşte o nedenle, hatıralarımı yazmama kararı aldım.

Bunu bugünden herkese ilan ediyorum.

İleride bunun aksini yaparsam, bu yazı önüme konsun istiyorum.

* * *

Tabii böyle bir yazı, muhtemel komplo teorisyenlerine özel bir bölüm açmadan bitirilemez.

Biliyorum, bazı kişiler bu yazı üzerine akla hayale gelmedik teoriler uyduracaktır.

Arkadaşlar, muhayyilenize mani olmak istemem.

Ama bunu yapacaksanız, lütfen Borgesvari bir keyifli fantezi dünyası kurmaya çalışın.

Böylece hiç olmazsa, kendi zekánıza hakaret ediyor durumuna düşmemiş olursunuz.
Yazarın Tüm Yazıları