Hani bunlar Amerikancıydı?

NEYMİŞ?

Bu hükümet, Amerika’ya her yerinden bağlıymış.

Haberin Devamı

Neymiş?

Bu hükümet Amerika’nın emrinden çıkmazmış.

Neymiş?

Bu hükümet Amerika’dan acayip tırsarmış.

Sabah akşam bunu söyleyenler var...

* * *

Fakat bir şey oldu, tuhaf bir şey.

AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, ABD Büyükelçisi’ne kamu önünde atarların en büyüğünü yaptı.

Dedi ki:

“Haddini bil Büyükelçi!”

Ertesi gün susmadı.

Sözlerimin arkasındayım” dedi.

Yetinmedi.

“ABD Elçisi Dışişleri’nde uyarılacak” dedi.

* * *

Madem doğruya doğru, eğriye eğri demeye çalışıyoruz.

Madem ezber bozma gayreti içindeyiz.

Madem gelişmeler ne olursa olsun, bildiğimizi okumak gibi bir tavrımız yok.

O halde sabah akşam “Bunlar Amerikancı” diyenlere, “Bunlar nasıl Amerikancı böyle?” diye sormak boynumuzun borcudur.

ABD Elçisi’ne kafa tutmak iyi de

İKTİDAR partisinin sözcüsü Hüseyin Çelik, Amerikan Elçisi’ne neden atarlandı?

Ne yaptı Büyükelçi?

Şunları yaptı:

-  “Düşünce suç olmamalı” dedi.

-  Uzun tutukluluk sürelerini eleştirdi.

-  Hapisteki milletvekillerinin suçlarının bile belli olmadığını söyledi.

-  Askerlerin, eski YÖK Başkanı’nın, bilim adamlarının tam anlaşılamayan suçlamalarla hapiste olduğuna dikkat çekti.

-  Barışçıl gösteri yapan öğrencilerin de tutuklandığını belirtti.

* * *

Haberin Devamı

Buna karşılık Hüseyin Çelik ne cevap verdi?

Şunları söyledi:

“Sen işine bak... Bizim işimize karışma... Haddini bil... Bu hakkı sana kim veriyor... Acemi... Bu bizim iç işimiz...”

Bir adım daha attı.

Ve şunu söyledi:

Sen önce kendine bak. Önce Guantanamo’yu izah et”.

* * *

Hüseyin Çelik’in bu yaklaşımından çıkan sonuçlar şunlardır:

BİR: Biz burada istediğimiz gibi davranırız, kimse bize karışamaz.

İKİ: Biz kötü bir şeyler yapıyor olabiliriz ama bunu sadece biz yapmıyoruz ki herkes yapıyor.

ÜÇ: Bana laf söyleyen ABD, önce Kızılderili katliamının hesabını versin.

* * *

İyi de Hüseyin Çelik...

-  Biz “Her ülke kendi sınırlarından sorumludur, başkası karışamaz” anlayışını çoktan aşmamış mıydık?

-  AİHM’ye kendimizi denetletmiyor muyuz?

-  Suriye’deki diktatöre karışmıyor muyuz biz? Suriye’deki diktatör, “Bana karışamazsın” dediğinde, “Bal gibi de karışırız” demiyor muyuz?

-  Askeri vesayet döneminde ABD’den “demokratik mesajlar” gelirdi... O zamanlar hepimizin yüreğine su serpilmiş olmuyor muydu?

-  O zamanlar ABD’ye “Sen işine bak, haddini bil, askeri vesayet bizi ezse de bu bizim içişlerimizdir” diyor muyduk?

* * *

Haberin Devamı

Kısacası olay şudur:

-  Hüseyin Çelik ABD’ye atarlanma kabiliyeti olduğunu göstererek acayip puan kazandı.

-  Ancak atarlanmasının içeriğinde ortaya çıkan “kafa yapısı” ile kazandığı bütün puanları kaybetti.

Gelen gideni götürdü yani...

Üç güzel insan

1- AYŞEN GRUDA: “Çatışmanın bitirilmesi için ne gerekiyorsa yapılmalı” anlayışına esaslı bir destek olmak için “Gerekirse Kandil’e giderim” diyen büyük sanatçı...

2- CEMALETTİN DOĞAN:
Kürt köylüsüne Kürtçe “Çawani başi”, yani “Nasılsın, iyi misin” diyerek selam veren Hakkâri’de görevli Albay...

3- ECE SAYGUN
: Ağlaklığa zerre kadar prim vermeden tutuklu babası emekli Orgeneral Ergin Saygun’un hapiste ölmemesi için çırpınan genç kadın...

Haberin Devamı

Osmantan’ın jürisi Acun’un kadroyu ezer

-  OSMANTAN’IN JÜRİSİ: Bülent Ersoy... Serdar Ortaç... Orhan Gencebay (manevi olarak Sevim Emre)... Ve Demet Akalın...

-  ACUN’UN KADROSU
: Gazeteci Nazenin Tokuşoğlu... Barış Manço’nun oğlu Doğukan... Ümit Karan... Dağhan adlı dizici... Fotoğrafçı Bennu Gerede... Jokey Erhan Yavuz.

* * *

-  Biliyorum: Elmalar ile armutlar toplanmaz.

-  Biliyorum
: “Jüri” başka şey, “kadro” başka şey.

-  Biliyorum
: Arada bir muhteviyat farkı var.

Ama bütün bunlara rağmen yine de bir kıyaslama yapmadan duramıyorum.

Ve şunu söylüyorum:

-  Bülent Ersoy var ya...
Acun’un bütün kadrosunu tek başına sallar.

-Serdar Ortaç var ya... Acun’un eski kadrolarına bile bedeldir.

-Orhan Gencebay var ya... Sevim Emre’siz tek parmağıyla halleder o kadroyu...

-  Demet Akalın var ya... Gözükse yeter o kadroyu ezip geçmek için...

Kısacası...

Osmantan bu işi iyi biliyor ama sanırım Acun gibi paraya çeviremiyor.

Haberin Devamı

Saadet Partililere fırça atmak kolay

BARTIN Valisi, Saadet Partisi’nin Bartın İl Teşkilatı’nı ziyarete gittiğinde kapıda “başkan” tarafından değil de “başkan yardımcısı” tarafından karşılanmış.

Bu duruma bozulan Vali Bey, kameraların önünde Saadet Partisi yetkililerini fırçalıyor da fırçalıyor.

Ben devleti temsil ediyorum” diyor...

Beni başkan yardımcısı karşılayamaz” diyor...

Çocuk gibi azarlıyor karşısındakileri...

* * *

Adım gibi eminim:

Bu Vali, AK Parti Bartın İl Teşkilatı’na gitse...

Kapıda Başkan Yardımcısı tarafından karşılansa...

Fırça atmak yerine yutkunmayı tercih ederdi.

Siyasileri yoldan çıkarabilecek şeyler

-  “Sen gönüllerin ilelebet ve değişmez başkanısın” türü çıkışlar.

-  “CHP’nin başına Atatürk’ten sonra gelen en büyük lidersin sen” türü çıkışlar.

-  “Deveden düştüm, çünkü Başbakan’ım da attan düşmüştü” demeler.

-  İki haftalık bakana, bakanlığıyla ilgili ödül vermeler.

-  “Türkiye sana dar gelir, senin yerin dünyadır” tarzı gazlamalar.

Haberin Devamı

Tuba Ünsal’dan özür

“Çocuğunun bakıcısını devlet hastanesine götüren Tuba Ünsal, çocuğunu aynı hastaneye götürmez” diye yazmıştım dün.

Meseleyi tam anlamadan yazmışım.

“Aciliyet
” söz konusu imiş, “en yakın hastane”ye götürmesi gerekiyormuş.

Hem kendisinden, hem de okurlardan özür diliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları