Halka çamur atmayalım

UZAKDOĞU’daki depremzedeler için düzenlenen konsere katılımın düşük olması sebebiyle hedeflenen hasılatın toplanamamasından bahisle adeta ‘Sanatçılar burada halk nerede?’ deniliyor.

Gerçekten halk nerede? (Bu arada karnı tok, sırtı pek ve işleri tıkırında olanları tenzih ediyorum. Onlar her zaman ve her yerde istedikleri şekilde olmak kaydıyla var.) Halk iş bulamadığı için ümitle siyasetçilerin veya iş bulabilecek nitelikteki bürokratların peşinde. İş bulanı da eline geçen sadaka misali para ile ne yapacağının, nasıl geçineceğinin derdinde. Kimseyi bir başkası ile mukayese etmek istemem ama, bu yardım konusunda yurtdışındaki sporcu ve sanatçı kesimindeki insanların yaptıkları bağışları göz önüne alınca fazla lafa gerek kalmıyor.

Bir Bosna savaşı oldu. Hemen birileri öne çıktı yardım toplayalım, dendi. Camilerde hutbeler, işyerlerinde amirler... Nihayetinde kimi zorla utanma belası, kimi de gerçekten rızası ile verdi ve halktan paralar toplandı. Bir torbaya(!) dolduruldu. Bosna’ya doğru yola çıkarıldı. Sonra paraların nereye gittiğini veya gidemediğini hep birlikte basın ve mahkemelerden öğrendik. Dünyaya da rezil olduk. Sonra bir Marmara, bir de Dinar depremleri yaşadık. Öncekileri unuttuk. Yeniden yardım kampanyaları düzenledik. İçeriden ve dışarıdan gelen onca yardım parası ve malzemelerin başına gelenleri ve müsebbiplerini yine basın yoluyla (Nil Karaibrahimgil’in şarkısında söylediklerine benzer bir şekilde) okuduk ve öğrendik. Bugüne kadar geldik. Örnekleri çoğaltmadan burada kesiyorum. Bir yurdum insanı olarak soruyorum.

Yurtdışındaki insanlar yardım edilmesi gerektiğinde neden ellerini ceplerine atıp yüz binler ve milyonlarla ifade edilen dolarları (veya kendi ülke paralarını) veriyorlar da bizim yurdumuzdakiler hemen etraflarına yönelip insanlara ‘hadi versenize’ demek yolunu seçiyorlar. Başka bir ifade ile bizzat yardım etmek yerine, yardım işini organize etmeye yöneliyorlar. Bunların hepsini kabul ediyorum. (Pardon kabul etmiyorum. Ama elimden bir şey gelmediği için böyle diyorum.) Ama yöneldiğiniz insanlara bir bakın, neleri var ki ne verecekler? Zaten yıllardır istemeseler bile her gelen bir şeylerini alıyor. Bu insanların bir kuru canı kaldı. Onu da yolu hastaneye düşerse orada kaybediyor.

Diyeceklerim aslında bitmedi ama bir yerde kesmek gerekir. Herkese iyi bayramlar diyerek bitirmek istiyorum.

K. Bülent KARDEŞ

Ya futbol olsaydı

İSTANBUL’daki ‘Bir Şarkı Bin Hayata Umut Olsun’ konserine katılımın az olmasına üzüldüm. 130 sanatçının katıldığı konseri sadece 2150 kişi izliyor. Ve birbirinden değerli sanatçıların da bağışlarıyla sadece 72 bin dolar toplanıyor. Nedendir bu ilgisizlik ve duyarsızlık?

FB, GS, BJK veya TS gibi büyük kulüpler yardım için bir maç yapsalardı daha mı az para toplanırdı diye kendi kendime soruyorum. 130 sanatçıyı 2150 kişinin izlediği memleketimde 22 kişiyi kaç kişi izlerdi dersiniz? Ne dediniz, 20-30 bin kişi mi?

Ne kadar acı!

Ali DENİZ-FRANSA

Hastalıklı kurban kesmişiz

LİBADİYE Caddesi üzerindeki hayvan pazarından, Samsun-Çarşambalı bir hayvan satıcısından 270 YTL’ye koyun aldım. Kesimden sonra kasap, hayvanın karaciğerinin hastalıklı olduğunu söyledi. Hayvanı aldığım yere gidip durumu anlattım, yapacak bir şeyin olmadığını, Çarşamba Sağlık Müdürlüğü’nden verilen sağlık raporunu gösterip parayı geri vermeyeceğini, bozuk ciğerin parası olarak 20 YTL verebileceğini söyledi. Üsküdar Belediyesi zabıtasını aradım, telefondaki bayan, zabıtaların dışarıda olduğunu söyledi, derdimi anlatmaya kalkınca telefonu yüzüme kapadı. Sonra belediyenin Veteriner Müdürü Kemal Akın’a ulaştım. Sağ olsun hayvanın kesildiği yere kadar gelip hayvanı inceledi. Hayvanda ‘kelebek’ hastalığı olduğunu, ciğeri hariç diğer etlerin yenebileceğini söyledi. Bayram bize zehir oldu, hastalıklı hayvan satan adam atladı kamyonuna memleketine gitti. Hayvan pazarında zabıta, veteriner, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü görevlileri olması gerekmez mi? Bu görevliler sadece kameralar karşısında mı denetim yaparlar?

Şükran TURGUT-ÜSKÜDAR

CHP Kurultayı

CHP Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal Kurtuluş Savaşının bağrından kardelen çiçeği gibi zor şartlarda doğmuş bir halk hareketidir. Şimdi CHP’ye genel başkan atayanlar Osmanlı’nın Mondros Mütarekesi’ni zafer diye halka sunan Rauf Orbay gibi emperyalist işbirlikçileridir. O gün Mondros’u zafer gibi sunanlar bugün 80.000 sayfalık AB anlaşmasını zafer diye halka sunanlardır. Yani Kıbrıs’ı, Ege’yi ve Güneydoğu’yu peşkeş çekmeye çalışanlardır.

Gerçek CHP’liler, partiyi Mustafa Sarıgül ve Zülfü Livaneli’ye teslim etmeyeceklerdir. Baykal da yaşamında hiçbir üretmemiş, sadece Baykal’ın eteğinin altına sığınıp siyaset yapan ve parti makamlarını fuzuli yere işgal edenlerden kurtulmalıdır.

C. Zafer NUHOĞLU

BUGÜN Türkiye’de CHP’nin aldığı oy kadar Cumhuriyet’e ve laikliğe inananlar kalmıştır. Bunlar da en fazla yüzde 20’yi geçmez. Geri kalan kesim de din tüccarları ve milliyetçilik ayaklarına yatanlardan oluşuyor.. CHP halkın partisi olsunmuş, hangi halkın?

Şevki UYANIK-ALMANYA

Darülaceze’nin ayıbı

10
yıldan beri Kurban Bayramı’nda kurbanımızı Darülaceze’ye bağışlıyoruz. Darülaceze bu sene yeni bir kasap ekibiyle anlaşmış ve bu ekip çok ağır çalıştığından işlerimiz çok aksadı. Fakat bağış yaptığımız kurbandan biz sadece bir parça kendimize, bir parça da kurban kesemeyen bir akrabamız için her yıl toplam 2 parça et alıyorduk. Fakat bu yetkililer bize bir parçadan fazla et vermeyeceklerini söylediler. Orada bulunan birçok hayırsever de bu duruma tepkilerini gösterdiler. Burada önemli olan konu etin verilmemesi değil böyle bir uygulamanın neden yapıldığıdır. Şahsen bir dahaki bayram buraya bağış yapmayacağım.

Levent BOLLUK

Biliyor musunuz

CHP’li Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci’nin, İlçe Başkanı Bayram Acar’ın ortak olduğu şirkete 36.5 milyar liralık ışıklandırma ve aydınlatma ihalesi verildiğinin ‘Kent Yaşam’ gazetesinin yazılması üzerine örgütün karıştığını, muhaliflerin bu tür ihale verilmesinin Genel Sekreter Önder Sav imzalı genelgeye aykırı olduğunu açıkladıklarını...
Yazarın Tüm Yazıları