Gramofondan CD'ye Lale-Nerkis Hanımlar

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Yahya Kemal Beyatlı, ünlü Itrî şiirinde, ‘‘Belki hâlâ o besteler çalınır,/Gemiler geçmeyen bir ummanda.’’ diyordu.

Teknoloji olmasaydı ummandaki o bestelerin yankıları, belki de sadece oradan geçen gemicilerin kulaklarında kalırdı.

Lale- Nerkis Hanımlar'ın şarkılarından oluşan CD, beni nostaljinin sisli dünyasına değil, müziğimize karşı ilgisizliğimizin katı gerçeğine çekti.

Yıllar önce, opera dünyasının ünlü seslerinin kara plaklarını alıp, onların CD'ye geçirilmiş kayıtlarını dinlerken, beynimizdeki ses belleğimizin eksik lopunu düşünür, üzülürdüm.

Yele verdiğimiz bunca sesin, sadece Kanlıca Koyu'nda söylendiğini hayal edip avunurdum. Kısıtlı radyo programlarından dinlediğimle yetinirdim.

Hasan Saltık, Kalan Plak serisiyle bu utancımızı hepimiz adına gideriyor.

Bu CD'ler; Türk müziğinin beste, ses ve saz icrası yönünden zenginliğini, çeşitliliğini, renkliliğini ortaya koyuyor.

Arşivlerde kalacak, yok olup gidecek sesler, bugün bizim ses dünyamızı geliştiriyor. Zevk zincirimizin halkalarını tamamlıyor.

*

Lale-Nerkis Hanımlar'ın CD'sinde yirmi beş parça yer alıyor. Yirmisi Türk müziğinin değişik dönemlerdeki seçkin eserleri, beşi de batılı bestecilerin eserlerinden Türkçe söylenmiş parçalar.

Bakın, bu CD'de eserleri seslendirilen batılı beseteciler kimler?

Çaykovski, Gabrielle Faure, Mascagni, Offenbach, Schumann.

Türk müziği ile batı müziğinin parçalarını aynı CD'de aynı seslerden dinlemek, savunduğum bir düşüncenin sanki ispatı.

Hem batı müziği dersi almışlar, hem Türk müziği. Şan ve piyano. İkisinin de kazandırdığı ses genişliği ve şan tekniği, onları bugün de dinlememizi sağlayan unsurların başında geliyor.

Lale Hanım, 1896'da Selanik'te doğmuş, 1971 yılında İstanbul'da ölmüş. Nerkis Hanım da 1895'te Selanik'te doğmuş, 1975'te İstanbul'da ölmüş.

Lale Hanım'ın oğlu, hukukçu, gerçek aydın, dostum Merih Sezen'i aradım.

Önce, annesinin plaklarını koruduğu, bizim bunları dinlememizi sağladığı için, bütün müzikseverler adına teşekkür ettim.

Yıllardır bu ses hazinesini bir yerde plaklaştıramamanın acısından, sıkıntısından kurtulmuştu hiç olmazsa.

Merih Sezen'in söylediklerinden bazı bölümleri buraya aldım. Çünkü onun çektiği çile, belki bundan sonraki hazinelerimize ilgi gösterilmesinde bir uyarı niteliği taşıyabilir.

‘‘Bunların CD'ye alınması için çalmadığım kapı kalmadı. Hiç kimse ilgilenmedi. Müzik yayını yapanlar, bizim arşivimiz yok diye beni geri çevirdiler.

Lale - Nerkis Hanımlar'ın CD'sinin önemli bir yalanı çürüttüğünü sanıyorum.

Türk müziği sadece rakı içilirken dinlenen bir müzik değildir. Hiç kuşkusuz böyle icra edildiği takdirde. Şarkı söylemenin de bağırmak olmadığını bu CD'ler öğretecektir. Bir çok kimseye örnek olacaktır.

Gene de elimdeki plak arşivini nereye teslim edeceğimi bilemiyorum, keşke bir müzik müzemiz olsa da oraya armağan etsem.

Türkiye'de opera aryalarının, liedlerin Türkçe okunması da önemli bir yenilik.

Ayrıca yeni CD'yi Fransa'ya götüren bir operacı, bu düonun bugün icra edilmiş gibi taze ve mükemmel olduğunu söyledi.’’

Lale-Nerkis Hanımlar'ın bir arada şarkı söylemelerinin özelliğini, müzik açısından önemini, Bülent Aksoy, CD'nin kitapçığında açıklıyor.

Ayrıca iki duygulu, etkileyici sese, Nevres Bey'in uduyla, Mesut Cemil'in çellosuyla, Nubar Tekyay'ın kemanıyla eşlik ettiğini de es geçmeyelim.

*

LALE-NERKİS HANIMLAR'ın şarkıları, bana, babamın söylediği, çaldığı parçaları çağrıştırdı. Belki de ömrümün bel-epok'u yeniden yıkılmak üzere kuruldu.













Yazarın Tüm Yazıları