Geri gelmeyen göl...

Bekir COŞKUN
Haberin Devamı

Toros Dağları'nın eteğindeki o göle her bahar turnalar uzun-yanık şarkılarını söyleye söyleye gelirlerdi.

Gölün çevresinde meyve bahçeleri vardı.

Ördekler, çulluklar, sincaplar bir yamaçlardaki meyve bahçelerine, bir göle koşup mutlu yaşarlardı. Akşam kurbağalar senfonisi, sabahın alacakaranlığında göl martılarının dansı gölden asla eksik olmazdı.

Yakınlardaki elma bahçelerinde, insanoğlunun iki avucuna sığmaz büyüklükte al-pembe elmalar yetişirdi.

Meyve hasadında köylüler zıplaya zıplaya oynarlardı.

*

Politikacılar, o seçim öncesi, oy istedikleri köylülere ‘‘Daha çok tarla ister misiniz?’’ diye sordular.

Köylüler ‘‘İsteriz’’ deyip zıplaya zıplaya oynadılar.

Ve devletin dozerleri geldi.

Göle kanallar vurarak suyunu boşalttılar. Göl kurutuldu, ortaya kocaman kocaman tarlalar çıktı.

Köylüler daha da zıplayıp oynadılar.

Göl alanını parsellere ayırıp, parça parça, dilim dilim köylülere dağıttılar.

Köylüler itişe kakışa tarlaları paylaştılar.

İşte o sırada bir kadın çıkageldi.

Adı; Hediye Gündüz... Antalya'da çevre gönüllüsü yiğit bir öğretmen o. Hem siyasetçilere, hem köylülere ‘‘Yapmayın’’ dedi.

Köylüler öğretmeni dövüp, taşlayıp kovaladılar.

Köylüler dönüp zıplaya zıplaya oynadılar.

*

Bu öykünün tümü gerçektir ve resmi kayıtlarda vardır.

Çok geçmedi...

Göl alanından çıkan tarlalar çatladı. Üzerinde hiçbir şey yetişmez oldu.

Köylülerin göl kıyısındaki eski bahçeleri de kurudu.

Ağaçlar elma vermedi.

Ve köylüler içecek su dahi bulamaz oldular. Çünkü kuyulardaki sular dahi gitmişti.

Köylüler artık zıplaya zıplaya oynamıyorlardı.

*

Şimdi oralardan turnalar geçmiyor.

Ne kurbağaların senfonisi var, ne göl martılarının dansı... Sincaplar öldü, ördekler yuvalarını terk edip gittiler.

Artık o elma ağaçları yok.

Köylüler oturup yalvarıyorlar...

Ama göl geri gelmiyor...



Yazarın Tüm Yazıları