Gençliğin ihmal ettiğimiz yüzü

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Bayram dün coşkuyla kutlandı. Konuşmalar yapıldı, yazarlar bu günün önemini belirttiler.

Eksik kalan bir yana değinmeliyim.

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nin altına, onun sanat ve sanatçılar için söylediklerini de eklersek, gençlik kavramına bütüncül bir yaklaşım getirebiliriz.

Gençliğin düşünsel boyutunu, sanat yanını destekleyen ülke çapında bir projemiz yok.

Oysa Atatürk, Türk Tarih Kurumu'nu, Türk Dil Kurumu'nu, Devlet Tiyatroları'nı, Devlet Konservatuarları'nı kurarken, gençlerin düşünce ve sanat yanının batı standardında gelişmesini amaçlamıştı.

Belgesel, bilimsel anlayışla tarihlerini doğru biçimde öğrenmelerini, latin alfabesiyle de yeni kültürün oluşacağını planlamıştı. Dille kültür arasındaki bağlantıyı öne çıkarmıştı.

Çok sesli müzikten, tiyatroya, resme kadar genç kuşak yeni bir rejimin sanatını da yaratacaklardı. Genç yazarlar yaşadıkları cumhuriyeti vatandaşlarına anlatacaklardı, ressamlar tuvallerinde ustalıklarını kullanarak Anadolu'yu tanıtacaklardı. Cumhuriyetin ilk kuşakları bunu başardılar.

Sonra bu projenin peşini bıraktık, gençlikle ilgilenmedik. Cezalandırdık, ödüllendirmedik. Çok şey istedik az şey verdik. Özellikle genç sanatçılara destek vermenin cumhuriyetin vazgeçilmez politikası olduğu gerçeğini unuttuk.

Yalnızca, kutlama günlerinin söylevlerinde ve spor dalındaki başarılarında onları hatırladık. Düşünce ve estetik alanlardaki başarılarını önemsemedik, bu alanda çalışmalarını gereksiz bulduk. Evet, kutlamalarda düşünmemiz gereken bir açık bu.

***

BU ONDOKUZ MAYIS'ın bir başka özelliği vardı. Cumhuriyetin 75. yılına rastladı. Soralım, gençliğin daha iyi, daha doğru, daha donanımlı, daha özgün düşünmesi ve yaratması için ne yaptık? Elbette bunu daha çok sanat alanında kültür politikası açısından değerlendiriyorum.

Genç yazarlar için ödüller düzenledik mi, genç ressamlara atölyeler açtık mı, genç yazarlara özgü ödüller düzenledik mi?

Hayır.

Özellikle 1950'den sonra gençlik ve kültür kavramları siyasi iktidar tarafından birbirinden koparıldı. O ayrılık da bir daha bir araya getirilemedi.

Bakın, bugün uluslararası üne kavuşan sanatçılarımız, o günün kültür politikasının eseridir.

Büyük spor salonları yüzölçümünde kütüphaneleri gençlerin kullanımına sunamadık. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur, ilkesinin kafa kısmı uygulamada yok.

19 Mayıs şenliklerinde; sanatçı gençlerin yaratıcıklarını da görmeyi arzulardım. Onların genç coşkularının sanata yansıyışı olağanüstü etkileyici olabilirdi.

Onların içinden çıkacak genç değerlerin, yarının, büyük yazarları, sanatçıları, müzikçileri, ressamları olmasını sağlayamıyorsak, ondokuz mayısları yanlış algıladığımız kanısına kapılırım.

***

GELECEK on dokuz mayıslarda, sanatçı gençlerin yaratılarını seyredebileceğimiz, dinleyebileceğimiz bir ortamın gerçekleşmesini diliyorum.













Yazarın Tüm Yazıları