Geciken adalet olmayan adalet

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Geciken adalet yaralı yüreği soğutmaz, kanayan vicdanın sızısını dindirmez. Eksik adalete tepki ağır olur, hatta bazen intikam kokar...

Neredeyse bir yıldır Türkiye'yi sarsan Abdullah Çatlı tartışmasının yedi cansız tanığı var: Bahçelievler katliamı kurbanları...

Herhalde onları boğanların, işkenceyle öldürenlerin arkadaşlarına destek amacıyla atılan ‘‘Türkiye sizinle gurur duyuyor’’ sloganı yüzünden pek rahat yatamıyorlar.

Belki de o yüzden dün yedi kurbandan altısının yakınları Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığı'na 10'ar milyar lira tutarında tazminat istedi. Eğer bu talep karşılanmazsa dava açılacak.

70 avukat tazminat (dava) gerekçesini basın toplantısıyla açıkladı:

‘‘Susurluk olayıyla, katliam sanığı Abdullah Çatlı'nın devlet tarafından korunduğu, görevlendirildiği ve ödüllendirildiği ortaya çıktı.’’

* * *

Hakikaten öyle mi?

Abdullah Çatlı ve arkadaşları 1978-1996 arasında Türkiye Cumhuriyeti hizmetinde çalıştıkları için mi korundular?..

Türkiye'nin dış itibarı Çatlı ve ekibini Avrupa ülkelerinde korumaya yeter mi?

Dahası Türk devleti kendisine hizmet edenlere karşı bu kadar güçlü ve müşfikse neden her yıl insanca zam isteyen memurunu Kızılay'ın ortasında başka memuruna coplatıyor. Katliam sanığı Abdullah Çatlı'ya ‘‘memur’’, zam isteyene ‘‘hain’’ muamelesi yapıyor?

* * *

Üstelik Jean Marie Stoerkel isimli Fransız gazetecinin anlattıklarına göre, tam tersine bir denklem söz konusu...

Zam isteyip cop bulanların Türkiye Cumhuriyeti için çalıştıklarından zaten kimse bir an bile kuşku duymadı.

‘‘Saint Pieere'in Kurtları’’ isimli kitabı Türkçe'ye çevrilen Stoerkel de, Çatlı ve arkadaşlarının yabancı patronlarını saydı:

‘‘Abdullah Çatlı, Avrupa gizli servisleri tarafından korunuyordu. Çatlı ve arkadaşları İtalyan, Alman ve İsviçre gizli servislerinin temin ettiği sahte belgelerle Türkiye'den kaçırıldılar. Bu kişiler sadece gizli servisler tarafından değil, ülke yönetimleri tarafından da korundu...’’

‘‘Abdullah Çatlı teröristti, tamam. Ama siyasi inançlarını unutmamak lazım. Çatlı çok dindardı. O yüzden kimi zaman politik kimliğini, yer yer kişisel çıkarlarını ön planda tuttu. Batılı ajanlarla bazen dost oldu, bazen sırt çevirdi...’’

Peki, Stoerkel'e göre Çatlı'yı Batılı gizli servislerin gözünde değerli kılan neydi? Tabii ki antikomünist mücadele pratiği.

Dolayısıyla Stoerkel'e göre 1990 sonrasında adres değişikliği zorunluydu:

‘‘Komünizm öldü diyorlar. O zaman bu adamlar kime hizmet edecek? Bana göre Türk devletine...’’

Stoerkel'i hemen düzeltelim: Türk devletini ele geçirmeye çalışan, mafyanın emrindeki çeteye hizmet edecek...

* * *

Soğuk Savaş'tan sonra işsiz kalan CIA ajanlarının profesyonel katil, KGB subaylarının New York'ta mafya şefi olarak gözüktüğü filmlere inanıyorsunuz da, neden Çatlı ekibini hep ve sadece Türkiye ile irtibatlı düşünüyorsunuz?

Global düşünün, Türkiye'de geciken adaletin dünyanın başına ne bela açtığını fark edin...

Yazarın Tüm Yazıları