Gece tanışma(ma)ları

Geçen perşembe ekolay’daki yazıda haftanın sorusunu doğru bilen okurla (Merve Arslan) gece turuna çıktık (evet böyle yeni bir hadise var hayatımda, ayrıntı için ekolay’ın şehir bölümüne tıklayınız).

Haberin Devamı

Yanımızda her zamanki gibi ekolay’ın editörü sevgili Burçak (Çelebi).

Gece turunun ilk mekanı Otto Sofyalı’da laf dönüp dolaşıp bu yaptığımız enteresan okur/yazar buluşmasına kilitlendi.

Nasıl kilitlenmesin ki! Hiç tanımadığınız biriyle (her iki taraf için de geçerli) kalkıp o bar senin bu restoran benim gezmek hiç de (e)kolay değil.

Çok sıkılmak da mümkün çok eğlenmek de...

Ama ben iş olarak görüyorum. Eğlenceli bir iş!

Bizim yaptığımız işi hadi boşverin.

Benim en çok takıldığım, insanların rahatça tanışamaması.

Şundan bahsetmiyorum asla. Birinden hoşlanırsın, bir şekilde gidip tanışırsın ya da tanışmak için araya birini koyarsın. O değil mevzu.

Öylesine, hiç çıkarsız, durup dururken tanışma halinden bahsediyorum.

Mesela -orada çok rastladığım için söylüyorum- New York’ta insanlar bu konuda rahattır.

Metroda gelip “Çok merak ettim, ayakkabın nereden?” diyen çıkabilir.

Ya da gece barda salınırken biri gelir, selam verir, tanışır seninle, iki kelam eder. Sararsa muhabbet devam edersin istersen. Yoksa çekip gidersin.

Kadın/erkek fark etmez, kimse kimseden -genelde- bir şey beklemez.

Beklenti denizlerinde yüzmez. “Aman bu bana asılıyor mu, benimle arkadaş mı olmak istiyor, acaba nedir durumu?” diye diye tripleks triplerde konaklamaz.

O an tanışır, o kadar...

Çünkü gece çıkmak, gece eğlenmek biraz da böyle bir şeydir. Maceradır.

E macerada da ne olacağını bilmemen lazım, öylesi güzeldir.

Lakin bizde egolar devreye giriyor hep.

Kendini kabul ettirme ihtiyacı, cool görünme arzusu derken derken acayip kasılıyor insanlar. Rahat olamıyorlar.

Bir de tabii herkes arkadaş gruplarıyla öbek öbek eğlendiği için kimse kimseye yanaşamıyor, korkuyor.

Herkes kendini esirgiyor yani insanlardan. Böyle böyle yuvarlanıp gidiyoruz maalesef, ne dersiniz?

Haberin Devamı

Pop atlası

* Ünlü aranjör Erdem Kınay kendi bestelerinden oluşan bir albüm hazırlıyor.
Ama hayır, bu besteler daha önce ünlü şarkıcılara verdiği şarkılardan oluşmuyor ve üstelik şarkıları kendisi de seslendirmiyor.
Bir kere şarkıların sözleri İngilizce. Söyleyenler de birbirinden farklı isimler. Şimdilik iki tanesi belli: Hadise ve Kenan Doğulu.
Özellikle Hadise’nin seslendirdiği “Super Natural Love”a bayıldım. Kenan Doğulu da akıcı bir İngilizceyle, biraz Justin kıvamında söylemiş Kınay’ın şarkısını.
Özetle, farklı ve niş bir albüm oluyor/olacak Kınay’ın albümü. Birbirinin benzeri işlerle dolu olan şu pop okyanusunda.
* Bir albüm haberi daha... Yıllardır müzik piyasasında besteleriyle var olan Fettah Can, bu kez ilk solo albümü üzerinde çalışıyor.
Hatırlayınız, Gülben Ergen’in yorumladığı “Yalnızlık”, Fettah Can’ın bestesiydi. Ve daha gerilere gidersek, sürüyle başka hit.
Şimdi Fettah aynı çizgide sağlam aşk şarkıları yapmış.
Özellikle “Hazine” ve “Atmosfer” şarkılarını şimdiden bir kenara not edin. Yazın sıkça çalacak ikisi de.

Haberin Devamı

Daha çok havacılık haberi isteriz

THY uçağının yaptığı kazadan sonra medyada havacılıkla haberleri hızla arttı. Hayır, malum kazayla ilgili haberler değil kastettiğim.
Mesela en son dün “iki saat boyunca havada daire çizen, bir türlü inemeyen uçak” haberi vardı.
Sonra “uçağın acil iniş kapısını açmaya çalışan yolcu”nun haberi.
Böyle irili ufaklı epey haber yayınlandı beş-altı gün içinde.
Bazısı önemli bazısı da kaza olmasa asla yayınlanmayacak haberler. Oysa havacılık haberlerine ilgi var. Sadece olumsuz haber değil, olumlu olanlar da yayınlanmalı. Çünkü merak ediliyor.
Uğur Cebeci mesela, tiryakisi olduğumuz Kokpit’i keşke hafta içi de yazsa (Bu arada pazar günkü yazısı şahaneydi Uğur Abi’nin. Geçen ay 71 saat uçmuş, vayyy diyorum!).

Yazarın Tüm Yazıları