Fransız kadınları neden kilo almaz

ŞİMDİ niyetim Mireille Guiliano’nun ‘French Women Don’t Get Fat’ adlı kitabını 30 kupon karşılığında vereceğini duyuran Vatan Gazetesi’nin malını murdar etmek değil elbette.

Kitabı okumak isteyen zaten ayrıca okur. ‘Türkiye’nin İlk İçki Kültürü Dergisi’ Gusto çıkmış postadan. Her ay olduğu gibi baştan sona okuyorum.

Gusto’nun ‘Damak Tadı’ sayfalarında Tekin Armağan, şu anda çılgınca satan kitaptan bahsediyor.

Mireille Guiliano, meşhur Veuve Clicquot şampanyalarının ABD’deki CEO’su. Kitabını da Fransız kadınların yaptıkları ve yapmadıklarından bahsetmek üzerine kurmuş. Gusto kitaptan bazı tüyoları sıralamış. Ben de aktarayım. Maksat halka hizmet...

Fransız kadınlar daima küçük porsiyon yerler.

Bol sebze ve meyve tüketirler.

Ekmeği severler ve karbonhidratsız beslenme takıntıları yoktur.

Asla ‘yağsız’, ‘şekersiz’ etiketleriyle satılan yapay tatlandırıcılı ve katkı maddeli gıdaları tüketmezler.

Çikolatayı severler, ama acı ve koyu olanları.

Yerken beş duyularıyla birden haz alırlar.

Günde üç öğün yerler, gün içinde abur-cubur yemezler.

Çok TV seyretmezler ve evlerinde birden fazla TV yoktur.

Gıdaları mevsiminde yemeye özen gösterirler.

Fazla sert içki içmezler.

Düzenli olarak şarap içerler ama yemeğin yanında bir-iki kadeh...

Gün boyu su içerler.

Pazardan alışverişi severler.

Gülmeyi severler, zevk için yerler, diyet yapmazlar ve şişmanlamazlar...

Harita marifetiyle dünyayı öğrenmek

ÇOCUKKEN, ‘Teksas-Tommiks’ dışında elimden düşmeyen tek bir cilt vardı: Atlas. Okuma yazmayla alakamın olmadığı dönemde bile haritalara saatlerce bakardım.

Uzun uçak yolculuklarını, neredeyse tamamını ezberlemiş olsam da, havayolu şirketlerinin dergilerindeki haritaları inceleyerek bitirebiliyorum. Kitabımı tabii okuyorum ama arada mutlaka yine açıp haritaya bakarım.

Richard Feynman’ın daha önce de bahsettiğim ‘Tuva or Bust’ kitabını okurken, bu müthiş adamın da harita meraklısı olduğunu öğrendiğimde gizlice sevinmiştim.

Richard Feynman’ı bilenler bilmeyenlere anlatsın. Büyük fizikçi, güzel ve esprili bir insandı.

1988’de 70 yaşındayken ölen Feynman, ‘Fizik, seks gibidir; elbette bazı somut sonuçlar elde edilebilir ama seks yapmamızın asıl nedeni bu değildir’ demiş, bunun gibi sepetle güzel laf etmiş, Tuva’yı tanımama yol açmış bir insandı.

*

Neyse, Ralph Leighton’la (Tuva or Bust’ı yazan kişi, bir arkadaşının oğlu) harita üzerinde oynadıkları bir oyundan söz ediyordu Feynman.

İkisi de yıllarca kafayı haritalarla bozdukları için artık neredeyse köy-mahalle boyutunda yerler soruyorlar birbirlerine.

Bilen ve sorulan yeri haritada gösteren, ne bileyim işte, bir puan kazanıyor. Zaten Tuva’ya da bu oyunu oynarlarken merak sarıyorlar.

Uzunca bir süre bu oyunu oynayabileceğim birini aradım. Tabii insan kendisi gibi bir ruh hastası bulmakta zorluk çekebiliyor.

Sonunda, özkaynaklara yönelme kararı aldım ve konuyu Riko’yla Topesto’ya açtım. Riko hemen yan çizeceğini ‘Fiziki mi, siyasi mi haritalar? Ben fizikiyse oynamam’ gibi, tuhaflıkta zirve yapan bir bahane bularak belli etti.

Topesto ise Belçika’yı zort diye bulacak seviyede Avrupa haritasına hakim durumdaydı. Uyum sağlaması daha kolay oldu. Bir ay içinde Afrika’da benden iyi hale geldi.

Daha sonra adalara girdi arkadaşımız. Ama ada derken Madagaskar’ı sormuyor. Mesela diyor ki; ‘Fatu Hiva nerededir?’ İsme bakarsan Pasifik Okyanusu adası, ama gel de bul. Deli pösteki sayar gibi Pasifik Adaları arasında ‘Fatu Hiva’ arıyorsun.

Baktım bu işi çirkinliğe vurdu; ben de normalde yapmayacağımı yaptım ve Çin’e girdim. ‘Baingoin’i bul bakalım yumurcak?’ diyorsun, düğüm oluyor. İsim de hemen ‘Ben Çinliyim’ diye atlamadığı için, kafayı sıyırıyor. Bu arada internet kullanımının yasak olduğunu söylemiyorum bile, tahmin etmişsinizdir.

*

Son oyunumuzda ‘Xaafuun’ diye bir yer sordum. Uzun süredir Çin soruyorum ya, atladı tabii ki bizimki. Çin haritasına kapanıp ağlamak üzereyken ‘Xaafuun’un Somali’de olduğunu söyledim ve dünyaya küsmesini engelledim.

Şu sıralar fellik fellik ‘Nunivak’ diye bir yer aramaktayım.

Tahminlerim yine Güney Pasifik’ten çıkacağı yolunda, ama muhakkak yanıltıcı olsun diye bu adı seçmiş. Bulacağız işte, acelemiz yok.

(Gaza gelip oynamak isteyenlere tek tavsiyem ortak harita kullanmanız ve internetten acayip yerler bulup, rakibe pislik yapmamanız. Biz son olarak geçen sene National Geograhpic’in verdiği haritayı kullanıyoruz ve gayet memnunuz...)

Verilmiş sözü tutmak gerek

GEÇEN hafta Gant Kupası için Bodrum’a kaçıp tekne sefası yapmış, bir de utanmadan bunu yazmış, yetinmeyip bu hafta da tekne günlüklerini aktaracağımı duyurmuştum.

Verilmiş sözü tutmak gerek tabii. Ama düşündüm taşındım, gün gün olayları gözden geçirdim ve ortaya şöyle bir günlük çıktı.

BİRİNCİ GÜN: Yattık, kalktık, yedik, içtik, yüzdük.

İKİNCİ GÜN: Yattık, kalktık, yedik, içtik, yüzdük.

ÜÇÜNCÜ GÜN: Yattık, kalktık, yedik, içtik, yüzdük.

DÖRDÜNCÜ GÜN: Yattık, kalktık...

Böyle yazınca çok sıkıcı gibi geliyor ama ben İstanbul’da çantamdan hálá nemli mayoyu çıkartırken aynen geri dönmeye hazırdım.

Tatil bitti, hayat başladı, çok üzücü.
Yazarın Tüm Yazıları