Eyfel’in çevresinde en az 1 Temsa otobüs yoksa tur paranızı ben öderim

ALMANYA’nın Hanover kentindeki Ticari Araçlar Fuarı’nda Temsa Global’in standındayım... Çevreme göz gezdirdim. Hemen yanı başında Otokar’ın, biraz ötesinde Anadolu Isuzu’nun standı var.

Anadolu Isuzu’nın arkasındaki "Güleryüz Cobra" standı dikkatimi çekti. Gidip bir katalog aldım. Şirketin adı Güleryüz Karoseri Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ydi. Bursa merkezli otobüs üreticisi aslında 40 yıllık bir şirketti. MAN, Renault motorlarıyla ürettiği otobüsleri fuarda sergiliyor, müşteri bekliyordu.

Güleryüz Cobra’nın kataloğu elimde, Temsa Global’in CEO’su Mehmet Buldurgan’ın yanına döndüm:

Æ Bir tarafta Daimler-Mercedes ile MAN gibi Alman devlerinin her biri ayrı fuar alanı büyüklüğündeki standı, diğer tarafta Güleryüz Cobra’nın mütevazı sergileme alanı. İlginç değil mi?

- Türk şirketlerinin cesaretine hayran olmamak elde değil. Türkiye, işte böyle atak adımlarla bir şeyler yapabiliyor.

Buldurgan daha sonra iç geçirip, sürdürdü:

- Biz otobüs üretimine 1987’de Maraton’la başladık. Kendimize biraz güvenmeye başlayınca, Uluslararası Ticari Araçlar Fuarı ile Otobüs Fuarları’na ürünlerimizle gitmeye başladık. Hiç unutmam, ilk dış fuarımızda sergilediğimiz otobüs Mitsubishi motorluydu.

 Mitsubishi motorunun nesi vardı?

- Mitsubishi motorlu otobüslerin Avrupa ülkelerine ihracatı söz konusu olamıyordu. Standımızı ziyaret edenler, "Satamayacağınız bir otobüsle bu fuarda ne işiniz var?" diye soruyordu.

 Ne yanıt verdiniz onlara?

- "Amacımız Temsa’nın neler yapabildiğini göstermekti" dedik. Dikkatleri de çektik. Derken hızla farklı modeller ürettik, ihracatla Avrupa ülkelerine yöneldik.

Biz Mehmet Buldurgan’la konuşurken, yanımıza Temsa’nın Fransa’daki ana alıcısı olan şirketin patronu geldi. Buldurgan, 2002 yılına döndü: "2002 yılında Fransa’ya 200 adet Safari ihraç ettik. O yıl Türkiye’de tüm markaların satabildiği toplam otobüs sayısı 342 adetti. Yani, bizim için müthiş bir açılım olmuştu."

Nitekim Fransa, Temsa’nın en çok atak yaptığı Avrupa ülkelerinden biri olmuş. Bugün başta Paris olmak üzere, Fransa’da bugün 2 bin 500 Temsa otobüs yollardaymış.

Yeri gelmişken Buldurgan, Fransa pazarı için iddiasını bir örnekle ortaya koydu: "Paris’e yolu düşen Eyfel Kulesi’nin çevresinde park eden tur otobüslerine baksın. Her seferinde en az Temsa’nın bir modelini görmezse, Eyfel Kulesi turu parasını ödemeye hazırım."

Sonra yanımıza Taşıyanlar Dergisi’nin sahibi Vahit Mahmatlı uğradı: "Bu yıl fuara 112 Türk şirketi katılıyor. Katılımda ev sahibi Almanya’dan sonra ikinci sıradayız. Son üç fuardır katılım hep bu düzeyde."

Mercedes-Benz Türkiye, MAN Türkiye, Temsa Global, Otokar, BMC derken Türkiye’nin Avrupa’nın otobüs üretim üssü konumunun giderek daha da sağlamlaştığını Hanover’de bir kez daha gördüm.

Kısacası Türkiye, otobüste dünyaya fark atıyor...

50 yıllık Başkan 90’ına basıyor

GEÇEN hafta başında İstanbul Ticaret Odası (İTO), İstanbul Sanayi Odası (İSO), İstanbul Ticaret Borsası ve Deniz Ticaret Odası’nın iftar sonrası ortak meclis toplantıları vardı.

İlk kez gerçekleşen bu toplantıyı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu istemişti. Toplantıda İTO Başkanı Murat Yalçıntaş, İSO Başkanı Tanıl Küçük, Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan ile İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Nejat Basmacı, birer küçük açılış konuşması yaptı.

Hisarcıklıoğlu rica etmiş, Basmacı da katılımcıları biraz gülümsetmek için yaşıyla ilgili ayrıntılara ayırmıştı: "Şimdi 89 yaşındayım. 30 Eylül’de 90’ıma basıyorum."

Hisarcıklıoğlu da söze Basmacı’dan bir not aktararak girdi: "TOBB Yasası’yla ilgili değişiklikler konusunda çalışmalar yaparken, Nejat Abi ’Başkanlık artık ikişer dönemle sınırlanacak’ bölümüne takıldı. Ben de kendisine, ’İdare et artık Abi, şimdi trend böyle’ deyip ikna etmeye çalıştım."

Hisarcıklıoğlu’nun bu sözleri üzerine, İstanbul Ticaret Odası’nın eski başkanlarından Atalay Şahinoğlu takıldı: "Nejat Abi 50 yıldır İstanbul Ticaret Borsası’nın Başkanı. Bu maddeyi de delmenin bir yolunu bulur."

Basmacı’ya sağlıklı, uzun ömür diliyorum.

Kadir Gecesi duasında bile ’yalan haber’ dokundurması

KADİR Gecesi’nde eve gittiğimde TRT 1’deki mevlit naklen yayının sondaki dua bölümünü yakaladım. TRT 1’deki canlı yayın bitince, kanallar arasında turladım. Almanya’daki Deniz Feneri davasıyla son günlerde adı ön plana çıkan Kanal 7’de Eyüp Sultan’dan naklen yayın vardı.

Biraz sonra orada da dua başladı. Adını not edemediğim hocanın duada yaptığı yenilikler, güncel saplamalar dikkatimi çekti:

Allahım, sen bizi ’yalan haber mikrobu’ndan koru yarabbim.

Allahım, gençlerimizin eline sigara, silah, bomba yakışmıyor. Onların eline kitap, kalem, defter, bilgisayar tuşu yakışıyor. Sen onları silahtan, bombadan uzaklaştır yarabbi.

Bir zamanlar kimi yobazlar bırakın bilgisayarı, televizyonu bile "şeytan icadı" diye nitelerdi. O günlerden, "gençlerimizin eline bilgisayar tuşu yakışır yarabbi" noktasına gelebilmiş olmayı çok önemsedim.

Hocanın "yalan haber"i duanın içine monte etmesinde de, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, "Bunlar yalan yazıyor" sözlerinin etkisi olduğunu düşündüm.
Yazarın Tüm Yazıları