Evliya Çelebi’nin mönüsünde neler vardı

BİLKENT Üniversitesi Tarih Bölümü ve Tarih Topluluğu’nun ortak etkinliği olarak “Yemekte tarih var!” adlı sempozyum 26-27-28 Nisan günleri Ankara’da gerçekleştirildi.

Düzenleme Komitesi’nin başında Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Kalpaklı vardı.
Sempozyumun bittiği akşam da bir yemek daveti vardı.
Böyle bir sempozyum için bundan olağan ne var diyeceksiniz.
Eğer mönüyü Evliya Çelebi yaptıysa bu yemekten söz etmem gerekir.
Bakın neler ikram edildi...
Mini başlangıç tabağı - Haydari, pastırma, mercimek köfte.
Bademli terbiyeli tavuk çorbası
Şanlıurfa usulü masluka
Limon şerbeti
Bursa’nın kirde kebabı, dane-i saru ile
Diyarbakır’ın kavun zerdesi
Fıstıklı, kaymaklı güllaç baklavası
Her yemeğe de beyaz, kırmızı ayrı bir şarap eşlik etti.
Bu yemekler 17. yüzyıl Seyahatnamesi’nden.
* * *
SEMPOZYUMDA yemeğin tarihi, değişik ülkelerdeki, coğrafyalardaki durumu tartışıldı, konuşuldu.
Elbette yemeğin, gıdanın, beslenmenin ardında bunların toplumsal işlevine de değinildi.
Bir yiyeceğe odaklanmanın bir siyasal, toplumsal, ekonomik tepkiyi simgelediği konusunda örnekler verildi.
Birkaç oturum başlığı size fikir verebilir.
Yemek, Din ve Ritüel, Ne Yersen O’sun, Osmanlı ve Yemek, Amerikan Usulü: Savaş, Siyaset ve Etik. Yemeğin Yolculuğu.
Bunca yemek kitabının yayımlandığı, yöre ve aile mutfaklarının bile mönüsünün kitaplaştığı bir yayın ortamında gerçekten, konuyu bilimsel platforma oturtacak böyle bir sempozyum gerekliydi.
Evliya Çelebi’nin tatlı dilinden bir iki bölüm aktaralım mı?
Trabzonluların hamsi balığına düşkünlükleriyle ilgili çeşitli fıkralar anlattıklarını söyleyerek bunlardan ikisini aktarıyor:
Hamsi atının balık tellalları borularla haber verince, halk, “Namaz bulunur ama hamsi bulunmaz” diyerek camiden ayrılırmış.
Bir diğeri de hamsi akınını duyunca hamamdan peştamalla çıkan beş adamı görmüş.
* * *
TARİH içinde yemek kültürünü bir de böyle incelemek gerekiyor.
Yazarın Tüm Yazıları