Ertuğrul Özkök: İlk adım bu kadar kısa olmamalı

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

ANKARA kulislerinde geçen cuma günü yapılan bir toplantıda yaşanan düş kırıklığı konuşuluyor. Üstelik bu düş kırıklığı, hükümetçe çok önem verilen bir ‘‘devlet toplantısında’’ yaşanmış.

Toplantının resmi adı, ‘‘İç koordinasyon ve uyum komitesi’’ydi.

İLK TEMAS

Adına bakıldığı zaman, sanki zaman zaman yapılan bakanlıklar arası koordinasyon toplantılarından biri gibi görünüyor.

Ama içine girildiği zaman çok farklı bir özelliği hemen keşfediliyor.

Bu toplantı, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyelik sürecini devlet düzeyinde başlatan geniş kapsamlı ilk toplantıydı.

Toplantıya Avrupa ile ilişkilerden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz başkanlık edecekti.

Yanında üç devlet bakanı vardı.

Bunlar Tunca Toskay, Yüksel Yalova ve Rüştü Kazım Yücelen'di.

Başkanlık masasında siyasi şapkalı bu dört kişi dışında diplomatik şapkalı iki kişi daha vardı.

AB Genel Sekreteri Volkan Vural ile yardımcısı Volkan Bozkır.

Masanın karşı tarafında ise Türk devletinin bürokratik düzeydeki ‘‘en yüksek’’ 79 kişisi oturuyordu.

Bunlar arasında Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Faruk Loğoğlu, Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp, SPK Başkanı Muhsin Mengitürk gibi isimler vardı.

Ötekiler de müsteşar yardımcısı, genel müdür veya ilgili daire başkanı düzeyinde yöneticiydi.

Bu toplantı Ankara'da devlet katında merakla bekleniyordu.

Ancak toplantıya katılanlar arasında bir tür ‘‘düş kırıklığı’’ yaşanmış.

Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, toplantının açılışında 10 dakikalık bir konuşma yaptıktan sonra hemen ayrılmış.

O ayrılınca öteki üç bakan da hemen salonu terk etmişler.

O nedenle toplantı, böyle bir düş kırıklığıyla başlamış.

Bu kadar önemli bir toplantıya hükümetin daha fazla önem vermesi gerektiği konuşuluyor.

MOTİVASYON FIRSATI

Çünkü devlet yönetiminin bu konuda çok iyi motive edilmesi gerekiyor.

Olayın psikolojik yönetiminde yaşanan bu düş kırıklığını bir yana bırakırsak, hükümet son zamanlarda Avrupa Birliği'ne tam üyelik yolunda çok önemli adımlar atmaya başladı.

Avrupa Birliği Genel Sekreterliği'nin kurulması biraz gecikti, ama bu kurum şimdi etkili bir çalışma yörüngesine girdi.

YILMAZ’IN ÜSLUBU

Geçen cuma günü yapılan devlet toplantısının bir benzeri de üniversitelerin yöneticileriyle yapılacak.

AB Genel Sekreteri Volkan Vural, bu programın çatısını dün YÖK Başkanı Kemal Gürüz'le görüştü.

Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın önceki hafta İstanbul'da gazetecilerle yaptığı sohbetin ayrıntılarını dikkatle okudum.

Ayrıca yemeğe katılan Yazı İşleri Müdürümüz Tufan Türenç'ten basına yansımayan ayrıntılarını da aldım.

Yılmaz'ın orada yaptığı konuşma çok hoşuma gitti.

Türkiye'nin konumunu çok gerçekçi biçimde analiz etmiş.

Ayrıca konuyla ilgili her kesime yönelik sözleri de çok dikkatle seçilmişti.

Mesela, askerler ve koalisyon ortağı konusunda kullandığı ifadeleri çok büyük bir özenle seçtiği görülüyor.

Suçlayıcı veya mahkûm edici bir ifadeden kaçındığı anlaşılıyor.

Bana anlatılanlara göre, çevresindeki bazı kişiler ‘‘askere karşı daha meydan okuyucu’’ bir üslubu benimsemesi doğrultusunda Yılmaz'ı etkilemeye çalışıyorlarmış.

Şimdiye kadar gördüğüm kadarıyla pek etkili olamamışlar.

İnşallah bundan böyle de olamazlar.

Çünkü Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliği 200 yıllık tarihimizin en büyük hedeflerinden biri.

Bunu tam bir toplumsal mutabakat içinde yapmamız gerekiyor.

Bütün toplumu ve müesseseleri bu hedefe doğru motive etmek de bu hükümetin görevi.

Bunun yaparken, radikal ama aktif bir azınlıktan başka hiçbir şeyi temsil etmeyen, askere karşı bu rövanşist tutumun kimseye yararı olmaz.

Hele hele bu hükümete hiç.

YOL KISALIR

Başbakan Bülent Ecevit bu psikolojinin yönetimini çok iyi yapıyor.

Yılmaz'ın da aynı üslup ve serinkanlılık içinde yapması, Avrupa yolunu daha da kısaltabilir.

Aktif rövanşist azınlığın saçma sapan telkinleri ise maraza çıkarmaktan başka işe yaramaz.

Yazarın Tüm Yazıları