Ertuğrul Özkök: Hande Yener Jandarma Bandosu'nda

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

JANDARMA Komutanlığı Bandosu, bugünlerde, Ankara tarihinde ilk sayılabilecek bir yeniliğe hazırlanıyor. Bando yeni bir kaset için stüdyoya girdi.

Bu kaset 29 Ekim günü piyasaya veriliyor.

POP TRİO

Kasette Türk tarihinin çok tanınmış marşları yer alacak.

Kasetin ilginç yanı ise şu.

Türkiye'nin tanınmış birçok şarkıcısı, Jandarma Bandosu'nun bu kasetinde solistlik yapacak.

Bunlar arasında Hande Yener, Levent Yüksel, Mirkelam, Ercan Saatçi, Grup Düş, Pasaporto Latino, Emirkan, Çelik, Ufuk Yıldırım, Metin Özülkü gibi sanatçılar var.

Kasette 13 şarkı olacak.

Mesela ‘‘Jandarma Marşı’’nı, Ercan Saatçi söyleyecek.

‘‘Harp Okulu Marşı’’ Grup Düş, ‘‘Ankara Marşı’’Mirkelam, ‘‘100'üncü Yıl Marşı’’ Çelik söyleyecek.

‘‘Sivastopol Marşı’’ Volkan Konuk'un sesinden dinleyeceğiz.

Bazı şarkıları ise düet veya trio şeklinde söyleyecekler.

Mesela ‘‘Biz Atatürk Gençliği’’ marşını Hande Yener, Grup Düş, Emirkan birlikte seslendirecek.

Kasetin geliri Jandarma Asayiş Vakfı'na verilecek.

Bu olay, Ankara için, özellikle de Türk Silahlı Kuvvetleri için önemli bir yenilik.

Bir süre önce Jandarma Bandosu'nun başındaki yetkililerle sohbet etmiştim.

Hedeflerinin İstanbul Festivali, Ankara Festivali gibi büyük sanatsal ortamlarda çalmak olduğunu söylüyorlar.

Bunlar güzel hedefler.

Güzel olduğu kadar da, askeri zihniyetteki önemli değişiklikleri gösteriyor.

CAZCI KOMUTAN

Daha önceki bir yazımda Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ergin Celasin'ın çok sıkı bir caz müziği tutkunu olduğunu yazmıştım.

En büyük arzusunun İstanbul'da ‘‘Q Bar’’a veya Kerem Görsev'in çaldığı bir kulübe gitmek olduğunu söylemişti.

Ama gidemiyor.

Neden?

Sebebi basit: Ne derler?

Ankara zihniyetindeki bir başka yenilik de, Avrupa Birliği Genel Sekreteri Volkan Vural'ın geçen pazar günü Hürriyet'te yayınlanan mülakatı.

ZARAR VERİR Mİ

Öyle inanıyorum ki, bu mülakat Türk bürokrasi tarihinde çok farklı bir yere sahip olacak.

Kendine güvenen, rahatça konuşabilen, konuşmasının sınırlarını kendi tayin eden ve en önemlisi de konuşmaktan korkmayan bir bürokrat.

Mülakatı okuyunca içimden şu geçti:

Avrupa Birliği ile ilişkiler iyi ki bu karakterdeki bir insana verilmiş.

Ankara Temsilcimiz Sedat Ergin, bu gibi konularda, bizim daha çok ‘‘Muhafazakár’’ fraksiyonumuzu oluşturur.

Pazar günü mülakat hakkındaki görüşlerini anlatırken, ‘‘Acaba Büyükelçi'ye bir zarar verir mi’’ endişesi taşıyordu.

Ankara'da böyle parlak bürokratların düşmanı çoktur.

Son zamanlarda giderek daha sık duyduğum, neredeyse atasözü haline gelen bir söz var.

‘‘Her başarının bir cezası vardır’’ diyor.

Volkan Vural da, Tahran Büyükelçiliği'nden başlayıp, Moskova, Bonn ve BM Daimi Temsilciliği güzergáhında ilerleyen kariyerinin her aşamasında başarılıydı.

Sadece mesleki performansı değil, aynı zamanda insan ilişkileriyle de kendine ait bir diplomatik üslup yarattı.

Bu arada, esprili karakteri de mesleki zekásının destekleyici bir yanıydı.

Ankara yıllarca moderniteyi, rahatlığı, yaratıcılığı temsil eden insanlar yetiştirdi.

Ama bunların çoğu İstanbul'a yerleşti.

MÜTEVAZI İŞARETLER

Ve o rahat iklim de bir türlü devlete giremedi.

Şimdi tek tük de olsa, böyle bir rahatlamanın, farklılığı ortaya koyabilmenin işaretlerini görmeye başlıyoruz.

Bana göre henüz mütevazı da olsa, bu çok umut verici bir gelişmedir.

Yazarın Tüm Yazıları