Ertuğrul Özkök: Devlet masasında bir sarman kedi

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

GAZİ Orduevi'nde dün akşam verilen davete nereden başlamalıyım. En iyisi bir gün önce yazdığım ‘‘60 Smokinli Gazeteci’’den başlamak.

Çünkü, kime rastlasam, bana bundan söz ediyordu.

Davette gördüğüm gazetecilerden sadece dördü smokin giymemişti.

Bunlar Hürriyet'ten Emin Çölaşan, Sabah'tan Yavuz Donat, Cumhuriyet'ten Cüneyt Arcayürek ve Mustafa Balbay'dı.

Kapıdan girer girmez, MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun ve eşi İnci Atasagun'a rastladım.

Atasagun, son zamanların modasına uygun biçimde saçlarını çok kısa kestirmişti.

Yanlarında tanımadığım birisi daha vardı. Aralarında şakalaşıyorlardı.

Şaka konusu olan kişi ise, 28 günlüğüne valilik görevine gittikten sonra yeniden Emniyet Genel Müdürlüğü'ne dönen Turan Genç'ti.

Ona güzel bir yakıştırma yapıyorlar:

‘‘28 gün bedelli valilik yaptı.’’

Askerler, bu tür davetlerin düzenlenmesinde son derece dikkatliler.

Gelen davetiyenin üzerinde, arabanızı park edeceğiniz yer bile işaretlenmiş.

* * *

Saat 20.10'da Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve eşi, davetin yapıldığı bahçeye girdiler.

Yanlarında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu vardı.

Cumhurbaşkanı bahçeye adımını atar atmaz, ‘‘Sayın Cumhurbaşkanı’’ anonsuyla birlikte top atışı ve havai fişek gösterisi başladı.

Tabii, herkes merakla kapıya baktı.

Çünkü, Cumhurbaşkanı'nın smokin giyip giymeyeceği merak ediliyordu.

Cumhurbaşkanı, şık bir smokin giymişti.

Kimseyle konuşmadan devletin zirvesi için hazırlanan ‘‘kiosk’’a girdiler. Burada, Cumhurbaşkanı Sezer ve eşi, Başbakan Ecevit ve eşi ile Orgeneral Kıvrıkoğlu ve eşi birlikte oturdular.

* * *

Uzun süre ‘‘kiosk’’un içindeki bu devlet zirvesini izledim.

Çok eğlenceli bir yer olmadığını zannediyorum.

Çünkü dışarıdan bakıldığında insana, ‘‘steril’’ bir havanın hákim olduğu izlenimi veriyordu.

Aralarında öyle sıcak bir sohbet filan da yoktu.

Bana göre, kiosk içinde havayı canlandıran tek şey, oraya sessizce sızan sarman bir sokak kedisiydi.

Her şeyi planlayan askerler, herhalde bu sessiz gerillayı hiç akıllarına getirmemişlerdi. Sarman kedi, önce Cumhurbaşkanı Sezer'in önündeki tabağa yaklaştı, oradan bir parça aldı. Sonra sessiz pati darbeleriyle Ecevit'in önündeki tabağı karıştırdı, kokladı ama herhalde beğenmedi ki, hemen Rahşan Hanım'ın önündeki tabağa doğru yürüdü.

Onun tabağındakileri beğenip yemeye başladığı anda, görevli askerlerden biri bunu fark etti ve kovaladı.

Bu herkes için çok keyifli olmadığı anlaşılan beraberlik, saat 21.00 sıralarında sona erdi.

Önce Cumhurbaşkanı Sezer ve eşi ayrıldı.

Sezer, geldiği gibi kimseyle konuşmadan dosdoğru kapıya yöneldi.

Onu Başbakan Ecevit ve eşi Rahşan Ecevit izledi.

Ama Ecevit, önümüzden geçerken biraz durdu ve bizimle sohbet etti.

Bir arkadaşımız kendisine, ‘‘Cumhurbaşkanı'yla sohbet ettiniz mi?’’ diye sorunca, Ecevit tebessüm ederek şu cevabı verdi:

‘‘Bizim hiçbir kompleksimiz yok. Her şeyi konuştuk.’’

* * *

Cumhurbaşkanı ve Başbakan ayrıldıktan sonra komutanlarla eğlenceli bir sohbete daldık.

Önce benimle aynı soyadı taşıyan yeni Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hilmi Özkök ile tanıştık.

Bana olduğu gibi ona da, sık sık akraba olup olmadığımız soruluyormuş.

Hiçbir akrabalığımız yok.

Daha sonra Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ergin Celasin ile sohbet ettik.

Celasin'in iyi bir cazsever olduğunu biliyordum.

Ama onun modern caz ve cazın yeni isimleri hakkında bu kadar yakın bilgi sahibi olduğunu doğrusu aklımdan bile geçirmemiştim.

Mesela, Arto Tunç Boyaciyan'ın kurduğu ‘‘Armenian Navy Band''i, Fransızların son süksesi St. Germain'i, ‘‘Night Ark’’ı tanıyor.

Hatta bunların CD'lerini bile satın almış.

* * *

Daha sonra hepimiz Genelkurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlu'nun etrafında toplanıyoruz.

Belli ki Kıvrıkoğlu konuşmak için kendini hazırlamış.

Daha ilk sorudan itibaren fikirlerini çok açık ve net ifadelerle söylemeye başlıyor.

Bir ara muhabirlerden biri teybini açıp sesini almak istiyor.

Ama, çevredeki subaylardan biri nazik bir şekilde teybi kapatmasını istiyor.

Org. Kıvrıkoğlu ise söylediklerinin hiçbiri için ‘‘off the record’’ demiyor.

Belli ki söyleyeceklerini önceden planlamış.

Sohbetimiz biraz uzun sürünce Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Ergin Celasin ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Cumhur Asparuk bir yarma harekátı yapıyor.

‘‘Komutanımız zor durumda, bir huruç harekátıyla ona biraz yardım edelim’’ diyerek, nazik bir şekilde bize artık soru sormamamız gerektiğini hissettiriyor.

Biz komutanın yanından ayrılırken Org. Celasin'in şu sözlerini işitiyorum:

‘‘Görüyor musunuz, yine yardıma Hava Kuvvetleri yetişti...’’

Çok sayıda gazetecinin çağrıldığı ilk 30 Ağustos davetinin hafif ve keyifli tarafları bunlardı.

Yazarın Tüm Yazıları