Ertuğrul Özkök: Bir yanda cetvel ötekinde Kuran

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Eski Cumhurbaşkanı Demirel, önceki gün Güniz Sokak'taki çalışma odasının masasını yeniden düzenliyor. Eski eşyalarının arasından iki tanesini çıkarıp birini masanın bir ucuna, ötekini de diğer ucuna yerleştiriyor.

CETVELİN HİKÁYESİ

Bunlardan biri ‘‘hesap cetveli’’.

Öteki ise bir ‘‘Kuran’’.

Bugünkü bilgisayarlar ortaya çıkmadan önce mühendisler hesapları için ‘‘hesap cetveli’’ adı verilen alet kullanırlardı.

Seyhan Barajı'nın yapıldığı yıllarda yabancı müteahhit şirketin Trevis adında bir mühendisi varmış.

Bu mühendis bir sabah Demirel'e gelip, ‘‘Ben Irak'ta, Suriye'de, İran'da şantiyelerde çalışıyorum. Oralarda başıma bir iş gelebilir. O nedenle bu cetveli sana hediye ediyorum’’ demiş.

Deri kabı içindeki bu hesap cetvelini Demirel'e hediye ettikten bir hafta sonra da Irak'ta bir kazada ölmüş.

Bindiği helikopter kum fırtınasına yakalanıp düşmüş.

Masanın üzerine koyduğu ikinci eşyasının da ilginç bir hikáyesi var.

Boyuna bağlanan el yazması Kuran, Çanakkale Savaşı'nda çarpışan bir tabur imamına aitmiş.

Bu imam, boynundaki Kuran'ı oğluna bırakmış.

Oğlu da, Demirel'in fizik hocasıymış.

Daha sonraki yıllarda bu Kuran'ı Demirel'e hediye etmiş.

Demirel kendisini ziyaret edenlere ‘‘Bu, savaş görmüş bir Kuran'dır’’ diyormuş.

KOÇ'UN MEKTUBU

Kısaca masanın üzerinde bir yandan ilmi, öteki yandan inancı temsil eden iki eşya duruyor.

Demirel Çankaya'da programını burada da aynen uyguluyor.

Doktoru Osman Müftüoğlu yine her sabah gelip kendisini muayene ediyor.

Günde ortalama 100 kişi ziyaretine geliyor.

Bu arada çok sayıda mektup alıyor, bunları tasnif ediyor.

Mektuplar arasında çok ilginç olanları var.

Bir tanesi Konya Simitçiler Odası'ndan gelmiş.

Geçen gün gazetelerde bir simitçiye fiyat sorarken çekilmiş fotoğrafı yayımlandı.

Merak ediyorum. Acaba o mektubu aldıktan sonra mı o simitçiyle ilgilendi, yoksa ilgilendiği için mi o mektubu aldı?

Gelen mektuplardan biri de Rahmi Koç'tan.

Rahmi Bey mektubunda, ‘‘Güniz Sokak'a dönüşünüzü büyük bir gurur ve keyifle televizyondan izledim. Bir an için aklıma Eisenhower tarafından görevden alınan General Patton'un Beşinci Cadde'de Amerikan halkı tarafından karşılanışı geldi.’’

Demirel kendisini ziyarete gelenlere bu mektupları ve gelen kişileri anlatıp, ‘‘İşte 50 yıllık siyasetin keyfi bu’’ diyormuş.

KULELİ ERTELENDİ

Bu arada Çankaya'dan ayrılmadan önce aldığı bir kararı değiştirmiş.

O günlerde haftanın belli günlerinde Kuleli Sokak'ta bulunan Ali Şener'e ait evde çalışmayı planlamıştı.

Bu planı bir süre için ertelemiş.

Yakınlarına, ‘‘Güniz Sokak artık sembolik hale geldi. Ben yasaklı yıllarımda bile burada yaşadım’’ diyormuş.

Peki orada ne yapacak?

Bunu da şimdilik şöyle anlatıyormuş:

‘‘Gelenleri dinliyorum. Ben halktan bana gelenleri devlete aktarırım. Yasaklı yıllarımda bile halktan gelen şikáyetleri devlete aktarıyordum. Şimdi de bunu yapmaya devam ederim.’’

Ve arkasından bana çok ilginç gelen bir cümle:

‘‘Şimdi siparişleri alıyorum.’’

Bu anlattıklarına bakılırsa Demirel çekilip emekli hayatı yaşamayacak.

Bir yakını, ‘‘Üç-dört ay bekler, sonra halk müfettişliğine başlar’’ diyor.

Bu ‘‘halk müfettişliği’’ lafı da bana ilginç geldi. Demirel siyasi kavram bulmakta müthiş mahirdir.

Bana sanki, bu kavramı da o bulmuş gibi geldi.

Siyaset yapmak için ille Meclis'te olmak veya bir siyasi partide görev almak gerekmiyor.

SİYASİ MÜESSESE

Sonunda bu tür faaliyetler de siyaset değil mi?..

Bazen belli şahsiyetler, kendileri birer siyasi müessese haline geliyor.

Demirel de bunun en güzel örneklerinden biri...

Yazarın Tüm Yazıları