Ertuğrul Özkök: Bir ihtimal daha var






Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

O da, IMF'ye ‘‘Çek git kardeşim’’ demek. Evet bunu dersiniz, olur biter. Ne, o çok altını çizdiğiniz ‘‘milli gururunuzun incinmesi’’ kalır...

Ne ‘‘mandacılık’’ ürpertiniz...

Ne Cumhurbaşkanınız, anlamını bir türlü çıkaramadığımız imza taktikleri uygulamak zorunda kalır.

İLK KURŞUN

Ne de Telekom gibi dünyanın en uluslararası işinin başına geçirdiğiniz İngilizce bilmeyen zatı, ‘‘İlk kurşunu atan Hasan Tahsin’’ gibi savunmak zorunda kalırsınız.

Evet...

Formül çok basit.

‘‘IMF'ye rest çekersiniz’’, alır şapkanızı çeker gidersiniz.

Şimdi gelin bu restten 24 saat sonrasına gidelim.

Mandacı IMF gitti.

Peki siz ne yapacaksınız?

İşte sorun orada başlıyor.

Çünkü bu ülkenin geleceğini kurtarmak için yapacağınız şeyler, IMF'nin söylediklerinden farklı değil.

Öyleyse bunları kendi kendinize yapacaksınız.

Ama yok.

‘‘Ben yapamıyorum.’’

Öbürü de yok. ‘‘Senin dediğin bana dokunuyor.’’

Yani, ne yapabiliyorum, ne de yaptırabiliyorum.

Günlerdir çökmüş bir ekonomiyi kurtarma yollarını ‘‘milli gurur’’ meselesi yapıyoruz.

‘‘Sen istiyorsun diye yönetici değiştirmem’’ diye diretiyoruz.

Düşünüyorum. Ülke bu haldeyken, neyimize güvenerek bu kadar direnebiliyoruz?

Bu sorunun cevabını Businessweek Dergisi'nin son sayısında buldum.

Dergi, dünyada gelişen pazarlardaki 200 firmayı açıkladı.

Dikkat edin.

200 FİRMA

Bunlar arasında Amerika, İngiltere, Fransa, Japonya, Almanya, Kanada, İsveç gibi sanayileşmiş ülkeler yok.

Bizimkiler var.

Yani, Türkiye, Brezilya, Arjantin, Meksika, Kore, Endonezya vs...

Üşenmedim saydım.

Bu 200 şirket arasında tam 16 telekom kuruluşu var.

Bizden Turkcell var ama Telekom yok.

Çünkü bizimki, ne özelleştirilebilmiş, ne de halka açılabilmiş.

Anlayacağınız değeri bile belli değil.

Üstelik alıcısı da yok.

Şimdi gelin, kolektif bir muhasebe yapalım.

SEVGİLİ VATANDAŞLAR

Bundan 10 yıl önce, Türkiye özelleştirme hareketini başlattığında, rakipler azdı ve bu kuruma 20 milyar dolar değer biçiliyordu.

Haydi, 15 deyin. Hatta 10 milyar deyin.

Bugün alıcı bile çıkmıyor.

Peki bu kurumun uçup gitmiş milyarlarca doları ne olacak?

Bankalarını batıran, 200-300 milyon doları götüren insanları ‘‘hortumcu’’, ‘‘hırsız’’ diye cezaevlerine attık.

Bir şirketin değerini, 20 milyar dolardan sıfıra indiren siyasetçilere, sattırmayan odaklara hiçbir şey yapılmayacak mı?

Evet, yukarıdaki sorumun cevabı işte bu sorunun cevabında yatıyor.

‘‘Hayır, sevgili vatandaşlar.’’

Kaybolup giden, devletin kasasına girmeyen bu milyarlarca doların hesabı asla sorulmayacak.

Hatta Telekom'un özelleştirilmesini engelleyen bu kişiler, aramızda ‘‘en dürüst’’ insanlar olarak dolaşmaya devam edecekler.

‘‘Devletin malını sattırmadık’’ diye caka satacaklar.

Gerçi bu politikalarıyla vatandaşa gidip oy istemeye asla cüretleri olamayacak. Ama sahip oldukları köşelerde, kürsülerde, mevkilerde bu ülkenin canına okumaya devam edecekler.

Sonunda yine o aynı şahıslar karşımıza çıkıp, ‘‘milli gurur’’ diye hesap soracaklar.

Bundan 10 yıl önce demir perdeyi yırtan ülkelere, ‘‘Türkiye'yi örnek alın’’ deniyordu.

Şimdi Türkiye'ye ‘‘O ülkeleri örnek alın’’ deniyor.

Son 10 yıl boyunca o ülkelerden Türkiye'ye çalışmak için insanlar geliyordu.

Önümüzdeki günlerde o ülkelerin evlerinde Türkiye'den giden hizmetçiler, inşaat işçileri çalışmaya başlayacak.

MİLLİ GURUR

Milli gururun ne olduğunu o zaman kavrayabileceğiz.

Belki de ancak o zaman şunu kabul edeceğiz.

Bu ülkeden ‘‘götürmekle’’ bu ülkeye ‘‘getirmemek’’ aynı ağırlıkta suçtur, aynı hortumlamadır.

Yazarın Tüm Yazıları