Erdoğan Lula gibi mi

GEÇENLERDE Çırağan Sarayı’nda Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva’yı beklerken ayaküstü işadamı Ethem Sancak ile sohbet ediyoruz.

Meğer, Sancak iki yıldan beri Brezilya’nın İstanbul Fahri Konsolosu imiş.

Bunca işinin arasına bir de fahri konsolosluk sıkıştırmış.

Hem fahri konsolos olarak, hem eski "sıkı" bir Marksist olarak Ethem Sancak’ın, solcu Lula’nın iktidara geldiği 2003 yılından beri Brezilya’da gerçekleştirdiği mucizeleri yakından izlediğine kuşku yok.

Dolayısıyla sohbetimiz, Brezilya ve Lula üzerine koyulaşıyor.

2003 yılının ocak ayında iktidara geldikten birkaç hafta sonra Davos Ekonomik Forumu’nda dinleme fırsatı bulduğum Lula’nın hayranıyım.

Davos’a ilk geldiği yıl söylediklerinden öylesine heyecan duymuşum ki, "Powell size kalsın, ben Lula’yı seçiyorum" diye yazı yazmışım.

Gerçekten o yıl Lula’nın Davos’ta yarattığı fırtına benzersizdi.

Lideri olduğu İşçi Partisi’nin öncülüğünde Brezilya’nın "demokrasi laboratuvarı" diye bilinen Porto Alegre’de düzenlenen "Dünya Sosyal Forumu"ndan geliyordu.

Davos müdavimlerine "ütopik mesajlar" vermişti.

"Dünyada yoksulluğu, açlığı yok etmeliyiz. Ülkemdeki açların günde 3 öğün yemek yemelerini istiyorum" diyordu.

İKİSİ DE HALKIN İÇİNDEN AMA

Ethem Sancak ile Brezilya’yı, dünyada ilk "katılımcı bütçeyi" gerçekleştirmiş Porto Alegre’yi konuşurken birden "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da aynen Lula gibi" demesin mi?

Şaşırdım tabii ki.

Herhangi bir benzerlik bulamadığımı söyleyecek oldum Ethem Sancak, "Erdoğan da Lula gibi halkın içinden geliyor. Halkı tanıyor" diye devam etti.

Yanlışın neresinden başlasam?

Lula da Silva, 2003 yılında iktidara geldiğinde elinde hayata geçirmeyi başardığı somut bir proje vardı.

Neydi bu proje?

Davos’taki konuşmasında altını çizdiği gibi "Brezilyalılarla sosyal bir kontrat" yapmıştı.

İşadamları, sendikacılar, çiftçiler ve toplumun diğer temsilcileriyle masanın etrafına oturmuştu.

Amaç, Brezilya gibi uyuyan bir devi uyandırmaktı.

Bunun için bir strateji belirlenmiş ve bunu uygulamak için "Gelişme ve Sosyal Konsey" diye bir yapı oluşturmuştu.

BREZİLYA NEYİ BAŞARDI

"Sosyal kontrat" sonucu bugün Brezilya neleri başarmış?

İstanbul’da meslektaşımız Mete Çubukçu’ya konuşan Lula da Silva anlatıyor:

"11 milyon yoksul aileye yardım ettik. Asgari ücret sistemine kattık. Özel bir kredi sistemi oluşturduk. 6 yıl içerisinde 10 milyon iş alanı yarattık. Toprak reformu gerçekleştirdik."

Lula
’nın listesi uzun ama en mühimi Brezilya’nın IMF yükünden kurtulmuş olması.

Şimdi Türkiye’ye gelirsek ben ortada Başbakan Erdoğan iktidarının toplumla başını "sosyal kontrat" yaptığını görmüyorum.

Sendikalarla nasıl çekişmeler yaşandığını daha 1 Mayıs’ta gördük.

Sendika bir örnek.

Bugün Türkiye’de çiftçinin mutlu olduğunu kim iddia edebilir?

Geçen hafta yaş çay fiyatlarının açıklandığı günlerde Rize’de hayal kırıklığına bizzat tanık olduk.

Lula’nın iktidarının birinci hedefi haline getirdiği "yoksullukla" mücadelede ne kadar başarılıyız?

Türkiye İstitastik Kurumu’nun 2007 verilerine göre, ülkemizde her beş kişiden biri yoksul.

Nüfusun yüzde 18.56’sı yoksulluk sınırın altında yaşıyor.

Yine son verilere göre yoksulluk azalmadı tam aksine artışta.

PENCERELERİ FARKLI

Bırakın bunu, henüz Türkiye’nin "yoksulluk haritası" çıkmamış.

2009 yılı bütçesinden böyle bir çalışma için 7 milyon lira ayrıldığını duymuştum.

Çalışmalar hangi aşamada bilmiyorum.

Lula kuşku yok ki elinde sağlam verilerle 11 milyon yoksul aileye ulaşmış olmalı.

Erdoğan’ın Lula’ya neden benzemeyeceğini Ethem Sancak’a böyle uzun uzun anlatamadım elbet ki.

Sadece şunu söyledim:

"İkisi arasında en önemli fark birinin dindarlığı, diğerinin Marksist kökenleri ve hayata farklı pencerelerden bakmaları".

Sanırım Ethem Sancak ne demek istediğimi iyi anlamış olmalı.
Yazarın Tüm Yazıları