Erdoğan’ın Suriye’ye müdahale doktrini

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki akşam Kanal 24’te bir grup meslektaşımıza yaptığı açıklamalar, Suriye’nin kuzeyinde ortaya çıkan yeni Kürt gerçekliğine nasıl baktığı ve bu yeni durumun Türkiye açısından yaratacağı sorunlara nasıl bir karşılık vermeyi tasarladığı konusundaki ilk çerçeveyi oluşturuyor.

Haberin Devamı

Erdoğan’ın Kuzey Suriye dosyasına bakışını şu parametrelerde değerlendirebilmek mümkün:

ANKARA RAHATSIZ
: Başbakan’ın konuşmasına hâkim olan ruh hali, Suriye’nin kuzeyindeki hareketlenmelerden genel bir rahatsızlık duyduğunu, burada uç veren oluşumun sınırda Türkiye’nin güvenliği ve istikrarı açısından yaratacağı sorunlar nedeniyle ciddi kaygılar taşıdığını gösteriyor. Başbakan, Kilis’in 50 km kadar güneyindeki Afrin’den Nusaybin’in hemen karşısındaki Kamışlı’ya ve buradan Irak sınırına ulaşan 800 kilometreye yakın bir koridoru “hassas bir bölge” olarak nitelendiriyor, “Bu bölgeyi kuşatan bir yapılanma Türkiye’yi rahatsız edecektir” diye konuşuyor.

ESAD BÖLGEYİ KÜRTLERE BIRAKTI
: “Yapılanma” meselesinden önce “Kuzey Suriye’de ne oldu?” sorusuna yanıt arayalım. Bu konuda iki görüş var. Birincisi, Kürtlerin, kuzeydeki yerleşim merkezlerini müzakere yoluyla Beşar Esad’a bağlı asker ve bürokrat kadrolardan devraldıkları tezi. İkinci teze göre, Esad bilinçli bir tercihle Kuzey Suriye’yi PKK’nın müttefiki olan Demokratik Birlik Partisi’ne (PYD) bıraktı. Başbakan’ın ikinci görüşe itibar ettiği anlaşılıyor. Erdoğan, açıklamaları sırasında “Zaten (Esad) kuzeyde 5 tane ili orada Kürtlere, terör örgütüne teslim etmiş” diyor, daha sonra ekliyor: “Kuzeyi onlara terk ederek çekilme yoluna gittiler.”

PYD, PKK’DAN FARKLI DEĞİL
: Yapılanmaya dönersek, Erdoğan liderliğini Salih Muhammed Müslim’in yaptığı PYD’yi, açıkça PKK çizgisinde bir terör örgütü olarak görüyor, aralarında bir ayrım gözetmiyor. “Türkiye olarak bizim PKK terör örgütüyle PYD’nin oradaki işbirliğine sıcak bakmamız mümkün değildir” diyen Erdoğan, daha sonra “Kuzeyde oluşacak bir yapılanma bizim için bir terör yapılanmasıdır” ifadesiyle noktayı koyuyor.

MÜDAHALE ETMEK HAKKIMIZ
: Peki Türkiye bu yapılanma karşısında ne yapmayı tasarlıyor? “Bu oluşuma eyvallah diyecek halimiz yok. Terör yapılanmasına sıcak bakmamız mümkün değil” diyor Başbakan. Bu noktada “müdahale” boyutu devreye giriyor. Erdoğan “Türkiye’nin kendi bünyesinde sıkıntı oluşturacak bir terör eyleminin eğer bir yeri kaşıyan yapısı bir yerde oluşuyorsa, oraya da tabii ki müdahale etmek en doğal hakkımızdır” diye tavrını koyuyor. Başbakan, taciz olursa Suriye’den içeri “sıcak takip”in “zaten görev” olduğunu belirtiyor. Erdoğan ayrıca “tampon” bölge seçeneğini dışlamıyor.

KUZEY SURİYE’DE TÜRKMEN FAKTÖRÜ
: Tam bu noktada, Erdoğan, Türkmen faktörünü de ilk kez Kuzey Suriye’deki denklemin içine dahil ediyor. Başbakan Erdoğan, dün Londra’ya giderken bu konudaki görüşlerini biraz daha açtı ve “Kuzey Suriye sadece Kürt kardeşlerimizden oluşan değil, Türk’ü de var, Arap’ı da var, bunlardan oluşan bir bölgedir” dedi. Başbakan, bu sözleriyle Türkiye’nin yeni dönemde Suriye’nin kuzeyini olduğu gibi Kürtlerin egemenliğine bırakmaya razı olmayacağını kuvvetli bir ifadeyle ortaya koymuş oldu.

KÜRTLERE KARŞI MUHAFETLE İTTİFAK
: Bu akış içinde altı çizilmesi gereken bir nokta daha var. Erdoğan, Kuzey Suriye’deki yapılanmadan rahatsızlığını belirtirken, “Muhalif güçler de sıcak bakmıyor. Biz muhalif güçlerin bu yaklaşımını destekleriz” diyor. Yani, Türkiye’nin Suriye muhalefeti ile birlikte kuzeydeki Kürt oluşumuna karşı işbirliğine girmekten çekinmeyeceğini de söylemiş oluyor.

BARZANİ’YE AÇIK UYARI
: Erdoğan, hem önceki gün hem de dün Kuzey Iraklı lider Mesud Barzani’ye çok açık uyarılar gönderdi. Erdoğan, özellikle dün Türkiye’nin “PKK ve PYD’nin yanlarına farklı oluşumları alarak adım atmalarına müsamaha ile bakmayacağını, (bunu) seyretmeyeceğini, bu konuda tedbirler alındığını” söyledi. Daha önemlisi, Başbakan’ın Suriye Ulusal Kürt Konseyi’nin oluşturulmasını da “yanlış” bulduğunu açıklamış olması. Böylelikle, Barzani ile PYD arasında temmuz ayının başında Erbil’de varılmış olan Suriye’ye dönük mutabakattan rahatsız olduğunu saklamıyor Başbakan.

KÜRTLER AKDENİZ’E ÇIKIŞ ARIYOR
: Erdoğan’ın Kanal 24’te, “Şöyle bir durum da yarın için söz konusu olabilir” diyerek geleceğe ilişkin bir olasılıktan söz etmesi de çok dikkat çekici. Başbakan, söz konusu olasılığı “Bu aynı zamanda Kuzey Irak’taki yapılanmanın Akdeniz’e açılımı noktasında kendilerine göre bir plan da olabilir” diye açıklıyor. Bu sözleri, Kuzey Irak’taki federe Kürt devletinin Kuzey Suriye’deki yapılanma ile bütünleşerek Doğu Akdeniz’e kadar uzanması olasılığının Ankara’yı tedirgin ettiğine işaret ediyor.

BARZANİ İLE PAZARLIK BAŞLIYOR
: Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Ankara’nın hassasiyetlerini aktarmak ve bir yol haritasını görüşmek üzere haftaya Kuzey Irak’a gideceğini de açıkladı. Belli ki, Ankara, bu girişimle Kuzey Iraklı Kürtler ve Kuzey Suriye’de PKK çizgisindeki Kürt gruplar arasında kurumsal bir işbirliğinin önünü kesmeye çalışıyor. Ankara-Barzani ilişkisinin bu aşamada son derece kırılgan bir nitelik kazanmakta olduğu söylenebilir. Türkiye’nin Kuzey Suriye politikasının Barzani’nin tutumu ile ne ölçüde senkronize olabileceği sorusunun yanıtı ise meçhul gözüküyor.

Yazarın Tüm Yazıları