En eğlenceli Dolapdere çetesi

Onlar Seda Sayan’dan Bülent Ersoy’a kadar pek çok şarkıcıyla çalışmış Dolapdereli müzisyenler.

Hepsi darbukanın, kemanın, klarnetin ve cümbüşün genç yaşta efendisi olmuş. Hayatları 9/8 ritmlerle bezeli.

Bundan iki yıl önce hayatlarına dj-müzisyen Önder Ulugür sayesinde alafranga şarkılar giriyor.

Ve bu şarkıların darbukayla, kemanla, klarnetle çalınması fikrini kısa sürede hepsi benimsiyor.

Böylece Sting’in "Englishman in New York"u, Tom Jones’un "Sex Bomb"u filan derken iş büyüyor ve ünlü yabancı pop ya da rock şarkılarını Roman havasında çalan sentez bir grup oluyorlar.

Adlarını da, Dolapdere’deki yüksek suç oranına atfen, "Dolapdere Big Gang" koyuyorlar.

Hem sayılarının çokluğundan dolayı hem de sahne performansı sırasında birbirleriyle -sazları aracılığıyla- cidden kavga eder gibi çaldıkları için.

İşte bu şahane sentez grubu, nihayet geçen cuma Studio Live’da dinleme fırsatı buldum.

Bir kere tüm grup elemanlarının sahnesi muhteşemdi. Gruba vokalde eşlik eden Circus’un solisti Hakan Çimenli de öyle.

Mesela "Psyhco Killer" ya da "Sex Bomb"u söylerken bol bol göbek atmayı ihmal etmedi Hakan. Konserde konuk şarkıcılar da vardı. Nez onlardan biriydi mesela. O da kanımca en iyi, "I Will Survive"ı söyleyebildi. Hakkını vererek. Daha çok popo sallayışına bakıldı nitekim.

Sözün özü; eğer bu çete yakın zamanda bir yerde daha performans sergilerse, bilin ki önceden haberdar ederim. Çünkü bu eğlence hakikaten kaçmaz.

Yaşlılar için gidecek bar var mı?

Yıllar yıllar önce İngiltere’de bir bara gitmiştim. Buranın yaşlılar için ayrılmış bir bölümü vardı. Biraz haince tabii, "Siz burada eğlenin" dercesine aynı yaştan insanları bir odaya sıkıştırmak... Ama bir yandan da onlar mutluydu. Çünkü istedikleri müzik çalıyordu. 50 yaş ve üzeri bu kadın ve erkekler kendi hallerinde mutlu mesut dans ediyorlardı. Hatta flört ediyorlardı.

Peki bizim böyle bir barımız var mı? Benim bildiğim yok.

Varsa eğer, haber verin. Ki haberdar edelim. Çünkü herkesin -hangi yaşta olursa olsun- eğlenmeye ihtiyacı var.

’Yıllar’daki yanılma payı

Hıncal Uluç, "Sezen Aksu yıllar sonra bütün Türkiye’nin ezberleyeceği bir şarkı yazmış" deyip o şarkıya işaret etmiş: Harun Kolçak’ın son albümünde söylediği "Karşıyım".

Evet şarkı güzel, hemen ezberleniyor ama "yıllar sonra" diye altını çizmek meselenin, Sezen’in yakın zamanda diğer dile dolananlarını görmezden gelmekle eşdeğer.

En taze örnek işte, hálá tüm kulüplerde bangır bangır çalan "İkili Delilik", sonra şu günlerin gizli hiti "Gidemem", birkaç yıl öncesinin damardan şarkısı "Keskin Bıçak", ayrıca "Farkındayım", daha hızlılardan "Şarkı Söylemek Lazım"...

Daha çok var aslında, saymakla bitmez.

Tanrım, artık eğlenemiyorum...

Bu da mesleki bir deformasyon. O kadar gez, toz. O kadar yere girip çık. Bir süre sonra ne oluyor? Çok basit: Eğlenme yetisini yitiriyorsunuz. Her şey aynı gelmeye başlıyor. Her ortamın ambiyansı birbirini tekrarlıyormuş hissine kapılıyor insan. Böyle olunca da her yerde yarım saat dur, çık. Sonra başka bir yere yollan (Tek derdin bu olsun, diyenler de çıkacaktır tabii).

İyi de siz nasıl eğleniyorsunuz? Daha doğrusu nereye gidince eğleniyorsunuz? Evde mi yoksa sevdiğiniz müziği çalan barda mı? Yoksa bambaşka bir şey mi?

Meraktan çatlatmadan işte, mail döşenin bir zahmet. Ki eğlencenin kalbi nerede, nasıl atıyor, nabız tutmuş olalım.
Yazarın Tüm Yazıları