Ege’den son notlar

ALAÇATI’DA SON DEMLER
Alaçatı hâlâ kalabalık ve restoranlar yine tıklım tıklım.
Zaten Alaçatı demek şunları yapmak demek: Akşam olunca artan kalabalık içinde, köyün tek caddesini bir uçtan bir uca yürümeye çalışmak, sokakta yemek yiyenleri dikizlemek, tanıdık görürsen selam etmek, sonra bir restoranda yemeğe oturmak. Üstelik ıspanyollar-Yunanlılar gibi geç bir saatte. 22.00 en ideali. Geç saatlere kadar da yemek faslını sürdürmek...
Çıkışta ise ya Nar’a ya da Otto’ya akmak. Alaçatı’da yaz böyle geçti.
şimdi son demler yaşanırken baktım ki akış vaziyetinde yine bir değişiklik yok. Tek sorun, bazı akşamların ciddi ciddi serin olması. Dekolte kıyafetlerin şallanması.

SOSYETEYE ROCK BAR AÇILMALI!
Nar görüp görebileceğiniz en sosyetik rock bar aslında (tamam, fonda rock müzik çalıyor diye buraya hemen rock bar yaftasını yapıştırmak ne kadar doğru, tartışılır. Ama sonuçta çoğunluk müzik için geliyor diye düşünüyorum).
Gelenlerin çoğu, o klişe ağızla “sosyetik sima” olduğu için birilerinin artık ıstanbul’da popüler bir rock bar açması elzemdir. Mesela taşı toprağı kafe zinciri olan Bebek’te....

BİR BAŞKA AĞIZDAN SAKIZ ADASI
Yazın başından beri “Sakız Adası’na gitmeliyiz” diye tutturan Hande nihayet emelini tek başına gerçekleştirdi. Dönünce anlattı: Teodor’un oteli Kyma’da kalmış. Adanın güneyindeki bütün köyleri eski bir otobüsle bütün gün gezip dolaşmış. O köylerden birini, Mesta’nın uzaktan görünümünü Mardin’e çok benzetmiş. Adada gençlerin bu kadar yoğun olmasına şaşırmış. Sakızlı spa ürünlerinden satın almış. Yüzüne sürdüğü sakızlı kremden sonra elde ettiği parlaklığa ise mest olmuş.

RADISSON BLU’NUN SPA’SI
Spa ürünü deyince değinmeden olmaz: Çeşme’nin en yeni otellerinden Radisson Blu’nun spa’sı, şu anda bölgenin en iyisi.
Sadece yayıldığı geniş metrekareden ve şık ambiyansından dolayı değil.
ıçini de iyi doldurdukları için. Yolunuz düşerse eğer, Gürol’dan geleneksel thai masajını alın. Her zaman en favori masajım olan bu yağsız, bol eşofmanlarla yapılan esneme ağırlıklı masaj tekniğini Tayland’ın Chiang Mai’sinde öğrenmiş Gürol: “Hiç unutmam, bir gün gözleri görmeyen hocam öyle bir masaj yapmıştı ki, gözümden yaş gelmişti” diyor Gürol. Meğer en iyi masörler körlerden çıkarmış.

SHAYNA’DA TÜRKÇE POP
Shayna’nın cumaları yaptığı meşhur “yüzde yüz Türkçe pop” gecesine nihayet katıldım. Bildik şarkıların yanı sıra pek bilinmeyen şarkıları da çalıyormuş Akşit Ersoy. Bu iyi bir şey. Çünkü bazı mekanlar Türkçe pop çalmak deyince on dakikada bir Serdar Ortaç şarkısına teslim oluyorlar. Türkçe pop sadece Ortaç’tan ibaret değil ki. Ona da haksızlık...

KONAK PİER VE ADABEYİ
Ve ızmir... Dediler ki, “şu sıralar en gözde balıkçı restoranı Konak Pier içindeki Adabeyi. Mutlaka git, gör”. Böyle bir tavsiye gayet yerinde oldu. Çünkü ızmir’de balık-meze deyince hâlâ aklıma Deniz Restoran geliyor. Adabeyi ise çok yeniymiş. Ama tutmuş. Ben Adabeyi’nden önce tren istasyonu havasındaki Konak Pier’i sevdim.
Mağazalar var içinde, ama o soğuk alışveriş merkezi havası yok içerde.
ıki-üç tane denize nazır kafesi de var. En sonda da Home Store ve Adabeyi.
Home Store kapanıyormuş zaten, yerine Yüzde Yüz diye bir kafe-bar gelmekteymiş. Adabeyi’nde ise şunları mutlaka yapın: Deniz kenarında bir masada oturursanız balıklara ekmek atın, o ekmeği nasıl bir çırpıda kapışıyorlar, yeni ve ilginç bir şeymiş gibi izleyin. Uskumru dolmadan tadın. Uskumrunun içini çıkarıp pilav koymuşlar. Özeti bu, lezzeti ise unutulmazdı.

HAVAALANINDA YENİ BİR SORGULAMA
Adnan Menderes Havaalanı’nda ilginç bir uygulama var. Güvenlik kontrolünden geçtikten sonra bir polis odasına yönlendiriliyorsunuz. Kimlik numaranıza bakıp aranıp aranmadığınıza bakıyorlar bilgisayardan. Bir de onun kuyruğu var yani!
“Hayrola?” dedim sırada bekleyenlere, “Bu yeni bir şey mi?”.
Kimse bir şey bilmiyor, “Herhalde birini arıyorlar, ondandır” diyen çıktı.
Bizdeki bu kabullenişi de sevmiyorum. Sorgulama, hemen sıraya gir! Tuhafız yani. Neyse, polis odasına girip kimlik numaramı vızıldarken ben sordum, “Bu uygulama yeni mi? Sadece burada gördüm” diye. Polis, “Evet” dedi. Hep olacakmış, bizim huzurumuz, mutluluğumuz için filan.
Polislerin kurduğu halkla ilişkiler cümleleri hep inandırıcılıktan uzak geliyor bana.
Tonlamalarından dolayı. Oysa “Ben de bilmiyorum” dese daha güzel olacak her şey.
Yazarın Tüm Yazıları