Edebiyatçı bir antrenörün futbol romanı

Mehmet Fuat’ın romanında sadece kaba cinsellikleri yok futbolcuların. Yakından baktığınızda parlak yaşam kesitlerinin ardında, gelecek kaygısı, aile yaşamı kurarken, kurduktan sonraki sorumluluk karabasanları. Kısacası bütün iç dünyaları var.

TÜRK edebiyatının önemli, iyi eleştirmen ve denemecilerinden Memet Fuat'ın Sana Deliler Gibi adlı romanı, futbol dünyasını, aşklarıyla, gerilimleriyle, karabasanlarıyla anlatıyor.

Memet Fuat'ın romanı, yaşantının (experience) bütün gerçekçi tesbitlerini taşıyor. Böylece de, futbolcu roman kahramanlarını okurken, sahada seyrettiğiniz, yaşamlarındaki yükseliş ve düşüş grafiğini izlediğiniz bütün futbolcularla okuduklarınızı özdeşleştirebilirsiniz.

Memet Fuat, uzun yıllar antrenörlük yapmıştır, o günlerden edindiği gözlemler sayesinde, bugün bize gerçekçi, rahat okunan bir roman sunuyor.

Romanı üzerine telefonla konuştuğumda, yeni yazarların dikkate alacağı önemli görüşler açıkladı:

‘‘Yıllarca önemli yazarlardan çeviriler yaptım. Bu işin bir klasiği var. Ben onu anımsatarak düz anlatımlı bir roman yazdım.

Yaşadığım, gördüğüm, bildiğim, gözlemlediğim insanların romanını yazdım.’’

Bu tesbitler, yaşanmamış, ancak kitaplardan bilgi olarak aktarılan, bu yüzden de inandırıcılık oranı sıfır romanlara bir göndermedir.

Turgay Fişekçi'nin Sana Deliler Gibi üzerine yazdığı yazıdaki bir anekdot, roman okurları için açılımcı bir özellik taşıyabilir:

‘‘Memet Fuat'ın edebiyat dergileri yönettiği yıllarda, kendisiyle görüşmeye gelen şairlere her zaman verdiği bir öğüdü vardı: Hep yazılmış temaları yeniden yazıyorsunuz. Çünkü o temalarla şiirin nasıl yazılacacağını biliyorsunuz. Oysa güç olan yazılmamış temaları şiire sokabilmektir, der, örnek olarak da orada bulunan insanları anlatan bir şiir yazmalarını isterdi.’’

Yazar bu dileğini gene kendi gerçekleştirdi.

Romanın düz anlatımı üzerine dikkati yoğunlaştırmalıyım.

Romancıya göre, ‘‘Ne zamanki Türkçeye Latin Amerika edebiyatından eserler çevrilmeye başlandı, düz anlatımı herkes unuttu. Ben yeniden bir anımsatmada bulunmak istedim.’’

Zamanında yapılmış bir hatırlatma bence. Anlaşılmaması için özel bir çaba göstermemiş.

Futbolcular hakkında ne biliyoruz?

Kulüplerde gezdikleri mankenler, sahadaki başarılarının yansıdığı fotoğraflar, görüntüler, bir de transfer mevsiminde haber oldukları sürece onlardan haberdar oluyoruz.

En azından benim başka bilgim yok.

Oysa Memet Fuat'ın romanında sadece kaba cinsellikleri yok onların. Yakından baktığınızda parlak yaşam kesitlerinin ardında, gelecek kaygısı, aile yaşamı kurarken, kurduktan sonraki sorumluluk karabasanları. Kısacası bütün iç dünyaları.

Altan ve Kemal birer gerçek futbolcu tipidir, ben bunlara prototip diyemiyorum.

Kızlarla ilişkilerde bazen değişik katmanlardan gelişlerinin yarattığı sorunlar da burada bütün sıkıntısıyla var.

Okumuş, iyi öğrenim görmüş, onların parasına gereksinim duymayan kızlar ve onların yanında ezilmeler. Sadece fiziksel üstünlüğün yetmediği yerler.

Sahalarda gol atarken alkışlayanların uğultusu kulaklarda çınlarken, yedekte bekleyenin acısını bu romandan hissettim.

Üstelik bütün bir aileye bakan futbolcunun bilinçaltından atamadıklarını ancak romandan öğrenebilirdim, bir çok insan için de bunun geçerli olduğu kanısındayım.

Selma'nın bir futbolcuyla evlendikten sonraki yaşamını anlattığım bir arkadaşım, onu Çalıkuşu'na benzetti.

Evet, İstanbul'da yetişmiş, iyi bir öğrenim görmüş aile kızı, yoksul denilebilecek bir aileden gelen futbolcuyla evleniyor.

Alıştığı ekonomik düzeyi bir ölçüde sürdürüyor. Babasının da durumu iyi. Peki parlak kariyer bitip futbolcu koca İstanbul'dan Anadolu'ya giderse...

Memet Fuat'ın Sana Deliler Gibi romanı, dışı bilenen ama içine girilmeyen bir dünyanın insanlarını anlatıyor.

Sadece zaferleriyle değil trajedileriyle, yenilgileriyle de.


DOĞAN HIZLAN'IN SEÇTİKLERİ


Tüfek, Mikrop ve Çelik Jared Diamond Tübitak

Seyahat Sanatı Alain de Button Sel

Kriz ve Yoksullaşma Mustafa Sönmez İletişim

Madam Bambu Faik Baysal Can


Evli olsam daha mı az sevişeceğim?


‘‘Ben bırakmam,’’ diyordu Altan. ‘‘Bu benim özel yaşamım, kimse karışamaz. Antrenmanlara gidiyorum, maçlara çıkıyorum, ne zaman, nerede ol derlerse, aradayım, ondan ötesi benim sorunum. Evli oyuncuların yatak odalarında ne yaptıklarını biliyorlar mı? Bu tertemiz bir ilişki... İlaç yok... Uyuşturucu yok... Herkesin içtiği kadar içki... Herkesin seviştiği kadar sevişme... Ben bu kadınla evli olsaydım daha mı az sevişecektim? Sahada bakar, oynayabiliyorsam oynatır, oynayamıyorsam oynatmazlar. Özel yaşamıma kimse karışamaz.


İlişkilerdeki kolaylık dengemi bozdu


Altan Almanya'da büyümüştü, alışıktı kızlarla birlikte olmaya. Ben Beşiktaş'ta orta halli ailelerin oturduğu bir semtin çocuğuydum. Profesyonel futbolcu olup da kendimi böyle bambaşka bir ortamda, kızlarla ilişkiler açısından inanılmaz kolaylıklar içinde bulunca neredeyse dengem bozulmuştu.

‘‘Sende anlayamadığım bir şey var,’’ derdi Altan. ‘‘Arkadaşlık ettiğin her kıza, bununla evlenilir mi diye tartarak bakıyorsun.’’

Ailemdeki insanların bakışı...
Yazarın Tüm Yazıları