Durum iyi, vaziyet kötü...

SORUN; söyledikleri ile yaptıkları birbirini tutmuyor.

Yoksa durum iyi.

Yani söylediklerinden bir teki yaptıklarını tutsa, hakikaten başarılı bir noktadayız.

Tek sorun bu...

Yapılanlar, söylenenlerin tersi...

*

-‘‘Yolsuzluklarda damara girdik’’ diyorlar, çıkarttıkları kanunlarla kendi kendilerini affediyorlar ve sanık bakanların dosyaları açılmasın diye asla dokunulmazlıkların kaldırılmasını istemiyorlar.

-‘‘Türkiye bu çağdaş fotoğrafla AB'ye girecek’’ diyorlar, çağdaş fotoğrafa bakıyorum, protokol türbanlı mangası.

-Partinin adının başında ‘‘Adalet’’ olduğunu söylüyorlar, yaptıkları yasaların neredeyse tümü yargıdan geri dönüyor, ama -vergilerde olduğu gibi- uygulamıyorlar.

-‘‘Türkiye'yi yeşil cennet yapacağız’’ diyorlar, oysa hepiniz biliyorsunuz ki ormanları satmak Anayasa'ya aykırı olduğu için bu sefer Anayasa'yı değiştiriyorlar.

-‘‘Herkesle barış ve uzlaşma içindeyiz’’ diyorlar, Cumhurbaşkanı, ordu, YÖK, yargı gibi tüm devlet kurumlarıyla kavgalılar.

-‘‘Sivil demokrasi ilk hedefimiz’’ diyorlar, başta TÜSİAD-işçiler-memurlar olmak üzere ne kadar sivil örgüt varsa arada bir azarlayıp, onları susturuyorlar.

-‘‘Dışardan kimse bizi yönlendiremez’’ diyorlar, çalışanların doğum parasını dahi IMF belirliyor.

*

Saymakla bitmiyor.

Zaten Başbakan ‘‘Mustafa Kemal Atatürk...’’ dediği an, demek ki ‘‘Gitti bizim Atatürk...’’ diye fırlamışım...

İşte gördünüz:

O kongrede ‘‘Mustafa Kemal Atatürk'un muasır medeniyet seviyesinin üzerine bile çıkacaklarını’’ demesinin üzerinden daha 48 saat geçmeden, daha çok imam yetiştirmek için hazırlanan tasarı önümüze geliverdi.

Ve okulların yıllık ünite planlarında geleneksel olarak yer alan‘‘Atatürk ilke ve inkılapları’’ bölümü bu sene kaldırıldı.

Çünkü hepimiz biliyoruz ki ‘‘muasır medeniyet seviyesine’’ imamlarla çıkmak niyetindeler.

*

Tek sorun; arkadaşların söyledikleri ile yaptıkları hiçbir zaman birbirini tutmuyor.

Yoksa durum iyi...

Vaziyet kötü...
Yazarın Tüm Yazıları