Doğan Hızlan: Baloncular! Jules Verne'e teşekkür edin

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Günlerdir serüvenlerini heyecanla izlediğim iki baloncu İsviçreli Bertrand Piccard ile İngiliz Brian Jones, dün Mısır'a inmişler. Gökyüzünün duru mavisinden sonra sarı yüzlü piramitlerle karışılaşmak, insanı estetik şoka sokabilir.

Ben olsaydım, karaya iner inmez Jules Verne'e dua eder, onu kutsardım.

Balonları ve zeplinleri çok severim. Demir kanatlı kuştan daha sıcak bir görünümleri vardır. Üstelik yere inebilme umudu da az şey değil.

'Jules Verne'in Rüyası gerçek oldu', diye bir haber var Hürriyet'te.

Hayalcilere prim vermeyenler, insanı gerçeklik zindanına hapsedenler sizi eski düşüncelerinizden kurtaracak bir başarı.

Hayali, hayalcileri hor görenler, bence keşif ve icat düşmanıdır.

Onlar aklın sınırında paslı tüfekle nöbet tutarlarken, akıl hayalin atının terkisine binip kaçıverir.

Birdenbire 'Baronun Serüvenleri (The Adventures of Baron Munchausen)' filmini hatırladım. Baron'un da şık bir balonu vardı.

Baron'un Serüvenleri'nin tanıtım notunda şöyle bir cümle geçiyor: ‘‘Düşgücünün de bir sınırı vardır... Bu filmde ise her şey sınırsız.’’

Düşgücünün sınırı var mıdır? Sınırla düşgücü nasıl bağdaşır. Bilemem. Çelişkilerin tutarlığı daima benim aklımı karıştırmıştır.

Şairin benzetmesiyle; ‘‘Pascal adında biri tatara titiri, İnsanın başına ne geldiyse dört duvar arasında oturmaması yüzünden, demiş.

Keşiflerin, icatların tek cümlede açıklaması bu söz.

* * *

BENİM bünyeme, ayrıntıcılığıma uymayan mesleklerin başında kaşiflik ve seyyahlık gelir. Düşünün ki, balta girmemiş ormanlara, kendi düzenimi götüreceğim için, bana on filin eşlik etmesi gerekirdi.

'Bir abam var atarım, nerde olsa yatarım', felsefesi benden uzak durdu her zaman.

Yazarların, sanatçıların düşgücü olmasaydı, dünya ve insanoğlu yeniliklerden, güzelliklerden yoksun kalırdı.

Jules Verne 'Balonla Beş Hafta'yı yazmasaydı, insanların kazık mı battı sorularına aldırsaydı, bu baloncuların ve insanlığın ruhları ve hayalgüçleri güdükleşirdi.

Düşgücü, gerçekliğin karşıtı değildir. Gerçeklerin ve gerçekleşmelerin ilk adımıdır. Beyin loplarını harekete geçiren iksirdir.

Hayallarin sınırı?

İmkansızı zorlarken nasıl olacak da kurallarla, sınırlarla uğraşacaksınız. Dolu dizgin bu zihin ve beden yolculuğunda duraklar nerede?

Ama unutmayın ki hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.

Olsun. Önemli değil.

Attila İlhan, romanımızın eksik yanına değinirken, düşgücünden yoksunluğumuzu ileri sürmüştü. Haklı.

* * *

DÜŞGÜCÜ imparatorluğunun vatandaşı olun.



Yazarın Tüm Yazıları