Dinleme skandalının siyasetteki tepkileri

Sedat ERGİN
Haberin Devamı

Hürriyet Gazetesi yöneticilerinin telefonlarının gizlice dinlenerek DYP tarafından basına açıklanması skandalının siyasi çevrelerde yol açtığı tepkilere bakıldığında karşımıza şu tablo çıkıyor:

Önce DYP ile başlayalım. DYP Genel Başkan Yardımcısı Meral Akşener, gizli dinlemeyi içeren kasetleri açıkladıktan sonra, ‘‘Bu bir suçsa, elime başka bantlar geldiğinde bu suçu işlemeyi devam edeceğim’’ dediğine göre, DYP'nin tutumu hakkında bir görüş belirtmeye gerek duymuyoruz.

ANAP cephesinde, Genel Başkan ve Başbakan Mesut Yılmaz suskunluğu tercih ederken, parti yöneticileri kuvvetli açıklamalarla dinleme ve ifşasını kınadılar. Ayrıca, ANAP Grup başkanvekilleri, ortaklaşa düzenledikleri bir basın toplantısıyla, konuya Siyasi Partiler Yasası açısından eğilerek, skandalın DYP'nin kapatılmasına kadar uzanabileceğini belirttiler.

* * *

Skandal karşısında en süratli ve kararlı tavrı sergileyen liderlerin arasında Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan vardı. Kutan, hemen ertesi günü yaptığı bir açıklamayla olayı ‘‘anayasa suçu’’ olarak nitelendirdi ve ‘‘Hürriyet'in telefonları dinleniyorsa, bütün gazeteler, partiler dinleniyordur. Bu Amerika'daki Watergate rezaletinin tıpatıp aynıdır. İki kişinin arasındaki telefonlar dinlenemez. Akşener bunun hesabını versin’’ dedi.

DSP de skandala en kuvvetli tepki veren partilerden biriydi. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, olayı ‘‘Anayasa'ya meydan okuma girişimi’’ olarak nitelendirerek, ‘‘Anayasa'nın reddettiği şekilde haberleşme özgürlüğünün çiğnenmesi kabul edilemez. Bu üzüntü verici ve acıdır. Anayasa açısından ne yapılması gerekiyorsa, o yapılacaktır’’ dedi. Ayrıca, DSP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, TBMM Genel Kurulu'nda gündem dışı bir konuşmayla DSP'nin tepkisini Meclis zabıtlarına geçirdi.

DTP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, farklı bir çizgi takınmadı. Olayı hukuk dışılık olarak nitelendiren Cindoruk, ABD'de Başkan Nixon'un düşmesine yol açan Watergate skandalını hatırlattı ve ‘‘Türkiye artık büyük kulaklar ülkesi olmuştur’’ diye konuştu.

* * *

Sosyal demokrat CHP'nin tutumu, olaya karşı çıkmakla birlikte ton olarak yukarıdaki partilerin gerisinde kaldı. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ‘‘Devletin içinde belli odakların yasadışı uygulamalarla telefon dinledikleri, birbirlerine karşı şantaj tertiplerine girdikleri ortaya çıkmaya başladı’’ demekle yetinirken, geçen salı günü yaptığı grup konuşmasında bu konuyu girmedi.

CHP, parti yönetimi düzeyinde TBMM içinde bir araştırma ya da denetleme mekanizmasını harekete geçirmeye dönük bir adım atmadı. Baykal'ın muhaliflerinden İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş'ın şahsi inisiyatifi olan araştırma önergesi verilmesine dönük girişim bugün açıklanacak. Ayrıca, Fikri Sağlar ve Tuncay Karaytuğ gibi milletvekilleri yaptıkları münferit açıklamalarla tepkilerini ortaya koydular.

TBMM'de temsil edilen diğer partiler bu tartışmaya girmezken, parlamento dışı partilerden Özgürlük ve Dayanışma Partisi Genel Başkanı Ufuk Uras, Meral Akşener hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Hasan Yalçın da skandalı sert bir dille eleştirerek, dinleme suçunu işleyen çetenin Genelkurmay'ı da dinlediğini ileri sürdü.

Yeni kurulan Aydınlık Türkiye Partisi Genel Başkanı Tuğrul Türkeş ise Akşener'i hafiyelikle suçlayarak, ‘‘Hafiye siyasetçilikle bir yere varılmaz, konuşmanın içeriği ne olursa olsun...’’ dedi.



Yazarın Tüm Yazıları