Denktaş-Papadopulos negatif yansıma

KIBRIS ’ta çözüme ‘Hayır’ diyen iki lider Denktaş ve Papadopulos ile ilgili en müthiş benzetmeyi Başbakan Mehmet Ali Talat yaptı.

Sohbetimiz sırasında Mehmet Ali Bey, ‘Denktaş ve Papadopulos birbirlerinin yansıması gibiler. Ama tek fark var. Birinde siyah olan diğerinde beyaz oluyor’ dedi. Ben de buna ‘Negatif yansıma’ adını taktım.

Çünkü ikisinin de itiraz gerekçeleri aynı.

Rum lider ‘Annan Planı ile devletimizi kendi elimizle yıkıyoruz’ diyor, Denktaş da aynı şeyi KKTC için söylüyor.

Denktaş, ‘Annan Planı ile karşı tarafı devlet haline getiriyoruz’ diyor, aynı şeyi Papadopulos söylüyor.

Papadopulos ‘Bir referandum ile bir halktan kendi devletini yok etmesi istenemez’ diyor, Denktaş kelimesı kelimesine aynı şeyi tekrarlıyor.

Bu ikilinin söyledikleri birbirinin tam tersi iki anlam ifade ediyor.

Benim Annan Planı’nda gördüğüm Papadopulos’un söylediklerinin doğruya daha yakın olduğu.

Çünkü plan fiili durumu değiştiriyor ve Kıbrıs’ta Türk tarafının da bir devlet olarak varolduğunu kabul ediyor.

Türk tarafının kayıpları yok değil ama kazanımları daha fazla.

Bakanlıkların önemli bir bölümünü, dönüşümlü başkanlığı, Dışişleri veya Avrupa Bakanlığı’nı, dış temsilciliklerin yarısını başta olunmayan her yerde ikinci adamlıkları kazanıyor.

AB’ye ‘Türk kimliği’ ile giriyor.

Rumlar ise fiili durumda tek başlarına sahip oldukları her şeyi Türklerle paylaşmak zorunda kalıyorlar.

Bu nedenle Rumlar daha haklı duruyorlar.

Ama bundan bize ne?

İlk kez hem kazanan, hem de uluslararası camianın desteğini alan bir konuma geliyoruz.

Rumlar büyük bir olasılıkla plana ‘Hayır’ diyecekler. Çünkü kendi pencerelerinden haklı gerekçeleri var.

Türkler ise ‘Evet’ demek zorunda.

Çözümsüzlükte bile kazanan olmak için.

Yanlış bir önyargı

KIBRIS vatandaşlığı kazanan bazı Türkler ve kimi gazetecilerle ilgili spekülasyonlar yapılıyor.

Kıbrıs vatandaşı olmadığım için ve Türk vatandaşlığı ve inşallah bir gün AB vatandaşlığı dışında herhangi bir vatandaşlıkta gözüm olmadığı için bu konuda rahat rahat yazabilirim.

Kamuoyundaki yaygın inanç ne yazık ki büyük bir yanılgıyı gösteriyor.

Bana gelen tepkilerden de gördüğüm kadarıyla halk Kıbrıs’ta çözümden yana tavır alan gazetecilerin veya sivil toplum önderlerinin Kıbrıs vatandaşlığı olan kişiler olduğunu düşünüyor.

Oysa durum tam tersi.

Kıbrıs vatandaşı olan gazeteci, işadamı veya sivil toplum liderlerinin tamamı Denktaş veya benzer düşüncedeki iktidarlar döneminde Kıbrıs vatandaşı olan ve bugün çözümsüzlüğü savunan kişiler.

Kıbrıs’ta çözüm isteyenler arasında doğuştan Kıbrıs vatandaşı olan bir iki kişi dışında Kıbrıs vatandaşlığı hediye edilen pek fazla kişi yok.

Bu konuda yazılabilecekler ise hayli çok.

En iyi muhabirden, süper bir kitap

HALİL Özer
benim tanıdığım en iyi Galatasaray muhabiridir. Hatta belki de en iyi muhabirdir. Gazeteciliğe beraber başladık. Cumhuriyet Spor’da. Benden birkaç hafta kıdemlidir. Bir dönem ATV haberin beyni olan Uygar Eremektar, şimdi Radikal’in Genel Yayın Yönetmeni olan İsmet Berkan, şimdi Cumhuriyet’in Genel Yayın Yönetmeni olan İbrahim Yıldız hepimiz o dönem Abdülkadir Yücelman’ın yanında, Cumhuriyet Spor’da gazeteciliğe başladık.

Yıllar içinde herkes kendine meslekte farklı bir yol seçerken o ekibin en parlak adamı olan Halil Özer sporda kalmayı seçti. Ve daha da önemlisi muhabir kalmayı seçti. Adını yazamayanların spor yazarı yapıldığı bir ülkede, bütün birikimine, bütün kıdemine karşın muhabir kalmak istedi. Bu tam bir Batılı gazeteci tavrıydı. Bizde ‘senior muhabir’ pek azdır. İyi muhabiri, yazar veya yönetici yapmak Türk basınına hastır. O yüzden iyi muhabir olmak ve iyi muhabir kalmak zordur.

Halil oldu ve kaldı. En iyi Galatasaray muhabiri oldu. Galatasaray’ın içini Galatasaraylılardan iyi bildi. Yönetim kurulu toplantılarını yöneticilerden daha iyi takip etti.

Galatasaray’ın sportif veya idari bütün sırlarına vakıf oldu. Ve sonunda Galatasaray birikimini bir kitapta topladı: Galata Sarayı’nın Efendileri. Kitabın arka kapağına bir şeyler yazmamı istediğinde, ‘Halil yalan yanlış bir şey yazmış olmayasın. Vallahi beni de seni de tefe koyarlar’ dedim. Ama Halil Özer yalan yanlış bir şey yazmamıştı. Kitabı bir solukta okudum. Bildiğim olayların bilmediğim yönlerini, bilmediğim olayları, her şeyi toparlamıştı Halil.

Galatasaray’ın yakın tarihi bu kitapta. Mutlaka alın.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Bilerek yalan ve yanlış yazmaya başlayan gazetecilerin, yolun sonuna gelenler olduğu anlaşıldığı zaman.
Yazarın Tüm Yazıları