Davetiyeyle başlayan güzellik

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Borusan'ın 'Sanayide 40. Yıl' gecesine katıldım.

Her davete beni götüren bir kaç unsur vardır. Bunun içinde, davetiyenin biçimi önde gelir. Bir tür kimliktir o benim için.

Daha önce yazdığım bir yazımı okurlarıma anımsatayım; nerdeyse padişah fermanlarına taş çıkartacak büyüklükte ve ihtişamda davetiyeleri görünce, ‘‘Görmemişin davet ve davetiyesi’’ üzerine bir yazı yazmıştım. Ancak bir çanta içinde taşıyabileceğiniz ağırlıkta ve büyüklükte davetiyelerin sakaleti beni rahatsız etmişti.

Borusan'ın alçakgönüllü, abartıdan uzak, iki sayfadan ibaret sade davetiyesini alınca gitmeye karar verdim.

Kurum ilk sınavdan geçmişti.

Davetiyenini altında iki ad vardı:

Asım ve Nurhan Kocabıyık.

Asım Kocabıyık'ı rahmetli Nejat F.Eczacıbaşı'nın festival toplantılarında ve yemeklerinde yakından tanıdım. Sanatı önemsiyor, işlerinin arasında ona vakit ayırıyordu.

Kutlama gecesini olağanüstü kılan, Montserrat Caballe ile kızı Montserrat Marti'nin birlikta opera aryaları söylemeleriydi.

Bu kez de içime başka bir sıkıntı düştü. Dakikalarca Borusan'ın ekonomik başarılarını, gözümü bozan bir mültivizyon gösterisinde izleyeceğimi düşündüm.

Atatürk Kültür Merkezi'nin kapısından içeri girdim, konser programanı aldım.

Fuayenin girişinde iki ev sahibi bizi karşıladı:

Asım ve Nurhan Kocabıyık.

Davetlere gidenler bilir, on kişilik karşılama ekibinin önünde kuyruklar oluşur, kendilerini ve adlarını bir daha hatırlamayacağınız en az on kişiyle tanışırsınız. Bu yüzden de uzun bir kuyruk oluşur.

Sahneye çıkan zarif bir hanım, kurumun tarihini konser çıkışında alacağımız dosyada bulacağımızı söyleyince, derin bir oh çektim.

Tansiyonum hemen normale indi.

* * *

KONSER başladı, Montserrat Caballe ile kızı Montserrat Marti, opera dünyasının ünlü aryalarını seslendirdiler. Solo ve düet yaptılar.

AKM'den ayrılırken, Montserrat Caballe'nin son CD'sini ve dosyayı armağan ettiler.

Küçük dosyanın beni etkileyen üslubundan, içeriğinden söz etmeliyim ki, Asım Kocabıyık ve kurum konusunda bir fikir edinmiş olursunuz.

Hoşuma giden yanı; ekonomik gelişme ile sanatsal gelişimin paralel sunulmasıydı.

Hayatla ekonomi iç içeydi. Öyle değil midir zaten?

Asım Kocabıyık'ın meslekte 55, sanayide 40 yılı için söylediklerinin kitap sevgisi bölümünü, sizin de okumanızı arzu ettim:

‘‘Kitap konusunda iki büyük ismi saygı ve rahmetle anmak isterim. Biri, zamanın Milli Eğitim Bakanı Hasan Áli Yücel, değerli bütün Batı ve Doğu klasiklerini Türkçe'ye çevirtmiştir. İkincisi, kısıtlı şartlar içinde bir yandan dergisiyle uğraşırken, diğer yandan isabetli seçimlerle çıkardığı telif tercüme eserlerle, gençlere fikir ve edebiyat dünyasının kapılarını açan, Varlık Yayınları'nın sahibi Yaşar Nabi Nayır.’’

Bu açıklamanın karşısında, Remzi Kitapanesi'nin, Hilmi Kitabevi'nin çıkardığı bir kitabın ve Hasan Áli Yücel'in fotoğrafı.

Evet, Borusan'ın tarihinde ve sahibi Asım Kocabıyık'ın biyografisindeki fotoğraflar; çağdaş, kültürel ve estetik anlayışı simgeliyor.

Asım Kocabıyık, bir gün, Ertuğrul Özkök ile bana yaptırdığı okulları gezdirmişti.

Çok hoşuma giden bir tavrını burada saptadım.

Kendisi açıklamada bulunmadı, yöneticileri çağırdı, onlar bilgi verdi.

Uzmanlığa saygının bir göstergesiydi.

Asım Kocabıyık'ın oğlu Ahmet Kocabıyık, kurumun yayıncılık bölümünde iyi kitaplar çıkarıyor.

Bence, kurum olarak, Borusan Oda Orkestrası'nı yaşatmaları övgüye değer bir iş.

Ayrıca müzik kütüphanesi kurmaları, gerçeketen müzik dünyasındaki önemli bir eksiği gideriyor. Klasik batı müziği, Türk sanat müziği ve caz müziği dallarında kitaplar, notalar ve CD-Rom'lar, buranın başvuru kitaplığı niteliğini artırıyor.

Borusan, sanatın çağdaş hâmilerinden biri.

* * *

BORUSAN'ın uzun yıllar yaşamasını, gelişmesini dilerim.

Çünkü inanıyorum ki, büyüdükçe sanata ayırdıkları mali kaynak daha da artacaktır.

Zaten bu kutlama gecesini de onun için şevkle yazıyorum. Yoksa Borusan'ın üretimiyle, Türkiye'nin ihtiyacının yüzde 47'sini karşılaması beni ne ilgilendirirdi



Yazarın Tüm Yazıları