Damdan düşenin halini yine damdan düşen anlar

Geçtiğimiz eylül ayında, cumartesi günkü sütununuzda bir işadamının yakarışını okudum. Öncelikle o arkadaşa geçmiş olsun dileklerimi sunar, sağlık ve sabırlar dilerim.

Henüz yaşı genç olduğundan, tekrar başarılı olmak için, önünde uzun yıllar var. Dünyada hiçbir mal - mülk insan sağlığından değerli olamaz. Bir Çin atasözü "Yedi kere düşseniz de sekizinci kere ayağa kalkmaya hazır olun" der. Bu sebeple de her an için, yeni bir şeyler yapmaya ve ayağa kalkmaya hazır olmalı, umudumuzu hiç kaybetmemeliyiz.

İşadamı varlığını kaybedebilir. Ama eğer şerefini kayıp etmedi ise, her an yeniden başlayabilir.

Arkadaşımın yazısından onurlu bir kişi olduğu anlaşılıyor. Onun için tekrar muvaffak olmaması için hiçbir sebep yok. Ben 64 yaşındayım ve o arkadaşımın yaşadıklarını bire-bir ve daha şiddetli olarak yasayan bir insanım.

38 yıldan beri ticaret hayatının içindeyim. Türkiye’de büyük işler yaptım. 1999’dan itibaren başlayan ekonomik- mali krizden kurtulmak gayesiyle, yurtdışında (Orta Asya’da) büyük bir tarım yatırımı yapmıştım. 3 tane avukatım, 2 tane mali müşavirim vardı. Kendim de yüksek öğrenimli, ekonomi-işletme ve uluslararası ilişkiler tahsili görmüş, ana dili gibi İngilizce bilen bir insanım. Yurtdışında devlet garantili yatırım yapmama rağmen, tamamen politik nedenlerle, yatırımım müsadere edildi. Bu da Türkiye’deki işlerimin iyice bozulmasına sebep oldu. Kısa zamanda her şeyimi kaybettim. İşyerlerim, lüks arabalarım, personel, dalkavuklar, çevremde yağ çekenler ve yardım dileyenler bir anda yok oldu.

Etrafımda, eşim, oğlum ve kızımdan müteşekkil, çekirdek ailemden başka kimseyi bulamadım.

Ama umudumu hiçbir zaman yitirmedim ve mücadeleye devam ediyorum. Ben de o okurunuz gibi "damdan düşen" bir işadamı olduğum için onu çok iyi anlıyor ve kendisine, mutlaka hayata tutunmasını tavsiye ediyorum.

RUMUZ: M.K.

Dediğiniz çok doğru sevgili okurum, gerçekten hayatta sağlıktan daha önemli hiçbir şey olamaz, insan iki ayağı üzerinde durabildikten sonra, aklı ve sağlığı elverdikçe her şeye sıfırdan başlayabilir. Kaybettiklerini yeniden kazanabilir. Bir süre önce sağlığını kaybeden biri olarak ben de size katılıyor, yeniden hayata tutunduğunuz için sizi kutluyorum.

Sevdiğim kadın ’ağabey’ dediğim adama gitti

Ne garip ablacığım bugüne kadar senin yazılarını sadece okuyordum, gün gelip de sana yazacağımı hiç aklıma getirmemiştim. Ama hayat bu, ne zaman ne göstereceği belli olmuyor. Aynı işyerinde çalıştığım bir kız var; onunla aşırı derecede samimiyiz. İşyerinde bir birlikteliği oldu ama ayrıldılar. Onunla samimiyetimiz gün geçtikçe farklı bir hal aldı ve gün geldi beni arkadaştan öte gördüğünü ve beni sevdiğini söyledi. Ben de ona karşı boş değildim. Bu nedenle kendimden çok ama çok taviz verdim. Hep mutlu olsun, hiç üzülmesin istedim. Sonuçta iki sevgili olduk veya ben öyle olduğunu düşünüyordum. Aşırı kıskançtı; işyerinde hiçbir kızla konuşmamı istemezdi.

Ama bir anda ne olduysa benimle bütün samimiyetini kesti. Aynı iş yerinde ağabeyim gibi sevdiğim biriyle mesajlaşmaya, giderek de onunla yakınlaşmaya başladı.

2 hafta önce bana sevgi sözcükleri sarf eden insanın, daha sonra ağabeyim gibi sevdiğim birine gitmesi beni çok üzdü. Ben de başka yere tayinimi istedim çünkü biri ağabeyim diğeri ise sevdiğim kadın olunca, bir şey yapamazdım.

Sence tayinimi istemem doğru muydu? Bana akıl verirsen çok sevinirim ablacığım.

RUMUZ: DANIŞMA


İnsanoğlu her başı sıkıştığında kaçmayı seçer oğlum, bu da senin bir anlamda üzüntünden kaçışın olmuş. Sana hak vermiyor değilim, yanlış anlama... Onları karşında görüp, birlikteliklerini yakından izleyip, aynı çatı altında çalışman pek de kolay değildi tabii. Ama ben bu genç hanımın tutumunu hiç beğenmediğimi söylemek isterim. Bir başkasından ayrılır ayrılmaz, sana gelip, seni kendine bağlayıp, ardından o ağabey gibi bildiğin kişiye kancayı takması, bende kendisi hakkında hiç de iyi bir izlenim uyandırmadı. Sende teselli ararken aklı başkasındaymış demek ki... Onu yüreğinden atmakla en iyisini yaparsın oğlum. Umarım o ağabey gibi sevdiğin kişi evli bir adam değildir, onun da canını yakmaz senin gibi...

İntihar meraklısı okurlarınıza yaşadıklarımı aktarıyorum

Sevgili Güzin Abla, size yazanların aksine ben mutlu bir genç kızım. 19 yaşındayım. Ve size bu mektubu sık sık intihar edeceğinden söz eden okurlarınıza öğüt vermek için yazıyorum. Şu anda belki çok mutluyum ama benim de başımdan pek çok üzücü olay geçti. Ben de çok sevdim. Beraber olduğum gençle birçok olay yaşadık, mücadele verdik. Yine de benden ayrıldığında pes etmedim. Asla ölümü düşünmedim. Direndim, onu aradım. Ne pahasına olursa olsun, ondan vazgeçmedim. Sonunda kazanan ben oldum. Şu anda sevdiğim insanla 1 yıldır evliyiz ve çok mutluyuz. Sevenlere sesleniyorum. Aile baskısı da olsa, başka engeller de olsa, sevdiğinizden asla vazgeçmeyin. Ona sıkı sıkı sarılın. Zaman zaman aileler çok baskı yapıyorlar, çocuklarının sırtından geçinmek istiyorlar. Babam beni 15 yaşımdan beri çalıştırıyor ve elimdeki bütün parayı alıyordu. Ben para vermek istemeyince de beni evden kovdu. Bunları genç arkadaşlarıma ders olsun diye yazıyorum. Ben bütün bunlara göğüs gerdim. Zamanında hayatta yapayalnız hissettim kendimi. Hiçkimse destek olmadı bana. Ama yılmadım. Direndim ve kazandım. Hayatta yaşanacak çok şey var, ölümü düşünmek, intihara kalkışmak çok aptalca...

RUMUZ: DİRENMELİSİNİZ

Canım kızım, seni sevgiyle kucaklıyorum. Yürekliliğin için, direnişin için, mücadelen için ve güçlü olduğun için seni gerçekten bütün samimiyetimle kutlarım. Genç okurlarıma ne kadar güzel bir mesaj vermişsin. Senin gibi hayatın gerçekleriyle çok küçük yaşta karşılaşmış, çalışma hayatına atılmış, ailesi tarafından dışlanmış, sevdiği genç uğruna mücadele vermiş bir genç kızın, gençlere aktaracağı ciddi öğütler var satırlarında...
Yazarın Tüm Yazıları