Cumhuriyet sıkıntılı yüzler yorgun

ZAFER Bayramı’nın 88. yıldönümü nedeniyle yeni Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’in verdiği resepsiyonda en çok konuşulan konu, 30 Ağustos törenlerine BDP’li belediye başkanlarının katılmaması ve iktidarın yargı üzerindeki ‘oyunları’ydı.

Haberin Devamı

BDP’li başkanların ilk kez topluca bir ‘protesto’da bulunmalarına bir asker “Bir yandan ayrı devlet, ayrı toprak talebimiz yok, Türk bayrağına saygılıyız diyorlar, sonra da Misak-ı Milli’nin değerlerine karşı çıkıyorlar. Bölge insanının bu tür çıkışlara prim vermediğini biliyoruz. 30 Ağustos’un hepimizin bayramı olduğu unutulmamalı” diyordu.
Merkez Orduevi’nin geniş bahçesinde (eski-yeni) siyasetçiler, bürokratlar ve gazeteciler salondan bahçeye çıkıştaki alanda daha çok bir arada olurken, bahçenin derinliklerinde ise daha alt rütbedeki subay ve astsubaylar eşleriyle bir aradaydılar.
Komutanlar pek konuşmadılar... Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, gazetecilerin beklenti ve ısrarlarına rağmen kendisinden önceki başkanların aksine ayaküstü herhangi bir soru almaktan kaçındı. Bu durumu da “Kusura bakmayın. Ayaküstü konuşunca yanlış ve eksik anlamalar olabiliyor. Bunun yerine ihtiyaç olduğunda açıklamalarla kamuoyunu bilgilendireceğiz” diyor. (Dün akşam konukların büyük bölümü ayrıldıktan sonra Koşaner Paşa’nın, eşi Nurdan Koşaner’le pistte kutlamanın anlamına dönük vals yapması... Bu sırada resepsiyon alanında foto muhabirleri olmadığı için bu görüntüyü talep eden gazetecilere ‘Hayır’ denilmese daha hoş olmaz mıydı?
Yüzler ‘yorgun’du. Sivil siyaset daha ağırlıklıydı; o da bir ‘zafer’ edasında değildi.
İçki sunumu vardı; ama belki de bu tür resepsiyonlarda en düşük oranda kaldığı söylenebilirdi.
‘Zafer kutlaması ve resepsiyonu da olsa, Cumhuriyet sıkıntılı olunca, bu durumun yüzlere de yansıdığı gözlerden kaçmıyordu.

Haberin Devamı

Yargı mensuplarının hiç keyfi yok

DAVETE katılan yüksek yargı organlarının üyelerinin hiç keyfi yoktu. AKP’nin ‘Hayır’ anketlerindeki yargıya dönük “Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü olacak” sözüne müthiş tepkiliydiler. Başbakan’ın “Dedelerin talimat verdiği dönemler bitiyor” sözünün özellikle Sünni kesimlerde Alevilere yönelik tahrik unsuru olduğu vurgulandı sohbette. İmam böyle konuşursa, cemaat ne yapmaz ki...
Bunu söyleyen Başbakan bir de sözde ‘Alevi açılımı’ başlatıyor. Toplumda yaşanan endişelerin bu kadar öne çıktığı bir dönemde, Alevilere yönelik bu ‘negatif ayrımcılık’ gündeme getirilirken, Milli Savunma bütçesinden daha büyük bir bütçeye ve personele sahip konuma getirilen Diyanet’te hâlâ bir tek Alevi üye yok. Bu anlayış mı 12 Eylül’de ‘Evet’ oyu verilirse ileri demokrasiyi getirecek. Vural Savaş’la selamlaştık. yeni bir kitabı daha yoldaymış.

Haberin Devamı

‘İnadına iyiyim’

ESKİ MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç, resepsiyonun en renkli ismi sayılabilirdi. Egemen Bağış ve eşiyle selamlaşırken “Nasılsınız?” sohbetine “İnadına iyiyim” diyordu.
- İstanbul Valiliği’nden Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’na getirilen Muammer Güler ile hasret giderdik. İstanbul’u özlediği belliydi. Yine izin yapamamıştı, “Kadromuzu oluşturuyoruz” dedi.

‘Evet’ = İstikrar mı

İSTANBUL’dan resepsiyona katılım en düşük seviyede kaldı.
Bunda Başbakan Erdoğan’ın Rize’ye gitmesinin etkili olduğu açık... Eğer programında yer alsaydı; o ‘çekinen’lerin hepsi orada olurdu.
Hürriyetçiler olarak Oktay Ekşi, Sedat Ergin, Tufan Türenç, Metehan Demir, Şükrü Küçükşahin ve bizler konuklar arasındaydık. Cumhuriyetçilerden ise
Orhan Erinç, Cüneyt Arcayürek, Orhan Bursalı ve Utku Çakırözer vardı. Arcayürek, 1950’lerin sonlarından itibaren katıldığı Cumhuriyet ve Zafer bayramları resepsiyonlarının sayısını hatırlamıyor. Unutmayalım; Ankaralı meslektaşlarımız Mustafa Balbay, Tuncay Özkan’a selam yolladılar bol bol. İstanbul’dan gelen gazeteciler arasında Leyla Umar, Okay Gönensin, Taha Akyol, İsmail Küçükkaya, Oray Eğin ve Hadi Özışık bulunuyordu.
Gazete patronu var mıydı? Sadece Yeni Şafak’ın sahibi Nuri Albayrak dendi. Ethem Sancak, Star’ın sahiplerinden ama işadamlığı daha önde... Asker-sivil çok sayıda dostu var; bu kez pek fıkra anlatmadı Sancak.
Referandum üzerine “Sonucu Karadeniz Bölgesi ve özellikle de kadınlar belirleyecek...” görüşü doğru mudur?
Bu arada Erol Evgin, Nâzım’ın ‘Kadınlarımız’ şiirini okuyor:
“Mustafa Kemal’i gördüm düşümde...”
DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Ufuk Söylemez ile gelmişti. “Süleyman Soylu’yu üzerimize salıyorlar. İhraç etmemiz ne kadar doğru imiş!” diye yakınıyordu Söylemez...
‘İKTİDAR BASINI’
Cindoruk, referandumda DP’nin ‘Hayır’ oylarındaki payını % 4-5 olarak düşündüklerini söyledi. 1.5 milyon afiş bastırmışlar. Çok çalıştıklarını ama AKP ve CHP’nin dışında görüşlere özellikle ‘iktidar basını’nda yer verilmediğini söylüyor. DSP’yi Genel Başkan Masum Türker ve Denizli Milletvekili Dr. Hasan Erçebeli temsil ediyordu. Pazar günü Trakya mitingine hazırlanıyorlarmış.
CHP’den ise kimsenin gelmemesi herkesin dikkatini çekti. PM üyesi Nuray Yıldız, bireysel olarak davetliyim, parti davetlisi değilim” dedi. Hikmet Çetin ise, bakanlar Ahmet Davutoğlu, Egemen Bağış’la sohbet ediyordu.
Ecevit hükümetinin Adalet Bakanı Prof. Hikmet Sami Türk, Bilkent Üniversitesi’nden ayrıldıktan sonra anılarını yazmaya başlamış. Eşi Fatoş Hanım’la birlikte Evgin’in konserini elinde Türk bayrağı sallayarak ve tempo tutarak izliyordu. Türk gibi, Cumhuriyet’in yetiştirdiği ve onun kıymetini bilenler çoktu davette. Muharip gazilerin yerleri ise başka...
Resepsiyonun en göze çarpan gazetecisi, hürriyet.com.tr’nin Ankara Temsilcisi Zeynep Gürcanlı’ydı. Adeta canlı yayın yaptı; biz blackberry’imizden okuduk.

Yazarın Tüm Yazıları