Çocuğunuzu okul servisine verirken dikkat edin

Yeni öğretim yılı başlamışken, bu vesile ile önemli bir konuya dikkat çekeyim.

Haberin Devamı

Aslını isterseniz, geçtiğimiz günlerde bir okuyucudan aldığım elektronik posta olmasa, bahsedeceğim konu aklıma bile gelmeyecekti.
Önce, okuyucumun yazdıklarını özetleyerek, paylaşayım: “Okullar yaz tatiline girmeden iki hafta önce oğlumu taşıyan okul servisi, akşam eve geliş yolunda bir otomobile çarptı. Küçük bir kaza ama çarpma anında oğlum kafasını vurmuş. Apar topar hastaneye götürmüşler. Neyse ki, küçük bir sıyrıkla kazayı atlattık. Başlarda olayı fazla sorgulamadık ama sonradan anladık ki, minibüsün trafik sigortası yokmuş. Servis şoförü rica ederek, konuyu hem okul yönetimine hem de emniyete taşımamamızı istedi. Kaza büyük olmadığı için biz de ricasını kırmadık. Çarptığı araçla da aralarında anlaşmışlar. Sonradan doğru yapmadığımızı anladık. Okullar da zaten tatile girmişti. Biz bu okul servislerine çocuklarımızı emanet ediyoruz. Sizden ricam, bu konuyu gündeme getirmenizdir.”
Öncelikle şunu belirteyim, okul servisleri tüm araçlar gibi trafik sigortasını yaptırmak zorundalar. Sigortası olmayan, bir gün bile sigortası gecikmiş servis araçları, hiçbir şart altında taşıma yapamazlar. Bu olması gereken...

YÜZDE 20’Sİ SİGORTA YAPTIRMIYOR

Küçük bir araştırma yaptım. Türkiye’de okul servisi olarak kullanılan araçların sayısı 90 bine yakın. Çoğu da İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa’da trafiğe çıkıyor.
Sadece okul servislerine yönelik olarak net bir veri yok. Ancak... Trafikteki toplam minibüs sayısı 398 bin adedin biraz üzerinde... Bunların hepsinin de trafik sigortası yaptırması zorunlu. Ancak, 321 bin adede yakınının sigortası bulunuyor. Yani, 77 bin minibüs sigortası olmadan trafikte dolaşıyor. Ciddi bir rakam... Minibüslerin yüzde 20’sinin sigortası olmadığı anlaşılıyor. Tabi, bunların ne kadarı okul servisidir, kesin bir veri yok. Ancak, her 5 minibüsten 1’i sigortasız olduğuna göre, varın gerisini siz düşünün.
Bu işin bir boyutu, gelelim öbür boyutuna... Okuyucumuzun başından geçen olaydan yola çıkarsak... Normalde okul servisi kaza yaptığında ve trafik poliçesi de yoksa; polis, çağrılması gerekiyor. Servis şoförünü geçtim... Bu durumda çarptığı aracın sürücüsünün polise haber vermesi gerekiyor... O da vermemiş... Bir şekilde aralarında anlaşmışlar.
Çünkü... Servis şoförü çok iyi biliyor ki... Kazada kusurlu olup, bir de üstüne üstlük trafik poliçesi olmadığından; hem yüklü bir ceza yiyecek hem daha da önemlisi, bundan sonra astronomik fiyatlara trafik sigortası yaptırmak zorunda kalacak. Hoş, bırakın trafik sigortasının olup olmadığını... Son birkaç yıldır servis şoförleri ufacık bir kaza bile yapsalar, trafik sigortasına ciddi rakamlar ödüyorlar. Çünkü, sürekli trafikteler ve sürekli de bir yerden bir yere yetişmek zorundalar. Daha da önemlisi dikkatsiz araç kullandıklarından sigorta şirketleri tarafından primleri yüksek tutuluyor.

TRAFİK SİGORTASINI MUTLAKA SORUN

İşte bundan dolayı yeni eğitim döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi servis ücretlerine uygulanacak zammı yüzde 4 olarak belirlemesine rağmen; servisçiler, trafik sigortası primlerinin yüksekliğini bahane ederek, yüzde 10 zam uygulayacaklarını açıkladı. Onlar da biliyorlar ki... İlla kaza yapacaklar ve trafik sigortasına ciddi paralar ödeyecekler.
Peki, ne yapmak lazım? Bizim çocuklar henüz okul çağına gelmedi. Ama okula başlayacak olsalardı... Servise de verecek olsaydım... Şoföre, ilk olarak gerekli belgelerle birlikte trafik sigortası olup olmadığını mutlaka sorar; hatta, göstermesini isterdim. Hele ki... Servis şoförlerinin; çocukları, evden-okula, okuldan-eve yetiştirme telaşıyla akla ziyan hareketler yaparak, araç kullandıkları düşünülecek olursa... Benden söylemesi.

Yazarın Tüm Yazıları