Çiller'in Susurluk'ta sahiplendiği miras

Sedat ERGİN
Haberin Devamı

DYP Lideri Tansu Çiller'in önceki gün Sakarya'da yaptığı ‘‘Susurluk'a sahip çıkıyoruz’’ şeklindeki açıklamayı değerlendirebilmek için yeniden Susurluk'a dönmemiz gerekiyor.

Daha doğrusu, 3 Kasım 1996 tarihinde Susurluk'ta meydana gelen kazada kamyonla çarpışan Mercedes otomobilin içindeki görüntüye...

Susurluk'u sahiplendiğine göre, Çiller, otomobilin içindeki görüntüyü de üstlenmiş oluyor.

Bu durumda otomobilin arka koltuğunda oturan Mehmet Özbay sahte kimlikli Abdullah Çatlı'yı da sahiplendiği sonucu çıkıyor.

Sahiplenilen kişi kim?

Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından geçen yıl hazırlanan bir bilgi notunda, 11 Temmuz 1978 tarihinde Doçent Bedrettin Cömert'in öldürülmesi olayıyla ilgili olarak Çatlı hakkında gıyabi tevkif kararı bulunduğu belirtiliyor.

Notta, daha sonra Çatlı'nın 9 Ekim 1978 tarihinde Ankara Balgat Semti'nde ‘‘7 kişinin öldürülmesi olayında bulunduğunun belirlendiği’’ belirtiliyor. Susurluk kazası meydana geldiğinde, Ankara Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi, Çatlı'yı sanık olarak aramaktaydı.

Çatlı'nın suç dosyası burada bitmiyor. Bu belgeye göre, Çatlı, gazeteci Abdi İpekçi'nin katili Mehmet Ali Ağca'ya da sahte pasaport temin etmiş.

Çatlı, 1980 yılında yurtdışına kaçtıktan sonra Fransa'da 24 Ekim 1984 tarihinde uyuşturucu suçundan tutuklanmış ve beş yıl hapis cezasına çarptırılmış.

Ardından 25 Kasım 1988 tarihinde Fransa'dan İsviçre'ye iade edildikten sonra yine uyuşturucu suçundan Zürih'teki bir hapishaneye konmuş. Çatlı, 20 Mart 1990 tarihinde buradan firar etmiş.

Özetle, Çiller'in sahiplendiği Abdullah Çatlı devletin resmi kayıtlarına göre Türk polisi tarafından birden çok cinayet suçundan aranmakta olan, Avrupa'da uyuşturucu suçundan hapis yatmış ve cezaevinden kaçtığı için Interpol tarafından aranan bir kanun kaçağı...

Çiller, yalnızca Çatlı'yı değil, otomobilin ön koltuğunda oturan iki kişiyi de sahipleniyor: DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak ve dört yıldızlı Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ...

Emniyet Müdürü'nün görevi, kanun kaçağı durumundaki Çatlı'yı yakalamaktı. Ama Çatlı'yı yakalayıp adalete teslim etmek yerine, kendisiyle birlikte tatil geçirmeyi tercih etmişti.

Dolayısıyla sahiplenilen tablo, cinayet zanlısı bir kanun kaçağı, onunla işbirliği yapan polis ve bu ikiliyi himayesine alan siyasetçinin oluşturduğu üçgendir.

Tabii, Çiller'in otomobilde bulunan susturucuların varlığını da sahiplendiği öne sürülebilir. Susturucular, bilindiği gibi, savunma değil, suikast amaçlı silahlardır.

DYP Lideri'nin dün bu açıklamayı geri alarak, ‘‘Ben, Susurluk'a değil, devlete sahip çıkıyorum’’ demesi, ‘‘Susurluk'u sahipleniyorum’’ sözlerinin ağzından çıktığı gerçeğini değiştirmiyor.

Çiller'in samimi kanaatini yansıtan, herhalde ilk açıklaması olmalıdır.

DYP Lideri, dün ‘‘Susurluk'ta hukuka siyaseti karıştırmayalım’’ diye eklemiş.

Sanki, Susurluk'u sahiplenerek siyasete alet eden kendisi değilmiş gibi...

Yazarın Tüm Yazıları