Cide’de aydın kafalar neler anlatıyorlar

ÜLKEMİZDE kaç sanat festivali var? Bir elin beş parmağı kadar bile değil. Cide’de Rıfat Ilgaz Sarıyazma Kültür ve Sanat Festivali... Ören’de (Milas) Melih Cevdet Anday Şiir Günleri ve Kültür Şenliği...

Haberin Devamı

Burhaniye-Ören Turizm Kültür ve Sanat Festivali (her yıl yörede yaşamış/oturmuş bir sanatçı adına yapılıyor; bu yılki Reha Yurdakul’du). Datça’da Can Yücel adına düzenlenen şiir ve kültür etkinlikleri ise ne yazık ki, yerel sorunlar nedeniyle iki yıldır yapılamıyor. (Bu yıl yapılıp yapılmayacağı da henüz belli değil.) Mersin Belediyesi, sinemacı Atıf Yılmaz’a sahip çıkarak, 1. ölüm yıldönümü nedeniyle 5 Mayıs’ta bir anma toplantısı düzenledi; bunun ’Atıf Yılmaz Akdeniz Kadın Filmleri Festivali’ ile sürdürülmesi amaçlanıyor.) Bu kısırlık sanat ve sanatçılara karşı ne kadar duyarsız olduğumuzun bir göstergesi sayılmalıdır.

Cide’de hafta sonu yapılan etkinliği izlemiş gazeteci Sait Temur fotograflar getirdi. Ilgaz’ın oğlu Aydın Ilgaz ile belediye, Ilgaz’ın adına eski evini onararak Kültür Merkezi haline getirmişler. Başbakan Erdoğan, festivali bir telgrafla kutlarken, Kültür ve Turizm Bakanı’ndan bir mesaj gelmemiş. Cideliler gelen konuklara yüreklerini açmışlar, onlara yörenin yemeklerini sunmuşlar. Söyleşiler, fotoğraf sergileri, paneller ve konserler.... Rıfat Ilgaz’ı hiç unutmamışlar Cideliler; çocuklarına ’Hababam Sınıfı’ tişörtleri giydirmişler. Hemen tüm evlerin balkonlarına Türk bayrağı ile ’sarı yazma’ asılıymış... Cide’nin simgesi ’sarı yazma’; aynı zamanda Rıfat Ilgaz’ın kendi yaşamını anlattığı kitabının ismi... Cide’de ’aydınlık kafa’ların, Ilgaz’a övgü dolu sözleri çok şeyler anlatıyor:

RIFAT ILGAZ KİTAPLARI

Rıfat Ilgaz’ın oğlu, Çınar Yayınları sahibi Aydın Ilgaz: "Önümüzdeki yıl neden festival içinde Karadeniz filmleri etkinlikleri konulmasın... Kütüphanemize kitap bağışı bekliyoruz."

Kastamonu Valisi Nurullah Çakır: "Neden bu öğrencilerden yüzlerce Rıfat Ilgaz çıkmasın? Milli Eğitim Müdürüm ve Kaymakamım burada, not alsınlar, Rıfat Ilgaz kitaplarını okuma kampanyaları düzenleyelim ve ödüller verelim. Böylece aydınlığı çoğaltabiliriz."

Kastamonu Üniversitesi Rektör Prof. Bahri Gökçebay: "Ülkemiz ne çektiyse okumamaktan çekiyor. Rıfat Hoca’nın kütüphanesinde öğrenciler okuyup aydınlanacaklar."

Cide Kaymakamı Mustafa Ayhan: "Cide Rıfat Ilgaz’ın yaşadığı yer değil, yaşatıldığı yer olacaktır."

Belediye Başkanı Necdet Demir: "Rıfat Hocam’ın mezarını Cide’ye getirelim. Burada daha rahat yatar. Ve ona anıt mezar yapalım... Ailesi yer beğensin her şeyi yapmaya hazırım."

Babaeski’nin bir köyünde oturan Osman Durmaz adlı bir üretici ve eski kooperatifçi Rıfat Ilgaz hayranı olarak kendi olanaklarıyla gelmiş Cide’ye; hiçbir etkinliği de kaçırmamış. Herkesi hayran bıraktı konuşmalarıyla: "Beni 12 Mart adam etti. Ilgaz’ın ’Çalış Osman Çiftlik Senin’ kitabını herkes okusaydı, ülke bu halde olmazdı... Dostoyevski’nin ’Suç ve Ceza’ kitabını okumayana ben adam demem..."

GÜNÜN SÖZÜ

"Yapılan iş ne kadar parlak olursa olsun, yüksek bir amacın sonucu değilse, büyük sayılmamalıdır."

(La Rochefoucauld)

YÖK ve husumet

İSTANBUL Üniversitesi’nden bir öğretim üyesi, YÖK’ün rektör seçmelerini eleştiriyor: YÖK’ün rektör adaylarını 3’e indirdiği eleme oldukça kaygı vericidir. Gazi Üniversitesi’nde en yüksek oyu alan şimdiki rektörün üstü çiziliyor ve Cumhurbaşkanlığına gönderilen listeye konulmuyor. Eğer bu rektör hakkında bir usulsüzlük iddiası varsa YÖK bu konuda şu an işlem yapmayarak görevini ihmal etmektedir. Eğer rektörün bir usulsüzlüğü yoksa ve ismi listeden çıkarılıyorsa başka bir neden aramak gerekiyor. YÖK’ün bu kararı bir idari işlemdir. Kamu Hukuku’ndan bilmekteyiz ki, idari işlemler nesnel olmalı ve anayasal eşitlik haklarını ihlal etmemelidir. Bu takdir yetkisinin kullanılmasında bile böyledir. Aksi durumda idari işlem sakatlanır ve hukuken yürütmesinin durdurularak iptali gerekir. Çünkü ortada nesnel olmayan ve amaç unsuru sakat bir işlem var demektir; bu bilinen adıyla bu ’husumet’tir. Galiba YÖK, bu kritik dönemde üniversitelerde topyekûn bir savaş vermek yerine, yavaş yavaş etkili olmaya çalışıyor ve değişimi de bu perpektiften planlı biçimde yürütüyor. Bu planın, laik cumhuriyete gönül vermiş kişi ve yöneticilere karşı olduğu izlenimi uyanmıyor değil.

İstanbul’da olimpiyat düzenlenebilir miydi

"ATLETİZM hobiden ileri geçerek yaşam tarzımın temeli oldu. Atletizm bana yılmamayı, azimli ve sabırlı olmayı, insanları sevmeyi, rakiplerime hürmet duymayı öğretti" diyen Cüneyt E. Koryürek dostumuzu geçen ocak ayında bir trafik kazasında kaybetmiştik. İstanbul’da olimpiyatların yapılması konusunda projeleri vardı; böyle bir etkinliği yaşamında mutlaka görmek istiyordu. İstanbul’un olimpiyat için düşünülen arazilerin konut alanına dönüştürülmesine tepkiliydi. Ancak kent yöneticileri kendisini bir kez bile dinlemediler. Ama dostlarının girişimiyle ’Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık’ bir çalışma yaptı ve ’Atletizme Adanmış Bir Hayat; Cüneyt E. Koryürek Türkiye’nin Olimpiyad Serüveni’ adıyla bir sergi hazırladı. Galatasaray’daki Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi’ndeki sergi yarın 18.00’de açılıyor. 18 Ağustos’a kadar açık kalacak sergiden spor camiası çok şey öğrenebilir.

Biliyor musunuz

MÜDAFAA-İ Hukuk Vakfı Başkanı, emekli vali ve eski milletvekili Mahmut Yılbaş’ın yazdığı ’Durum’ adlı kitabında, ’Küresel güçler ve yerli işbirlikçilerin istiklal ve bağımsızlığımızı, cumhuriyetin kazanımlarını, Atatürk ilkelerini yok etmek için birlikte yürüttükleri çalışmaları; küresel aktörlerin (AB ve ABD) ulus devletleri yok ederken, nasıl kendi çıkarlarını ön planda tuttuklarını; siyasi+sivil ve askeri kurumların süreçten nasıl etkilendiklerini ve etkisizleştirildiklerini’ örnekleriyle anlattığını... (Müdafaa-i Hukuk Vakfı; Kızılay; 0312-432 24 34; www.mudafaai-hukuk.com.tr... BATI Trakya’nın Türk önderlerinden ve eski milletvekili Ahmet Sadık’ın Gümülcine’de bir trafik kazasında ölümünün 13. yıldönümü dolayısıyla bugünkü anma toplantısına ve mevlide katılmak üzere AKP, MHP, DSP ve CHP’den bazı vekillerin Gümülcine’ye gideceklerini...

Haberin Devamı

Mesaj Panosu

Haberin Devamı

TARİH öğretmenlerinden: 21 Ağustos’taki öğretmen atamasında 18 bin öğretmen atanacaktır. Bu 18 bin öğretmenden branşımıza 74 kadro gibi kaygı verici, adil olmayan, dalga geçen bir rakam sunulmuştur. Halbulki 18 bin olan bu atamada reel olarak ’Tarih’ branşına 600 ve üstü rakam verilmesi gerekiyordu. Tarih olmaya yüz tutulan tarih öğretmenlerine karşı sergilenen bu atama komik değil mi?

Yazarın Tüm Yazıları