Çankaya'da üçlü toplantılar

Bu hafta başında Çankaya Köşkü'nde gerçekleşen bir toplantı üzerinde fazla durulmadı. Oysa bu toplantı, Türkiye'de devletin yeniden yapılanması konusunda ipucu verecek özelliğe sahipti.Köşk'te yapılan toplantının üç tarafı vardı.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Mesut Yılmaz ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı.KENDİNİZİ ALIŞTIRINBu tür üçlü toplantılar zaman zaman yapıldı.Ancak Cumhurbaşkanı Demirel'in Isparta gezisinde, bu toplantıyı kendisine soran Ankara Temsilcimiz Sedat Ergin'e verdiği cevap son derece ilginçti.Demirel, cevabında aynen şu cümleyi kullanıyor:‘‘Bunda şaşılacak bir şey yok. Önümüzdeki dönemde bu tür toplantıları göreceksiniz.''Bu cevap ne anlama geliyor?Ben, ‘‘devletin tepesinde böyle üçlü toplantıların devam edeceği'' şeklinde yorumluyorum.Anayasal olarak böyle bir kurum yok. Demek ki informel bir kurum oluşuyor. Bu üçlünün tepesinde, Meclis'in seçtiği Cumhurbaşkanı var.Onun yanında Başbakan ve Genelkurmay Başkanı.İki seçilmiş, bir atanmıştan oluşuyor.Yani Milli Güvenlik Kurulu dışında yeni bir oluşum ortaya çıkıyor. Demirel, Refahyol krizinin çözümünde çok önemli bir rol yüklendi. Eminim, oynadığı rolün önemi önümüzdeki dönemlerde çok daha iyi anlaşılacak.BUNA İHTİYAÇ VARBurada önemli olan, ülkenin böyle bir rolü oynayacak kişiye duyduğu ihtiyacın ortaya çıkmasıdır.Tabii bu dönemde Çankaya Köşkü'nde Demirel gibi tecrübeli bir siyasetçinin bulunması Türkiye için büyük şans oldu.Meclis'in, rejimi sarsıntıya uğratmadan yeni bir hükümet modelini ortaya çıkarmasında, onun askerlerle siviller arasında bir nevi amörtisör rolü oynamasının etkisi büyüktü.O zaman şöyle düşünmek yararlı olacaktır.Madem Çankaya'da böyle özelliklere sahip tecrübeli bir devlet adamı oturuyor, onun bu rolünün devamını sağlayacak bir mekanizma oluşturmak yararlı olur.Böyle bir mekanizma, Meclis'in çıkardığı başbakanın yetkilerine müdahale olarak yorumlanabilir mi?Tabii isteyen yorumlayabilir. Ama ülkenin istikrar içinde yönetilmesini isteyenler bunun tam aksini düşünürler.Ancak bu tür toplantılar, Yılmaz'ın başbakanlığında kurulan Anayol hükümeti zamanında da yapılıyordu. Aldığım bilgiye göre bu toplantıların açık gündemi var. Yani ülkeyi ilgilendiren herhangi bir konu gündeme gelebiliyor.Türkiye son üç yıldır, devletin kurumları arasındaki uyumun radikal şekilde bozulmasının yarattığı derin bir krizi yaşıyor.Ülkenin kolayca çözülebilecek birçok sorunu, kurumların başındaki insanlar arasında oluşan buzdan dağlara çarpıp duruyor.ISPARTA'DAKİ TABLOŞimdi devletin bu kurumları arasındaki uyumu herkese gösterecek bu tür toplantıların önemi iyice ortaya çıkıyor.Cumhurbaşkanı Demirel ile Başbakan Yılmaz'ın Isparta Havaalanı açılışında sergiledikleri tablo bana çok umut verdi.Başbakan Yılmaz'a gelince...1983 yılından beri aktif siyaset içinde. Çeşitli bakanlıklarda ve başbakanlık koltuklarında oturdu. İtiraf edeyim, onu ilk defa bu kadar olgun ve yapıcı bir rol içinde görüyorum.Karşımızda hiçbir kompleksi bulunmayan, ortakları ile ve devletin önemli kurumları ile uyum içinde çalışan bir devlet adamı var.Başbakanlık rolünü, aşırı müdahalecilikten çok, koordinatörlük temeli üzerine oturtmuş.Bakanlar Kurulu'nun ağırlıklı üyelerine yetkiler vererek, onları ön plana çıkaran bir politika izliyor.Ve şimdilik bu görüntüden rahatsızlık duyduğuna dair hiçbir işaret vermiyor.KOORDİNATÖR BAŞBAKANUmarım, bu siyasi kişilik kalıcıdır ve Çiller'in aşırı müdahaleci politikasından sonra yeni bir devlet yönetimi anlayışı yerleşir.Demirel koordinatör bir başbakandı. Keza Özal da...Kimse onların dönemlerinin başarılı olmadığını söyleyemez. Ortada böyle iyi bir örnek varsa, başarısız ve ülkeye pahalıya mal olan örneklerde ısrar etmenin anlamı da yok.
Yazarın Tüm Yazıları