Çağan Irmak’a haksızlık ediyorlar

Biz nefeslerimizi tutmuş bir şekilde Çağan Irmak’ın son filmi "Ulak"ı bekleyelim, yönetmenin ilk uzun metraj denemesi olan "Bana Şans Dile" bu hafta vizyona giriyor. Şimdi, "Hangi dağda kurt öldü?" diye sormak lazım. Filmin yapım yılı 1999. Üzerinden tam 8 yıl geçmiş.

Çağan’ın bu filmi hiç beğenmediğini biliyorum. Tamamlamadan bıraktığını defalarca duydum kendisinden. Filmi zamanında yapımcılar da çok tutmamış. Aksi olsa çoktan vizyona sokarlardı zaten.

Peki "Bana Şans Dile"nin şansı nasıl oluyor da yıllar sonra birden açılıveriyor?

Cevabı siz de biliyorsunuz aslında.

Buradaki amaç Çağan Irmak’ın şu anki popülaritesinden, isminden yararlanmak, üzerinden para kazanmak. Bir filme "Babam ve Oğlum’un yönetmeninden" dediğinizde izleyici için akan sular duruyor ne de olsa.

Ticari açıdan bakıldığında doğru bir hareket belki. Ama hem Çağan’ı hem de onu sevenlerin içini acıttığı, Çağan’ın birkaç ay sonra vizyona girecek olan filmine sekte vurma ihtimalinin olduğu da ortada. Ben yaşananlara kulak asmadan "Ulak"ı beklemeye devam ediyorum. Ve yönetmeninin gönlü olmadan vizyona giren Bana Şans Dile’nin Ulak’a zarar vermemesini diliyorum.

Yerin altında yaşamak istiyorum

Geçtiğimiz hafta Digiturk ve History Channel’ın ev sahipliği yaptığı uluslararası bir organizasyon için İtalya’daydım. Amerikalı’sı, İngiliz’i, Alman’ı, Japon’u, 50 kadar gazeteci dört gün boyunca hem tarihe hem de pizzaya doyduk. İtalya’nın altını üstüne getirdik. Lafın gelişi değil. Gerçekten de yeraltına indik ve yerin altında gördüklerimiz, öğrendiklerimizle çıktık yeryüzüne.

Leziz belgesellerin kanalı History Channel, müthiş bir işe başlamış. Dünyanın dört bir yanındaki yeraltı şehirlerini bölümler halinde ekranlara getirmeye hazırlanıyor. New York, Napoli, Berlin, Paris, İstanbul, Kapadokya’da yerin altında kalmış şehirlerde çekimler yapılmış. Ve ortaya çarpıcı bir iş çıkmış. İtalya bölümünün yayınlandığı bu gezide aldığım notları sizlerle ayrıca paylaşacağım. Şimdi biraz Türkiye’de yapılan çekimlerde yaşananlardan söz edeyim. "Arena" programının editörü olarak hatırlayacağınız Haluk Şahin’in gelini Sarah Wetherbee projeyi hayata geçiren 34p adlı şirketin ortaklarından. O anlattı.

"Yeraltı Şehirleri" belgeseli için Türkiye’ye gelmiş ve Turizm Bakanlığı’ndan kendilerine yol göstermesini istemiş. Kimseden çıt yok tabii. Çaresiz, kendi çabalarıyla bir rehber bularak işe başlamış. Neyse, çekimler sona ermiş. Ekibin gideceği gün bir telefon. Arayan Fatih Belediyesi. Time Out ve Tempo’da çıkan yazıları okuyup olaydan haberdar olmuş ve yardım etmek istemişler. Çekimler bittiği için bir yardımları olamamış tabii, ama History Channel ekibinin ülkeden iyi niyetlerle ayrılmasına yardımcı oldukları ortada.

Ve son bir not: Sarah, belgeselin en etkileyici bölümünün İstanbul’da çekilen olduğunu söyledi. Çünkü her gelen imparator bir öncekinden daha iyisini yapmak istemiş ve ortaya hem yeraltı hem de yerüstü zenginlikleriyle göz kamaştıran bu şehir çıkmış.

Berk Hakman’a dikkat

Berk Hakman’la ilk kez bundan 7-8 ay önce Cansel Elçin’in evinde karşılaşmıştım. O gece herkesin gözü iki yakışıklıda, Cansel ve Berk’in üzerindeydi. Cansel’in, "Ömür bak, dikkat et, Berk’in adını ileride çok duyacaksın" dediğini çok iyi hatırlıyorum.

O zamanlar, sadece yakışıklı olmak yetmez, oyunculuğuna da bakmak lazım diye düşünmüştüm. Berk’in oyunculuğunu görmüş biri olarak şimdi aynı şeyi ben size söylüyorum; dikkat edin, çok yakında herkes, hem yakışıklı hem de yetenekli bir oyuncudan, Berk Hakman’dan söz ediyor olacak.

Kendisi 19 Ekim’de başlayacak olan Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde iki filmle birden yarışıyor; Janjan ve Saklı Yüzler.

Her iki filmdeki performansı da etkileyici.
Yazarın Tüm Yazıları