Bush’tan kurtulmaya yemin eden adam

Michael Moore, iki saatlik Fahrenheit 9/11 filminde, George W. Bush’un iktidara geldiği Kasım 2000’den bu yana yaşananları anlatıyor. Hedefi, kasımdaki başkanlık seçimlerinden önce filmini Amerikalılara seyrettirmek.

Amerikalı yönetmen Michael Moore’u elbet tanıyorsunuz.

‘Benim Cici Silahım’ filmiyle ve geçen yıl Oscar töreni sırasında Bush yönetimine saldırmasıyla az söz ettirmedi kendisinden.

Şimdi de Cannes Film Festivali’nin en konuşulan ismi olmayı başarmış durumda.

Son dönemlerde çeşitli nedenlerden ötürü Amerikalılardan pek hazzetmeyen Fransızlar da Michael Moore’a kucak açmak için fırsatı kaçırmamışlar.

Yönetmenin Cannes’da yarışan son filmi Fahrenheit 9/11 Fransız gazetelerinin baş köşelerinde.

Ortak bir Bush aleyhtarlığı Moore ile Fransızları sıkı sıkıya kenetlemiş.

Moore, iki saat süren Fahrenheit 9/11 filminin sadece üçte birini çekmiş. Gerisini, Bush’un iktidara geldiği Kasım 2000’den 2004 yılına kadar televizyonlarda gösterilen karelerden toparlamış.

Bir nevi belgesel yani.

Ray Bradbury’nin Fahrenheit 451 romanından esinlenmiş olan Michael Moore’un amacı totalitarizme doğru kaymakta olan bir topluma ayna tutmak.

FOX’TAKİ KAYINBİRADER

Film 7 Kasım 2000 gecesi, başkanlık yarışının demokrat adayı Al Gore’un oyuncu Ben Affleck ve şarkıcı Stevie Wonder ile zaferini kutlarken başlıyor. Florida’dan gelen demokrat oyları zaferi perçinlemek üzere. Derken Fox televizyonu, Florida’da Cumhuriyetçi oyların daha fazla olduğunu duyuruyor.

Yönetmen Michael Moore araya giriyor: ‘Fox televizyonunda istihbarat bölümünün başındaki adamın George Bush’un kayınbiraderi olduğunu biliyor musunuz?’

Moore’un filmde açıkladığı ilginç ilişkiler sadece bunlar değil.

Bush klanının ve Teksaslı petrol sanayicilerinin aralarında Bin Ladin Ailesi’nin de olduğu zengin Suudilerle ilişkilerini de ortalığa saçıyor.

Bir yanda araştırmacı gazetecilik de yapıyor anlayacağınız.

11 Eylül günü.

İkiz Kulelere saldırının gerçekleştirildiği sırada Başkan Bush, Florida’da bir ilkokulda okuma dersinde. Yardımcısı içeriye girip kulağına bir şeyler fısıldadığında, kucağında ‘Sevgili Keçim’ diye bir çocuk kitabı var.

‘ABD’ye saldırdılar’ sözlerinden sonra Başkan kucağında kitapla beş dakika öylesine boş gözlerle kalakalıyor.

Moore yine devreye giriyor ve başkanın içsel monoloğunu dinliyorsunuz.

Filmin son karelerinde ise Moore, Kongre’nin önünde kongre üyelerini ‘Siz çocuğunuzu Irak’a gönderir miydiniz’ diye sıkıştırıyor.

SEÇİMLER ÖNCESİ GÖSTERİLMELİ

Fahrenheit 9/11 dediğim gibi Cannes’ın en fazla konuşulan filmlerinden biri olmuş.

Bush yönetimine bayrak açmasının yanı sıra filmi konuşturan bir şey daha var: Filmin yapımcı şirketi Miramax’ın ana şirketi Disney, Fahrenheit 9/11’in ABD’de dağıtımına karşı.

Disney’in CEO’su Michael Eisner, şirketin büyük yatırımlarının olduğu Florida’da vali Jeb Bush’u (Bush’un kardeşi) kızdırmaktan korkmuş.

‘Filmin dağıtımı kasım ayından sonra yapılsın’ talebinde bulunmuş.

Oysa Moore’un amacı, filmin kasım seçimlerinden önce gösterilmesi.

‘Amerikalılar kendilerine yalan söylenmesini hiç sevmezler. Filmimi görünce şoke olacaklar, gerçeği görecekler’ iddiasında.

Moore, dağıtım için pürüzler giderilmediği takdirde, gerekirse ülkesini baştan başa dolaşacak, halka açık parklarda Fahrenheit 9/11’i gösterecek.

Yapar mı yapar...

Bush’u Beyaz Saray’dan kovan adam olmayı kafasına koymuş bir kere.
Yazarın Tüm Yazıları