Bugün ne yemeli?

Bu basit cümle her sabah milyonlarca ev kadınının aklına gelen ilk sorulardan biridir. Bu soruyu “Akşama nasıl bir sofra kurmalı?” diye de sorabilirsiniz. Nedeni şu…

Haberin Devamı

Çoğumuz kahvaltıları ya “geçiştiriyoruz” ya da “rutine bindirmiş!” durumdayız. Yani kimimiz zamansızlık, dikkatsizlik, özensizlik, bazılarımız da bilgisizlikten kahvaltılara gereken önemi vermiyoruz. Ben dahil pek çoğumuz öğle yemeklerini de iş yeri ya da çevredeki fast food dükkânlarında hafif bir şeyler atıştırarak geçiştiriyoruz. (Benim öğle yemeğim klinikte hazırlanan yoğurt, taze yeşil biber, salatalık ve maydanoz karışımından ibaret basit bir mönüdür.)
Geriye kala kala akşam yemeği kalıyor. Ve arada da önemli bazı sorunlar yaşanıyor. Üzülerek görüyoruz ki bazı aileler akşam yemeklerini de “sorun olmaktan (!)” çıkardılar. Ya hazır bir “paket pizza” sipariş ediyor ya da en yakındaki “kebapçı zincirini” arayıp saçma sapan şeyler ısmarlıyor, bu çok önemli öğünü de “kola, gazoz, meyve suyu” ve fast food yemeklerle geçiştirmeye çalışıyorlar. Az sayıda aile ise evde “a la minüt” bir şeylerle durumu idare etmeye bakıyor. Eski usul “çorbası, tencere yemeği, zeytinyağlısı, salatası” ile geleneksel sofralar kuran ve hayatı bu güzel sofralarda paylaşan çok az aile kaldı.
Bu son derece kötü bir gelişme, üzerinde ısrarla durulması gereken bir hata...

Haberin Devamı

İKİ ÖNEMLİ NOKTA VAR!

Yazının başlığındaki sorunun gerçek yanıtı ise yanıtlanması zannettiğimizden daha zor cevaplarla dolu. Çünkü “Ne yemeli?” dediğinizde bunun bir sürü alt başlığı vardır: Ekonomik olması, çabuk hazırlanması, görüntü ve lezzetinin -damak çatlatan olmasa bile–iyi olması ve tabiî ki besleyici olması o yemek için önem verdiğimiz başlıca noktalardır. Son yıllarda ne yiyip içeceğimizi belirlerken kullandığımız “kriterler listesi”ne önemli iki şey daha eklendi: Bir: Yediklerimizin içinde bize zarar verecek bir şey var mı? İki: Yerel mutfağa ağırlık veriyor muyuz?

YEMEKLER Mİ BİZİ YİYOR?

Birinci nokta hızla çok önemli bir sorun haline geliyor. Çünkü ister evde hazırlansın, ister dışarıya sipariş verilsin, o yemekten zarar görmeden faydalanmanın da çok önemli bir nokta olduğunun herkes farkında. Görüntüsü ve lezzeti güzel, çıtırtısı, kokusu mükemmel, hatta baştan çıkarıcı bir yiyecek (örneğin bir pizza) içindeki trans yağlar, fazla tuz, aşırı şeker, hidrojene bitkisel yağlar -margarinler-, antibiyotik, hormon ve zirai ilaç kalıntıları, renklendirici, tatlandırıcı, koku verici kısacası göz ve damak aldatıcı kimyasallar nedeniyle sağlığınız için bir zehir haline de gelebiliyor, siz yemeği yerken, yemek de sizi yiyebiliyor…

Haberin Devamı

Ne yapmalıyız?

“Bugün ne yemeli?” sorusunun ilkine verilecek yanıt bugün her zamankinden daha önemli. Yiyecek seçimlerinizin çok önemli olduğunu unutmayın. Bakkaldan, marketten, pazardan, manavdan nereden alırsanız alın fark etmez, her yiyeceği tek tek araştırıp sorgulayın. Kim üretiyor, nerede, nasıl, hangi şartlarda üretiyor, nasıl saklanıyor, paketleniyor, taşınıyor, üretilirken nasıl bir tohum kullanılıyor, üretim aşamasında içine ne gibi maddeler ekleniyor ya da karıştırılıyor öğrenmeye çalışın.

Her geçen gün eskisinden biraz daha sağlıksız, daha sık hastalanan, daha kilolu -yağlı-, daha alerjik, daha bağışıklığı zayıf, kansere, şekere, hipertansiyona eskisinden daha sık yakalanan dirençsiz, güçsüz insanlar haline gelmemizin arka planında seçtiğimiz yanlış ve zararlı yeni beslenme modelinin (buna “fast food beslenme” veya “endüstriyel beslenme” de diyebilirsiniz) ya da bizim farkına varmadan yöneldiğimiz, bize (yani biyolojimize) yeni moda beslenme trendlerinin belirleyici bir faktör olduğunu lütfen aklınızdan çıkarmayın...

Haberin Devamı

İkinci soruna, yani “geleneksel mutfağa sadık kalmak” konusunu başka bir yazıda anlatacağım. Dahası “ev yemeklerine geri dönmenin” ve “Türk mutfağını yeniden keşfetmenin” niçin vazgeçilmez bir zorunluluk haline geldiğini başka yazılarda tartışacağım.

Yazarın Tüm Yazıları