Bu ülkede muhafazakârlığın geleceği yok

LAİK bir Türkiye’de doğup büyümüşsünüz.

Modern bir hayat tarzınız var.

Haberin Devamı

Eşinizin, kızınızın başı açık.

Akşamları bir-iki kadeh atıyorsunuz.

Geçmişte merkez sağ partilere oy vermişsiniz: Kiminiz ise aileden CHP’li...

Ve içinizde giderek derinleşen şöyle bir duygu var:

- “Türkiye artık geri dönüşü olmayacak şekilde muhafazakârlaştı...”

Bu düşünce sadece güçlü bir duygu olarak kalmıyor...

Derin bir umutsuzluğa, bu umutsuzluk da ağır bir karamsarlığa dönüşüyor.

Şu hüzün içinize işliyor:

Biz artık bu ülkenin öz evladı değiliz...”

Hatta imkânı olan bazılarınız bu ülkeden çekip gitmeyi bile düşünüyor.

Böylesine ağır bir ruh halindesiniz...

* * *

Yakın çevremde böyle düşünenlere kesin bir inançla şunu söylüyorum:

İddia ediyorum, Türkiye’de bu tür muhafazakârlığın geleceği yok...”

Sonra onlara, Amerika Birleşik Devleri’nde yapılan son başkanlık seçiminin haritasını gösteriyorum.

Haritanın ortası kıpkırmızı...

Kenarları ise masmavi...

Kırmızı renkler Cumhuriyetçilerin aldığı oyları gösteriyor.

Maviler ise Obama’nın oyları...

* * *

Haberin Devamı

Bizimki gibi çevresi denizlerle çevrili olan demokratik ülkelerde, ekonomik gelişmeyle birlikte merkezkaç bir gelişme başlar.

Ülkenin orta tarafları boşalırken, insanlar kapağı deniz kenarlarına atarlar.

- Deniz kenarı farklı bir hayat tarzıdır.

- Hayata daha bağlı bir duygu iklimidir.

- Ayrıştıran değil, kaynaştıran bir coğrafyadır.

- Muhafazakâr karakter, içeriden kıyıya geldikçe yumuşar.

* * *

Bunları söylerken sanmayın ki sadece İzmir’i kastediyorum.

Hayır... Alın Muğla’yı, Balıkesir’i, Çanakkale’yi...

Antalya, Adana, Hatay’ı...

Diyeceksiniz ki, ya Karadeniz...

Aynı iddiayı orası için de söyleyeceğim.

Akdeniz ve Ege nasıl Batı’nın etkisindeyse, Karadeniz de Kuzey’indeki dünyanın etki alanına girecektir.

Kıyıların ekonomisi, hayat tarzı, ruh hali, 20’nci yüzyıl muhafazakârlığını kabul etmez, etmeyecek...

Kadınlar uyandı...

Başı açık kadınlar demokratikleşiyor, örtülüler itiraz etmeye başlıyor.

O nedenle yine söylüyorum:

Bu ülkede statükoyu temsil eden bugünkü muhafazakârlığın geleceği yoktur.

Hepimiz bilelim ki bunun adı ‘Beyanat muhafazakârlığı’dır

Haberin Devamı

PEKİ o zaman bugün yaşadıklarımız nedir?

Söyleyeyim, “Beyanat muhafazakârlığıdır...”

* * *

- Onlar diyor ki, Türkiye muhafazakârlaşıyor.

- Ben de soruyorum; kardeşim neye dayanarak söylüyorsun?

Anketlere cevap veren deneklerin beyanatına dayanarak.

* * *

- Onlar diyor ki, camiye giden insan sayısı artıyor...

- Ben soruyorum; neye dayanarak söylüyorsun?

Sadece beyan... ”Ben beş vakit namaz kılarım” diyenlerin oranı.

- Arkasından diyorum ki; arkadaş, bu ülkede camilere kaç kişinin gittiğini bulmak zor mu? Diyanet talimat verir, sayılır.

Ama nedense elimizde camilere kaç kişinin gittiğini gösteren bir istatistik yok.

* * *

- Onlar diyor ki, oruç tutan insanların sayısı arttı?

- Ben de soruyorum; kardeşim bunu neye dayanarak söylüyorsun?

Arkadaşın beyanına... ”Oruç tutuyorum” diyen arkadaşın lafına...

- Diyorlar ki, örtünen kadın sayısı arttı...

- Diyorum ki, nereden biliyorsun?

Öyle diyorlar” diyen anketlere dayanarak...

* * *

Haberin Devamı

Tekrar tekrar söylüyorum:

Türkiye muhafazakârlaşmıyor. Muhafazakârlaşmış gibi yapıyor.

Şunu da iddia ediyorum:

Bu beyanat muhafazakârlığı, AK Parti iktidarının, özellikle de Başbakan Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderlik karizmasıyla ilgili bir şeydir...

Biliniz ki, post-Erdoğan döneminin Türkiye’si çok daha farklı olacaktır...

Otoriterliğin etkisi kalkınca, Türkiye dengelerini bulacaktır.

* * *

Son iddiam da şudur:

Türkiye, Cumhuriyet’in100’üncü yılına çok daha barışık girecektir.

Son 10 yılda otoriter laiklik demokratlaştı.

Buna karşılık demokrat muhafazakârlık otoriterleşti.

Kıyıların demokratik hayat tarzı da, muhafazakârların çoğunlukçuluğunu, çoğulculuğa doğru dönüştürecektir.

Neticede, “Hayat sevince güzel” duygusu, görünmez anayasamızın değiştirilemez maddesi haline gelecektir.

O nedenle, ne zaman birisi bana karamsarlık vermeye kalksa, kendimden son derece emin bir ifadeyle şunu iddia ediyorum:

“Türkiye’de demode muhafazakârlığın geleceği yoktur...”

Yazarın Tüm Yazıları