Paylaş
Bu kez tarzına çok güvenen kızlar değil de, ‘tasarımlarıyla acayip iddialı’ stilistler yarışıyor. Bu Tarz Benim’den pek bir farkı yok. Yalnızca tasarımcılar feci tecrübesiz bebekler oldukları için daha korkunç kıyafetler (ya da bele bağlanan yırtık kumaşlar) izliyoruz. İlk bölümde stilistinin kırptığı şeyleri beğenmeyen 27 yaşındaki Deniz Demirci, ‘Kusurlarını örtmemiz lazım’ lafına çok alındı. Bir de üstüne Hakan Akkaya ‘Evet! Kusurlusun’! Basenlerin geniş! Bu bir kusur! Kalçanı saklaman lazım! Kabul et!’ diye coşunca kızcağızın tüm kompleksleri, kamera karşısında 10 kilo fazla görünmesinin biçimsiz stresi çığ gibi başına yıkıldı. Titreye titreye ‘Ama bana böyle diyemez. Kusurlu diyemez…’ diye sayıklarken kanı çekilmiş gibiydi. Bir anda ‘Ağzımızdan çıkan sözler yüzünden biri intihar edebilir’ diye patlayıverdi. Hakan Akkaya ‘Saçmalama artık daha neler aahahah’ dedi ama 90 dakika boyunca 21 yaşındaki bir kıza berbat/manasız/paçavra/korkunç/anneanne kafası/sen git bankacı ol/kendini ne sanıyorsun/küstah/zevksiz/sorunlu derseniz hayattan epey soğutabilirsiniz.
Kalçan geniş işte, geniş!
Ucundan ünlücük olma hevesiyle bu cadı kazanına kendini hevesle atan kızlar bile artık bu zorbalık oyunundan sıkılmış olmalı. BBG devrinden beri prodüksiyonun özenle planladığı kavgaları izliyoruz. Hala yapım şirketleri kızların yellozluğundan medet umuyor. Önce tüm yarışmacılara gıcık olup sonra jürinin tüm kibiriyle zavallıları bir güzel çitilemesinden ferahlamamız bekleniyor. Ve bu kötülüğümüzü besledikleri için ‘sosyal medyada çok konuşulan’ olmakla gurur duyuyorlar. Ayakta alkışlanacak bir durum gerçekten! ‘Senin tasarımlarını giyeceğime çöp poşeti giyerim!’ diyerek, siyah torbayla podyuma çıkan yarışmacı öyle dahice bir fikir ki, çirkeflik dozu fesat şovların şerbetlilerinin bile ağzını açık bıraktı. Bravo!
Ya da Hakan Akkaya’nın kızların basenleri, bacakları mevzusuna seri katil soğukluğunda girişebilmesi tam bir ‘iyi TV’ anı sayılıyor herhalde. ‘Sen kendini nasıl görüyorsun acaba? Kalçan vücuduna göre geniş işte! Geniş!’
27 yaşında bir kızın ulusal kanalda dünyanın bir çöp poşeti içinde sağlı sollu aşağılanması sonra da ‘Ağlayacak mısın? Yine mi ağlayacaksın? Hadi ağla o zaman’ diye darlanması artık kimseyi rahatsız etmiyor.
Dikiş dikmeyi bilmeyen kızın başına akbabalar gibi çöreklenip ‘Hadi dikiş makinesinin başına otur da görelim. Hadi! Hadi!’ diye dürtüklenmesine çok basitçe ‘akran zorbalığı’ (bullying) deniyor. Ama hepimiz korkunç derecede damarımızı çatlatmışız. Bizim ruhsuzluğumuzdan para yapmaya çalışan süper cin insanlar işte böyle programlarla musluk akarken küpleri doldurmaya bakıyor.
Bir yandan Project Runway olmaya çalışıp azıcık o yanına kafa patlatmış olsalar, bu çatışmaları tuz biber niyetine es geçebileceğiz belki. Ama format da, kurgu da, cast da, jüri de öyle dağınık ki, yarışmacıların kafes dövüşçüleri gibi kapışmasından başka bir şeyden medet ummak mümkün değil. Ama o macera treni de kaçtı artık.
Paylaş