Bu ne stres Cem?

Geçen gün büyükçe bir “Yahşi Batı” afişiyle karşılaştım.

Kafamı bir çevirdim, tam gözümün hizasında Cem Yılmaz’ın silah tutan eli duruyor.
Daha önce hiç dikkatimi çekmemişti, meğer ciddi bir tırnak yeme alışkanlığı vermiş Cem’in...
“Yahşi Batı”nın afişinden bile belli oluyor bu.
Eski fotoğraflarına baktım yeni bir alışkanlık da değil. Belli ki uzun yıllardır tırnaklarını yiyor.
Geçen ay bazı gazetelerde haber de olmuş ben atlamışım. Bu kötü alışkanlığı için tırnak bakım ve tedavi merkezine bile gitmiş Cem...
Bütün tırnaklarını acı tadı olan özel bir jelle kaplamışlar ama belli ki Cem Yılmaz acı seviyor, jelleri de yemiş!
Geçen gün yapılan “Yahşi Batı” partisinden gelen fotoğraflara baktım, bu alışkanlığından hâlâ kurtulabilmiş değil.
Filmleri vizyona girmeden önce ne kadar gergin olduğunu bilirdim de Cem Yılmaz’ın tırnaklarını yiyip bitirecek kadar stresli olduğunu yeni öğrendim...
Yapma Cem, bu kadar stres iyi değil. Başka Cem yok bu ülkede...

Allah uzun ömür versin Banu!

İlk kaynağı Ekşi Sözlük mü Twitter mı çözemedim ama önceki akşam internette Banu Güven’i öldürdüler. Sosyal paylaşım sitelerinde bu tür haberler çok hızlı yayılıyor, yalan yanlış bilgi doğruymuş gibi hızla dolaşıma gidiyor.
Banu Güven haberinde de öyle oldu.
Haberi duyan telefona sarıldı, üzerine bir de Banu’ya ulaşılamayınca iş kontrolden çıktı.
Oysa haber yalandı ve Banu sapasağlam evinde oturuyordu. İnternetin hızlı iletişimi bu tür geyiklere her zaman açık. Allah sana uzun ömür versin Banu...

İki banka reklamı

1- Engin Günaydın’ın oynadığı TEB Kobi danışmanı reklamı
“Kobi Engin oldu zengin” sloganıyla yayınlanan reklamda Engin’in parayı bulunca yaptığı ilk şey iş yerindeki kadın yardımcısını değiştirmek.
İlk sahnede ‘abla’ diye hitap edilen kısa boylu, şişman, orta yaşlı kadın, Engin zengin olunca birden sarışın bir afete dönüşüyor.
Abinin içinde yıllardır yatan “önlüklü hizmetçi fantezisi” zengin olunca ortaya çıkıyor.
“Parayı bulan, kadını da bulur” anlayışını veren, kadını aşağılayan bir anlayış var bu reklamda...
Sevmedim, sevemedim...
2- Beyazıt Öztürk’ün ıssız adadaki Denizbank reklamı
Erdal Özyağcılar ve Beyazıt Öztürk’ün oynadığı Denizbank reklamının ilk çekimleri için Deniz Akkaya’lı, Eda Taşpınar’lı Haydar Dümen’li bir ekip Maldivler’e gitmişti...
Kadroda bir tek ‘Robinson ve Cuma’ kaldı... Maldivler’den stüdyoya mı döndü iş?
Denizbank’ın yeni kampanyaları çıktıkça ıssız adada yeni maceralar izliyoruz.
Erdal Özyağcılar ve Beyazıt 15 günde bir Maldivler’e gitmediğine göre, yılın bütün kampanyaları tek bir Maldivler çekiminde mi yapıldı (ki zor), yoksa stüdyo çekimleriyle mi iş yürüyor...

Teletext’i kapatın

Cep telefonları, internet, televizyon üzerinden haber-bilgi akışı bu kadar yaygınlaşmışken, teletext çok geri bir teknoloji olarak kaldı...
En son ne zaman bir kanalın teletext sayfalarını açıp baktığımı hatırlamıyorum.
Eskisi gibi teletext kullanan kalmadığı gibi, televizyonlar da özensiz davranıyor bu işe...
TRT önceki akşam yapılan Şans Topu çekilişlerini aynı akşam teletext sayfalarına koymuş, ancak iki rakam yanlış.
Arkadaşım diyor ki, “TRT teletext’e baktım, 1+1 tutturmuştum yırtıp attım kuponu. Sabah kalktığımda gazeteden 2+1 tutturduğumu öğrendim.”
Hadi bu düşük ikramiye, TRT’nin teletext’ine inanıp büyük ikramiye kazanan ama kuponu yırtan çıkarsa ne olacak?..
Dedim ya, bu teletext işi geri kalmış, can çekişen bir teknoloji... TRT bu hizmetten önümüzdeki birkaç yıl içinde vazgeçmeli ya da illa yapacağım diyorsa özen göstermeli.
Yazarın Tüm Yazıları