Bu gençler partisiz

Haberin Devamı

 

Hürriyet Pazar muhteşemdi. Saatlerce elimden bırakamadım. Uzman görüşü de vardı, taraftarın istekleri de, sanatçının da, sokaktaki vatandaşın da... Ama asıl mesaj gençlerdendi.
Taksim’de olanları, Türkiye’nin hemen her kentinde sokakta olanları birkaç siyasi partinin organizasyonu olarak görmemek lazım... Ben öyle görmüyorum.
Bu gençler partisiz...
Niye mi?
Cevap verdikleri mesajların satır aralarında zaten var.

***

“Bazı kararlar alınırken bize düşüncemiz sorulmadığı için buradayım.”
“Bizi dinlemelerini ve isteklerimizin ciddiye alınmasını istiyoruz.”
“Barışı desteklemek için gelmeye devam edeceğim.”
“Buradayız çünkü daha iyi bir gelecek istiyoruz.”
“Türkiye’de ilk defa böyle bir gençlik hareketi gerçekleşiyor. Bir parçası olabilmek için buradayım.”
“Şenlik ortamı sürdüğü sürece buradayım.”
“İnsanlar içki içmese de, birilerinin içmesine karşı çıkmamalı. Namaz kılmasa da, kılana saygı duymalı. Eylem yapmıyor olsa bile, başkalarının eylem özgürlüğüne de saygı göstermeli.”
“Bizi anladıklarını söyleyene kadar ve ona göre partilerindeki yönetim stilini değiştirip, bunun için neler yapacaklarını açıklayana kadar buradayım.”
“Biz bu ülkenin geleceği isek, böyle bir gelecekte olmak istemiyoruz.”
“Gördüğümüz en pozitif direniş şekli. Bunun bir parçası olmak istedim.”
“Herhangi bir siyasi partinin maşası değiliz. Zaten burada parti ya da grup bayrağı asılmasına da izin vermiyoruz.”
“Sadece barış için buradayız.”
“Bizi kimse bir araya getirmedi.”
“En yakın arkadaşım tesettürlü ve sekiz yıldır hep yan yanayız. Toplumda ayrım yapılmaması, hak ve özgürlüklerimiz için buradayız. Farklı sıfatlarla anılmak istemiyoruz.”
“Burası koltuk kapmaca mitingi değil...”

***

Haberin Devamı

Ben böyle okuyorum; bu gençlerin partileri yok, hükümeti devirme, muhalefete destek vermek gibi bir niyetleri, yeni bir siyasi oluşumu yaratma istekleri de yok.
“Lidersiz, partisiz bir hareket olur mu” diye sorarsanız; olur derim.
Röportajdaki genç arkadaşın dediği gibi; bu gençler “şenlik havası sürdüğü sürece” meydanlarda olacak.
Bana kalırsa hükümetin de, muhalefetin de bu olayları böyle görmesinde fayda var.

Haberin Devamı


Ertuğrul Günay’ın  twitter takipçisi tavan yaptı

Ertuğrul Günay, bakanlığı döneminde sosyal medyayı kullanmıyordu. Bir hesabı vardı, ama resmi birkaç gezisi ve ziyaretleri dışında görüşlerini paylaşmıyordu.
Dün twitter hesabına baktım; takipçi sayısı 62 bine yaklaşmıştı.
Oysa kısa bir süre öncesine kadar bu sayı 5 binlerdeydi.
Çok eminim, çok daha artacaktır.
Çünkü ben Günay’ın mesajlarını ilk günden bu yana takip ediyorum.
Sadece Gezi Parkı konusunda değil; Türkiye’nin kritik süreçlerinde de hep uzlaştırıcı, makul, en önemlisi de bir siyasetçinin olması gereken tavırda tepkiler verdi.
Örneğin “Taksim’e kışla olmaz” demeden önce de; “Sultanahmet’e de AVM olmaz” diyordu.
Geçen gün attığı mesajı da doğru buluyorum.
Günay; “Bu olaylara bakarken herkes elini vicdanına koysun! Siyasi hesabın, fırsatçılığın zamanı değil; Türkiye’yi ve demokrasiyi korumanın zamanı” demiş.
Ama en etkileyici ve çarpıcı mesajını da şöyle yazmıştı.
“İşin özeti; bir kuru pastayla sorun çözülebilirdi...”

Haberin Devamı


Festivale gidiyorum anne...

Gazetede çalışan biriyle ayaküstü konuşuyorduk.
Oğlu bu hafta üniversite sınavına girecek.
“Senin oğlan Gündoğdu’ya gitmek istiyor mu?” dedim.
“Ders çalışıyor, test çözüyor, ilk fırsatta da Gündoğdu’ya gidiyor. Evden çıkarken ‘Anne ben festivale gidiyorum’ deyip çıkıyor...”
Siyaset yapanların bunu okumaları için dün geçen diyaloğu bugünkü köşeme aldım.
Çünkü...
90 gençliği, Y kuşağı gerçekten olaya böyle bakıyor.
Siyaset yapma gibi bir niyetleri hiç yok.
Başka şeyler söylüyorlar, başka şeyler istiyorlar.

Şunu da biliyorum

Biliyorum; yakında seçim var, seçimler.
Biliyorum; hükümet iktidarda kalmak, muhalefet iktidar olmak istiyor.
Biliyorum; meydanlarda siyaseten söylenenler, bir araya gelindiğinde unutulup geçiyor.
Biliyorum; önce sandıktan çıkan oy dikkate alınıyor.
Biliyorum; herkes tabanını korumaya çalışıyor.
Biliyorum; özeleştiri yapanlar bile bunu söylemekten çekiniyor.
Ama şunu da biliyorum.
Bazen geri adım atmak, bazen el sıkmak, bazen alttan almak, bazen hoşgörülü olmak insanı çok daha yüceltiyor.
Siyasetçiyi de...

Yazarın Tüm Yazıları