Bu akşam Kıbrıs Türk gencini dinleyin

Geçen hafta Kıbrıs Rum gençleri 32.Gün’ün konuğu olmuşlardı. Çok ilginç sözler duymuştuk. Bugün de, yine 32.Gün’de (CNN TÜRK’te 22.05) Kıbrıs Türk gençlerini izleyeceksiniz. Çok şaşıracaksınız. Hiç beklemediğiniz sözler duyacaksınız. Belki de kızacaksınız. Ancak unutmayın ki, bütün söylenenler samimidir.

Bu akşam hiç sevmediğimiz sözler duyacağız.

Belki de kızacağız. Bunları söyleyenleri nankörlükle suçluyacağız.

Ancak unutmayalım ki, bu sözler Kıbrıs’lı gençlerin hiç değilse önemli bir bölümünün samimi hisleridir.

Bu akşamki 32.Gün programından söz ediyorum.

Geçen hafta Güney Kıbrıs, yani Rum bölgesine gitmiş ve Üniversiteli gençlerle konuşmuştuk. Bu programı izleyenlerinizin önemli bir bölümü , beğeni mesajları yollamış ve Kıbrıs’lı Türk gençleri de dinlemek istediğini belirtmişti.

Biz de bunu yaptık.

Yakın Doğu Üniversitesine gittik ve orada sadece Kıbrıslı Türk Üniversitelileri aldık. Türkiye’den gelip tahsilllerini tamamlayanlar dinleyici olarak salona girdiler. Böyle hareket etmemizin nedeni de, Kıbrıs’ta yaşayacak olanlar Kıbrıs’lı gençlerdi. Onlar burada kalacaklar, Türkiye’den gelmiş gençler yurtlarına geri döneceklerdi. Dolayısiyle, Kıbrıs’ın gerçek sahiplerini dinlemeyi tercih etmiştik.

Bu akşam sizde hayret edeceksiniz.

Ben çok şaşırdım.

Biliyordum, ancak Kıbrıs’lı gençlerin bu kadar kızgın, bu kadar tepkili ve küskün olduklarını tahmin etmiyordum.

Bu gençler, Türkiye’nin 30 yıldır uyguladığı bazı politikalara isyan ediyorlar. Türkiye’ye karşı nankörlük etmiyorlar. İçlerinde babaları dedeleri Rumlara karşı savaşmış, şehir vermiş insanlar da var, ancak yine de bugünkü durumdan dolayı tepkililer.
Bu gençler, Kıbrıs’ta yaşamaktan memnun değiller. Geleceklerinden emin değiller ve işler böyle devam ettiği taktirde Kıbrıs’ta kalmayacaklarını da saklamıyorlar.

Gerekirse Rum pasaportu alacaklarını (hatta aldıklarını) da saklamıyorlar.

Karşılaştığım manzara çok kaygı verici.

Bilmem bu gece sizde aynı izlenimi alacak mısınız?

Bu insanlar kötü niyetli değiller. Sadece gençler ve sabırsızlar. Her genç gibi, geleceklerini düşünüyorlar. 1960’lardaki olaylar, Enosis veya Rumların oyunları onların gündeminde değil.

Rumları düşman olarak görmüyorlar.

“Nasıl bir çözüm olsun?”diye sorduğumda da şu yanıtı aldım:

“Nasıl olursa olsun,ancak bir çözüm olsun... Avrupa Birliğine girilmesinden korkmuyorlar... Federasyon ile bir çözüm gelecekse,onu tercih ettiklerini söylüyorlar... Ancak Türkiye’nin garantisinin de hemen kalkmaması gerektiğini sözlerine ekliyorlar...”

Bütün bunlar Türkiye ve KKTC’nin resmi politikalarıyla çelişiyor.

Eğer gençleri dinlemeden bir çözüm aranıyorsa, bence hata ediliyor. Zira öyle bir izlenim edindim ki, çözümsüzlük (Rumlar AB’ye gider ve KKTC dışarda kalırsa) Kuzey Kıbrıs’ın gerçek Kıbrıs vatandaşlarının büyük bölümü tarafından boşaltılması ve Türkiye’den gelip sonradan KKTC vatandaşı olanların çoğunluğa geçmesi gibi bir durum yaratabilir.

Vaziyeti bu kadar tehlikeli gördüm.

Salonda bulunan bir Türkiyeli öğrencinin bir ara söz alıp “ O zaman en iyisi, gelin Türkiye’ye ilhak olun. Denktaş vali, Eroğlu’da belediye başkanı olsun ve bu iş bitsin. Siz de, biz de rahat edelim”deyince, İlhak konusunda Kıbrıs’lı gençlerin tepkileri çok dikkatimi çekti.

Kıbrıs’ın gerçek sahibi olanlar , kimliklerinin kaybolmasından, Türkiye’den gelen emirlerle ve parayla yaşamaktan ne kadar rahatsızlık duyduklarını anlattılar.

Dedim ya, ben şaşırdım.

Biliyordum da, işin bu noktalara geldiğini bilemiyordum.

Sonunda Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a gittim.Gençleri ona dinlettim ve “alarm zilleri mi çalıyor?”diye sordum.

O da rahatsız.

Yarınki yazımda, Denktaş’ın bu durum hakkında ne düşündüğünü yansıtmaya çalışacağım.

DENKTAŞ, KIBRIS GENCİNE YANIT VERDİ

Dün akşamki 32.GÜN programında karşılaştığınız manzara hakkında sizler ne düşünüyorsunuz bilemem.Ben ,birşeyleri yanlış yaptığımızın farkına vardım.C.Başkanı Rauf Denktaş da birşeylerin yanlış gittiğini kabul ediyor.Gençlerle diyalog kurulamadığını,eğitimin yanlışlığına dikkat çekiyor.Alarm zilleri çalıyor.

XXX

Dün geceki 32.GÜN’ü izledikten sonra,eminim bir bölümünüz Kıbrıslı gençlere çok kızmışsınızdır.Ne nankörlüklerini bırakmış,ne de kendilerini bilmezliklerini...Diğer bir bölümünüz de ,bana böyle bir program yaptığı için kızmışsınızdır.Gerçeklerin halı altında saklı kalmasını tercih edenler,”ne gerek vardı kardeşim?”demişlerdir...Ancak bir bölümünüz de,durumun vahametini, birşeylerin yanlış gittiğini görmüş ve önlem alınmasını tartışmaya başlamışsınızdır.

Duyduklarınız Komünist propagandası veya Rum oyunu değil,Kıbrıs’ın geleceğini temsil eden gençlerden bir bölümünün görüşleridir.Farklı düşünenler de vardır mutlaka.Aancak bu kadarı dahi,bizim için alarm zillerinin çalmasını gerektirir.

Dikkat ettinizse,salonda bulunan ve Türkiye’den tahsillerini tamamlamak üzere gelmiş Türkiyeli gençler (özellikle aralarında oturan ve MHP’li olarak bilinen,birçok olayda başı çekmiş olanlar) nasıl tepki gösterdiler.

Kıbrıs’lı arkadaşlarının ne düşündüklerini-hiçbiri söyleneni kabul etmeseler dahi-dinleyip öğrenmek yerine,açıkça üstlerine yürüdüler.
İşte Kıbrıs’lı Türk gençleri en çok rahatsız eden de bu.
Açık konuşalım.


Yazarın Tüm Yazıları