Biz zaten Avrupa'yız

TÜRKİYE'nin önüne Cumhuriyet'in 100. yıldönümünü yani 2023 yılını hedef koyan, iki günlük Forum İstanbul toplantılarıyla ilgili hemen hemen her şey yazıldı, çizildi galiba.

Bir iki şey ilave etmek istiyorum.

İlk gün sabahtan akşama, ikinci gün ise ancak öğleye kadar izleyebildiğim Forum İstanbul'da, Türkiye'nin hem geçmişine, hem geleceğine yolculuklar son derece keyifli.

Çocukluğunun bir bölümünü İstanbul'da geçiren İngiliz asıllı araştırmacı, yazar Andrew Mango, kendi deneyimlerini de aktararak Türkiye'nin nasıl bir değişimden geçtiğini anlatıyor.

Aynı zamanda rehberlik yapan 75'lik Mango, zamanında Anadolu'yu adım adım gezmiş. ‘‘O zaman gezdiğim ve şimdi gördüğüm Anadolu şehirleri arasında dağlar kadar fark var’’ diyor.

Türkiye'nin Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana önemli bir yol katettiğini, ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Mark Parris de vurguluyor: ‘‘21. yüzyılın başında Türkiye hiç kuşku yok ki geçen yüzyıla göre, daha sağlam bir yerde, daha güçlü’’ diyor.

Parris'ten bir gün sonra konuşan Harvard Üniversitesi'nden Profesör Benjamin Friedman da benzer şeyler söylüyor. Amerikan deneyimi gibi bir ‘‘Türkiye deneyimi’’nden söz edildiğini söylüyor.

Sözü buraya getirmek istiyorum: Türkiye'ye dışardan bakınca Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana epey yol aldığımız daha bariz bir şekilde görülüyor.

Yani Forum İstanbul'un yabancı katılımcılarından geleceğimize yönelik iyimser bir elektrik aldığımızı rahatlıkla söyleyebilirim.

Bu bir.

İkinci önemli mesaj: Ne olursa olsun yerimizin AB'nin yanında.

Parris de açıkça söylüyor bunu: ‘‘Dostunuz ABD, aileniz Avrupa Birliği.’’

2023 hedefleri, yani istikrarlı büyüme, hukuksal ve idari altyapının çağdaşlaştırılması, fırsat eşitliği AB vizyonuyla örtüşüyor.

Harvard Üniversitesi'nden Profesör Dani Rodrik, bakın AB vizyonunu küreselleşmeyle nasıl bağdaştırıyor.

‘‘Türkiye globalleşmenin neresinde’’ sorusunu ortaya atarken yanıtını da kendisi veriyor: ‘‘Kanımca yanyana iki tip küreselleşme ortaya çıkacak. Vahşi küreselleşme ve uygarlaşmış küreselleşme. Türkiye uygar bir küreselleşme istiyorsa tek yol AB ile bütünleşmesidir.’’

Forum İstanbul
'un önemli bir bölümünde tartışılan AB ile ilgili, en hoş görüşlerden birini de Öger Holding Yönetim Kurulu Başkanı işadamı Vural Öger'den duyuyorum.

Öger, aynı panelde yer aldığı Fatih Terim'e dönüp ‘‘Maçlarda Avrupa, Avrupa duy sesimizi diye bağırmaya gerek yok. Çünkü zaten biz Avrupa'yız.’’

Ecevit'i kim yanlış yönlendiriyor?

FORUM İstanbul toplantılarının ikinci gününe katılan Başbakan Bülent Ecevit, ekonomideki son durumu özetlerken yabancı sermayeye de değiniyor.

‘‘Yabancı yatırımcının 40 kapı çalmasını engelleyeceğiz’’ diyen Ecevit konuşmasında 9 Ocak'ta çıkarttıkları yasayı özellikle vurguluyor:‘‘Endüstri Bölgeleri Yasası.’’

Ancak, Ecevit'in konuşmasından sonra sohbet ettiğim bazı yetkililer, Başbakanının sadece ‘‘Endüstri Bölgeleri Yasası’’ndan söz etmesinden son derece rahatsız.

‘‘Başbakan yabancı yatırım konusunda yanlış yönlendiriliyor. Dünya Bankası, Hazine ve özel sektör bu yasaya özellikle karşı. Hükümetin yabancı sermayeyi çekmek için reform çalışmaları devam ederken, bu yasanın sürekli vurgulanması dikkat çekecek kadar tuhaf bir durum. Neredeyse bir komplo’’ sözlerini işitiyorum.

9 Ocak'ta çoğu milletvekillerinin itirazlarına rağmen onaylanan yasa kulislerde dolaşan haberlere göre Başbakanlık'ta hazırlanmış. İddialara bakılırsa, yasanın arkasındaki kişi Hüsamettin Özkan.

Peki bu yasa neyi sağlayacak.

‘‘Endüstri Bölgeleri Yasası'yla yatırımcıya arazi tahsis edilmesi kolaylaşacak.’’

Bu duyduklarım, Ankara'da yabancı sermayeyi çekmek için sürdürülen çalışmaların karanlık yüzü.

Daha aydınlık yüzüne gelince. Yabancı yatırımın yolunu açmak için 1,5 yıldan beri sürdürülen çalışmalar 18 Temmuz'da meyvesini veriyor.

O tarihte İstanbul veya Ankara'da Bill Gates düzeyinde büyük patronların katılacağı ‘‘Yatırımcı Konseyi’’ toplanıyor. Toplantının başkanlığını da Dünya Bankası Başkanı James Wolfensohn yapıyor.

Ecevit bari bu müjdeyi verseydi.

Sütünüzü içtiniz mi?

24 saat içerisinde, İstanbul'da 2023'e sanal bir yolculuğa çıkıp ardından Diyarbakır'da Fatih İlköğretim Okulu'nda ‘Okul Sütü’ projesini görmek müthiş bir duygu. 2023 hedefi, uzun soluklu bir koşuysa, ‘Okul Sütü’ meyvelerini bir kaç yıl içerisinde alabileceğimiz bir proje. Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin himayesinde Sosyal Yardımlaşma ve Teşvik Fonuyla geliştirilen, ‘Okul Sütü’ programının sponsoru, İzmir'de karton ambalaj fabrikası olan İsveç Tetra Pak şirketi. Amaç bu öğretim yılında 1 milyon çocuğa her gün süt içirmek. Küçük bir parantez Türkiye'de süt tüketimi kişi başına 24 litre. Avrupa'da 94 litre.

Program şimdilik dört ilde, İstanbul, İzmir, Ankara, Diyarbakır'da 969 okulu kapsayacak. Gemici'nin hedefi önümüzdeki yıl öğrenci sayısını 2 milyona çıkartmak.

Hatta bunun için, ‘Süt Havuzu’ diye de geniş kapsamlı bir proje tasarlıyor. ‘Okul Sütü’ programının çeşitli boyutları var. Program uygulandığından beri devamsızlıkta düşüş kaydedilmiş. Aileler beslenme saatini kaçırmak istemiyorlar. Süt hayvancılığı canlanmış. Çünkü 1 milyon çocuğa 250 bin litre süt gerekiyor.

Tetra Pak'a gelince, Genel Müdür Jan Hildingstam benzer bir projeyi daha önce Pakistan'da desteklemiş. ‘‘Şirketimiz Türkiye'deki projeye ilelebet sponsorluk yapabilir’’ diyor.
Yazarın Tüm Yazıları