Bir yanda hayal kırıklığı diğer yanda zafer sarhoşluğu

Hük nin gündemi ağırlıklı siyaset olacak.
Peki, geleceğin şekillenmesinde çok önemli bu 4 yılın İzmir için ayrı bir önemi var mı?
2009 seçimlerini nasıl okumak gerekir?
AK Parti için de CHP için de İzmir’de seçimi kazanmak ya da kaybetmek ne anlama geliyor?
Ve... Başka alternatifler olacaksa İzmir nasıl bir mesaj verebilir?
Gelin 2009’a bakalım.
***
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yerel seçim kampanyasını genel bir havaya soktu. Türkiye’yi gezdi, ama her gittiği kentte İzmir’i konuştu. Başbakan böyle yapınca, bakanlar da eksik kalmadı.
Antalya’ya gidildi, İzmir’e göndermeler yapıldı. Kars’a gidildi, seçimin asıl adresinin İzmir olduğunun altı çizildi.
Böyle olunca seçimle ilgili yorumlar da, seçimle ilgili değerlendirmeler de İzmir üzerinden yapıldı.
AK Parti, büyükşehir için seçimini Taha Aksoy’dan yana kullandı. Seçimlerde gözünü bu kente diken AK Parti’nin tercihini Aksoy’dan yana kullanmış olması aslında çok tartışıldı.
Çünkü, İzmirliler Taha Aksoy’u bir önceki seçimde Ahmet Piriştina karşısında tanımışlardı. Aksoy’un seçimi kaybetmiş olması AK Parti için bir handikaptı. Bunlara Taha Aksoy’un beklenilenin altında kalan performansı da eklenince seçimin galibi belli oldu.
AK Parti, bu kadar iddialı olduğu bir seçimde Taha Aksoy’dan daha istekli bir adayla İzmirlilerin karşısına çıkabilirdi.
CHP; İzmir’de düşündüğünün üzerinde bir oy oranıyla seçimleri almakla kalmadı; 30 ilçenin 28’ini de kendi lehine çevirerek tüm Türkiye’ye güçlü bir mesaj da vermiş oldu.
İzmir’deki bu başarının benzeri hiçbir kentte yaşanmadı.
AK Parti için de en büyük hezimet çok iddialı olduğu kent İzmir’de oldu.
Nitekim, AK Parti’de il ve ilçe yönetimleri değişti; yeni isimler partiye monte edilmeye çalışıldı.
Bu bile partinin kendine gelmesine yetmedi.
CHP’de ise, bir zafer sarhoşluğu havası var. Bu ruh halinin de devam ettiğini söyleyebilirim.
***
Genel görüş bir erken seçimin olmayacağı yönünde olsa da Türkiye bugünden itibaren artık siyaseten böyle bir havaya girmiştir. 2010 Türk siyasetinde sıcak günlerin geçeceği bir yıldır. AK Parti, ikinci döneminde ve sekizinci iktidar yılında İzmir’e, İzmirlilere hala kendini anlatmakta zorlanıyor ve kaygıları gideremiyorsa başta Başbakan olmak üzere partinin üst yönetiminin bunu masaya yatırması gerekir.
Çünkü, bu kaygılar seçim sonuçlarını direkt etkilemektedir.
CHP’nin İzmir ve çevresinde seçim başarısının altında da bu gerçek yatmaktadır.
Türkiye genelinde alternatifsizlikten AK Parti’de birleşen oylar; İzmir’de tam tersi CHP’de birleşmektedir.
Şartlar değişir; 2010 Türkiye’nin gündemini farklı bir noktaya getirirse...
Seçim yenilgisini bir türlü üzerinden atamayan AK Parti’de, zafer sarhoşluğunun getirdiği yanlışlarla yoluna devam eden CHP’de hayal kırıklığı yaratır mı?
İşte bu soruların cevabını vermek gerekir.

29 Mart’taki oyların ne kadarı gerçek, ne kadarı tepki

AK Parti, 2009 Mart’ında başka bir isimle seçime gitseydi ve Başbakan İzmir’e bu kadar asılmasaydı; CHP bu oyu alabilir miydi?
Ya da...
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in kendi üzerine odaklanan ışıkları bir başka yana çevirmek için arsenikli su konusunu kamuoyunun önüne atmasaydı; Aziz Kocaoğlu, Türkiye’nin gündemine bu kadar oturur muydu?
Aziz Bey’in seçimi kazanmasında Taha Aksoy’un son virajda yarıştan kopması kadar Melih Gökçek’in de arsenikli su konusunda çıkışları büyük etken oldu.
O zaman CHP Genel Merkezi’nin İzmir’de yüzde 60’a yaklaşan büyükşehir, bazı ilçelerde yüzde 70’i geçen oyları doğru okuması gerekiyor.
Elbette, seçimi kazanan başkanların da...
Bu oyların ne kadarı gerçek CHP’nin oyları, ne kadarı tepki oylarıdır?
Yani önümüzdeki günlerde alternatifler ortaya çıkarsa CHP bu oyları alabilir mi?
İzmir, her zaman sürpriz yapmayı sevmiştir.
Bir partiye körü körüne bağlanmayan, zamanı geldiğinde tercih değişikliği yapan İzmirliler; 2011’de de 2014’te de çok farklı bir tablo karşımıza çıkabilir.