Bir kadın orta yaşta da beğenilmek ister

Yazılarınızı hemen her gün okuyorum ve sizin şu hem modern, aynı zamanda da kültürünü koruyan düşüncelerinizi ilgiyle izliyorum.

Bir okuyucunuz, ‘Annesinin kendi hayatını yaşamak, genç giyinmek istemesine, bir erkeğin yakınlığını aramasına’ tepki gösteriyor. Onu ruhsal bunalım geçirmekle suçluyor. Siz de ona ne kadar da güzel cevap vermişsiniz. Çok hoşuma gitti.

Ben de 40 yaşındayım ve ben de o okurun annesi gibi kendi hayatımı ve kadınlığımı unutmuştum. Ben evliyim ama 5 kişilik ailenin tüm sorumluluğunu taşıyorum. Eşim ise evliliğimizin ilk yıllarında beni aldattı ve bunu hiç çekinmeden, iyi bir şey yapmış gibi, anlattı.

Ailesinin bana çektirdiği cehennem azabı da cabası. Eşim beni savunacağı yerde birlik olup bana eleştiriler yağdırdı. Şansım yaver gitti ve eşimle birlikte Avrupa’ya taşındık. Ama eşim bu kez kumara başladı.

Maaşını aldığı gün eve gelmezdi. Ta ki cebinde bir kuruş parası kalmayıncaya kadar. Bense hayata tutunmak, bir yandan ailemi geçindirmek için çabalarken, diğer yandan da içimde ‘ukde’ kalan psikoloji eğitimime devam etmeye karar verdim. Okulumu bitirince desteğe ihtiyacı olanlara yardım edeceğim.

Tabii ki eşim okumamı engellemek için elinden geleni ardına koymadı. Bir gün biri çıktı karşıma ve bana kadınlığımı hatırlattı. Eşinden sürekli eleştiri, hakaret, aşağılayıcı sözler duymaya alışık olan ben, birden zeki kültürlü ve bir o kadar kibar bir beyden bu iltifatları duyunca, ruhum okşandı.

Bu hata yaptım anlamına gelmesin; kibarca ‘Ben evliyim sorumluklarım var’ dedim. Eşime değil, kendime saygımdan dolayı. Ama sevgiye susadım, bunun eksikliğini çok hissediyorum. Ona karşı sevgim, saygısızlığı, ve ihanetleri ile tükendi.

Zaman zaman bizim de giyinip kuşanmak, beğenilmek istememizi de çok görmeyin artık.

Bizim de bazen kendimizi iyi hissetmek gibi bir lüksümüz olamaz mı?

RUMUZ: POLYANNA

Elbette sevgili okurum, 40 yaş kadının aslında en güzel yaşlarından biri. Tabii kendine bakmayı, genç kalmayı başarmışsa...

Ve hangi yaşta olursa olsun, kadın kadınlığını hissetmek, güzel olduğunu düşünmek, beğenilmek ihtiyacı içindedir. Ama gençler bazı gerçekleri görmek istemezler.

Bilirsiniz genelde, bencildirler ve ailelerine hayat hakkı tanımazlar. Elbette onlar da sizin yaşınıza gelince bu gerçeği kavrayacaklardır. Çünkü üzerimizdeki elbise eskise de, ruhumuz hala genç kalıyor. Ama bana kalırsa bunca yıl bu adamı çekmenize hiç gerek yoktu.

Hala da bir şansınız var.

Lösemili çocuklar hastanesi bağışlarınızı bekliyor

LÖSEV (Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı) 3.5 yıllık bir vakıf olmasına rağmen Türkiye’nin ilk lösemili çocuklar hastanesini Ankara’da kurdu. Yemeğinden pijamasına, muayenesinden, tahliline her şey ücretsiz olarak çocuklara sunuluyor.

Ankara dışından gelen ailelere de oda hizmeti veriliyor. Vakıf kullanmadığımız giysi, ev eşyası, oyuncak, bisiklet ve yiyecek yardımlarını kabul ettiği gibi, Yapı Kredi Bankası: 477 Şube 1-002666 hesaba, tutar ne olursa olsun bağış alıyor.

Tel: 0312 447 06 60 yayınlarsanız, herkese duyurmuş olursunuz.

Y. ÖZERKAN

Sevgili okurum, elbette böyle bir bilgiyi yayınlarım. Kimbilir bu konuda yardım bekleyen ne kadar çok insan vardır.

Aşktan insanın gözü kör oluyor

Ben Almanya’da yüksek lisans yapan 25 yaşında bir okurunuzum. ‘Sevdiğim genci ailem istemiyor’ yazısına ithafen duygu ve tecrübelerimi paylaşmak istiyorum.

18 yaşındayken, ben de gözümü kör eden bir aşka tutuldum. Ben de delice seviyordum ama ailem ona karşıydı. Duygularımın en yoğun olduğu zamanlarda bile mantığımı kullanabilmeyi neyse ki hep başardım.

Şu an hep şükrediyorum Allah’a. Ailem haklıymış. Zira bütün bunları anlamam ve kabullenmem yıllarımı aldı; o dönemde sinir krizleri geçirip hastanelik olacak kadar psikolojim bozuldu.

Ama hayat devam ediyor. Hiç kimseyi sevemem artık dediğim bir zamanda, ailemin onayladığı biriyle tanışıverdim. Dilerim 18 yaşındaki bu genç okurunuz sadece duygularını dinlemez. Kim ne derse desin, istediğiniz kadar sevin, yanınızda her zaman sadece aileniz olacaktır. Hayat o kadar güzel ve sürprizlerle dolu ki!

RUMUZ: HAYAT GÜZELDİR

Ben de hep bunu söylemeye çalışıyorum. Gençler nedense bir aşka kendilerini öylesine kaptırıyorlar ki, olmayacak bir ilişki için kendilerini öylesine harap ediyorlar ki, akıl alacak gibi değil.

Güzelim gençlik yılları, eğitimleri, aileleriyle ve arkadaşlarıyla ilişkileri bir anda siliniyor; varsa yoksa o sevgili! Ben bunu biraz da kavuşamamanın, yasaklanan bir beraberliğin getirdiği tutku olarak görüyorum. Belki o insanları, rahat bıraksalar, birkaç ay içinde, kendileri de olumsuzlukları görüp, vaz geçeceklerdir. Yine de bazen aileler mutlaka çocuklarını kendi seçtikleri birilerine vermek için inanılmaz bir katılık gösteriyorlar. Tabii bunu da hoş karşılamak mümkün değil.
Yazarın Tüm Yazıları